11. Ceza Dairesi 2016/845 E. , 2018/6803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanığın 14.05.2014 tarihli duruşmada dosyaya aslını sunduğu "10 yıl" olarak tahrif edilmiş olan kira sözleşmesinin fotokopisi ile AKEDAŞ "a müracaat edip elektrik aboneliği yaptırmak sureti ile sahte belgeyi kullandığı iddia olunan davada; kuruma belgenin fotokopisinin sunulmuş olması; kurumdan gelen fotokopinin onaylı olmaması; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2003 tarih ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmadığı cihetle; yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde özel belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Adli emanetin 2014/106 sırasında kayıtlı bulunan ve sahte olmayan kira sözleşmesi aslının katılana iadesi yerine dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi,
3- Kabule göre;
a) Adli sicil kaydına göre, sanığın daha önce Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/212 Esas, 2008/32 Karar sayılı ilamı ile TCK"nin 157. maddesi gereğince 1 yıl hapis ve 2000 TL adli para cezası ile mahkûm olduğu, 03/04/2013 tarihinde kesinleşen bu hükmün tekerrüre esas alındığı; buna karşılık ilamın TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile
değişik CMK’nin 253/1. maddesi uyarınca, 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun uzlaşma kapsamına alınması ve uzlaşma gerçekleştiğinde davanın düşmesine karar verilmesi ihtimalinin bulunması karşısında; 5237 sayılı TCK"nin 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile değişik CMK"nin 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun ve hakkında bu ilam uyarınca TCK"nin 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesinde gereklilik bulunması,
b) Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
c) Yargılama gideri olarak hesaplanan miktarın CMK"nin 324/4. maddesine 6352 sayılı Yasa‘nın 100. maddesiyle eklenen değişiklik doğrultusunda 20,00 TL " nin altında kalması nedeniyle, hazineye yükletilmesi gerektiğini gözetilmeden sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.09.2018 tarihinde Başkan vekili ... ile Üye ..."ın ek gerekçesi ve oy birliğiyle karar verildi.
EK GEREKÇE
Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkûmiyet hükmü "suç konusu belgenin onaysız fotokopi olması nedeniyle suçun unsurlarının oluşmadığı" gerekçesiyle bozulmuştur. Bu gerekçeden, belgenin aslı üzerinde somut olayda olduğu gibi değişiklik yapılması durumunda suçun oluşacağı anlamı çıkabilecektir.
Sanık, iş yerine ait 08.08.2005 tarihli kira sözleşmesi fotokopisindeki "1" yıl olan sözleşme süresini "10" yıl olarak değiştirmiş ve elektrik aboneliği için AKEDAŞ"a ibraz ederek kullanmıştır.
Gerek sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6570 sayılı Kanun"un 11, maddesine gerekse sözleşme süresinde sanık tarafından yapılan değişiklik tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 347. maddesinde "Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır." hükmü yer almaktadır. Bu hükümlere göre, kiracı olan sanık, sözleşme süresinde değişiklik yapmasa bile, kira sözleşmesi birer yıl olarak uzamış olacaktır. Bu nedenle sanığın yaptığı değişiklik, öğretide "faydasız-gereksiz sahtecilik" olarak tanımlanan nitelikte olduğundan, değişiklik belgenin aslında da yapılmış olsa suç oluşturmayacaktır.
Açıkladığım nedenlerle, bozmaya bu gerekçenin de eklenmesi görüşündeyim.12.09.2018
EK GEREKÇE
Antalya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/05/2014 tarihli, 2014/41 Es. 2014/387 Kr. sayılı, sanık ..."ın TCK"nin 207/1, 211/1, 62/1, 53, 58/6 ve devamı maddelerince 5 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair kararının " ... Onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmadığı..." gerekçesiyle atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı sebebiyle bozulmasına dair, Dairemizin 12/09/2018 tarihli, 2016/845 Es, 2018/6803 Kr. sayılı kararının öncelikle aşağıda belirttiğim gerekçeye dayanması görüşündeyim.
OLAY :
Sanık ..."ın Müşteki ile arasındaki 08/08/2005 tarihli kira sözleşmesinin (1) yıl olan süresini yanına ( 0 ) rakamını ekleyerek 10 yıl haline getirerek AKEDAŞ"a ibraz ederek elektrik aboneliğini aldığı eylemiyle ilgili olarak yerel mahkemece TCK"nin 207/1, 211/1, 62/1, 53, 58/6 ve devamı maddelerince 5 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.
ÇOĞUNLUK GÖRÜŞÜ:
Dairemizin yukarıda belirtilen kararıyla AKEDAŞ"a sunulan belgenin fotokopi olduğu kurumdan gelen belgenin onaysız olduğu belirtilerek YCGK"nin 14/10/2003 tarihli 232/250 sayılı kararına da dayanılarak onaysız fotokopi niteliğinde olup suret belge özelliği taşımayan belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık niteliği bulunmadığı cihetle yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığına işaretle sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği belirtilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
EK GEREKÇE:
Üzerinde değişiklik yapılan özel belgenin ele geçmemesi, buna karşılık eldeki fotokopinin de ayrı onaysız olması sebebiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına dair kararımız sonuç itibarıyla doğrudur. Ancak yargılama konusu olayda öncelikle faydasız sahtecilik halinin gerçekleştiği gözetilmelidir.
Konut ve işyeri kira sözleşmeleri kural olarak taraflardan biri veya her ikisi tarafından feshedilmedikçe kendiliğinden uzayan sözleşmelerdir.
Fesih durumunu düzenleyen TBK"nin 347/1 ve 2. maddeleri kiracı ve kiralayanın fesih hakkını düzenlemektedir.
"TBK.MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.
Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler."
Somut olayda kiralayan ve kiracı arasındaki 08/08/2005 tarihli kira sözleşmesi gerek kiralayan gerek kiracı tarafından fesh edilmiş değildir. Hatta alt kiracılık ilişkisine de şikayetçinin herhangi bir itirazı yoktur. Dolayısıyla kira sözleşmesi aynı şartlarla ve süreyle uzatılagelmiş durumdadır.
Yani kiracı olan sanık 08/08/2015 tarihli (başlangıçta 1 yıllık süreli olarak düzenlenen) kira sözleşmesini ilgili kuruma ibraz ettiğinde de abonelik tesis edilebilecek durumdadır.
Bir başka deyişle sanık kendisinde bulunan kira sözleşmesinin geçerlilik süresini "10" yıl olarak düzeltmeden de istediği sonucu alabilecek durumdadır. Sanık bilgisizlik ya da gerekli olduğu inancıyla sözleşmenin geçerlilik süresini ( 0 rakamını ilave ederek 10 yıl şeklinde değiştirip) uzatmak suretiyle ilgili kuruma ibraz etmeyi tercih etmiştir.
Bu durumda yapılan sahtecilik kamu düzeni açısından her hangi bir zarar meydana getirmediği gibi zarar meydana getirme olasılığı dahi bulunmamaktadır. Bu durum öğretide "yararsız/gereksiz" sahtecilik olarak tanımlanmaktadır. Esasen dairemizin yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (1)
Bu sebeple öncelikle yararsız/gereksiz sahtecilik durumu söz konusu olduğunda suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle bozma kararı verilmesi görüşündeyim. 12.09.2018