Hukuk Genel Kurulu 2013/1227 E. , 2014/906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kazan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/03/2013
NUMARASI : 2012/382 E-2013/82 K.
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kazan Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 10/04/2012 gün ve 2011/85 E.-2012/110 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 19.09.2012 gün ve 2012/9697 E.-2012/13083 K. sayılı ilamı ile,
(...Dava, kurum zararının ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
BK"nun 60.maddesi zararın giderilmesine yönelik davanın, zarar görenin zararı ve faili öğrendiği günden itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Kamu kurumları bakımından süre, dava açma emrini vermeye yetkili makamın zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda, mahkemece dosya arasına alınan Kazan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/46 D. İş sayılı dosyasındaki keşif gününün öğrenme tarihi olduğu kabul edilerek zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Şu durumda, mahkemece yapılması gereken iş, emri vermeye yetkili makamın zararı ve faili öğrendiği tarihi araştırılarak sonucuna göre değerlendirme yapmaktır. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi yerinde görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirket tarafından Ovaçayı yatağından kaçak olarak malzeme alındığını belirterek, 217.150,22 TL malzeme bedeli ve nakliye giderleri ile 2007/46 D.İş dosyasında yapılan masrafların işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya ait taşınmazdan malzeme çıkardığı iddiasının doğru olmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Yerel Mahkemece, davacının, dava konusu olayı en geç 2007/46 D. İş sayılı dosyasındaki keşif tarihi olan 21.05.2007 günü itibariyle öğrendiği, eylem tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin geçtiği, Borçlar Kanunu"nun 60.maddesinde belirtilen zamanaşımı süresi içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilince temyiz edilen karar, Yüksek Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş, Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımı süresinin başlangıcına ilişkin olup; zamanaşımı süresinin Kazan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/46 D. İş sayılı dosyasındaki keşif günü olan 21.05.2007 tarihinde başlayıp başlamadığı; burada varılacak sonuca göre, dava açma emrini vermeye yetkili makamın zararı ve faili öğrendiği tarihin araştırılmasına gerek olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Eylem tarihinde yürürlükte olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.maddesinde haksız fiillerle ilgili üç tür zamanaşımı öngörülmektedir. Bunlar, bir yıllık kısa zamanaşımı; on yıllık uzun zamanaşımı ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımıdır.
Haksız fiil nedeniyle tazminat alacakları bir yıllık kısa zamanaşımına tabi tutulmuş olup, bu süre “mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren” işlemeye başlayacaktır.
Zamanaşımı süresinin başlaması için zarar görenin hem zararı hem de failini öğrenmesi, gerekmektedir. Bunlardan sadece birinin öğrenilmesi kısa zamanaşımı süresinin işlemesi için yeterli değildir.
Zarar, zarar verici fiil veya olayın zarar görenin hukuki varlık ve değerleri üzerindeki olumsuz etki ve sonuçları olarak tanımlanabilir. Zamanaşımının işlemeye başlaması için zararın öğrenilmesinden amaç, zarar verici olayı değil, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında dava açmaya, bu davayı objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli, yeterli hak ve koşulların öğrenilmesi demektir. Bunlar öğrenilmedikçe, zarar gören dava yoluyla talep edebileceği tazminatın sebep ve şartlarını değerlendiremez. Zarar veya zarar verici fiil devam ettiği sürece zarar görenin zararı öğrendiği kabul edilemez.
Zarar görenin tüzel kişi olması durumunda zamanaşımı, tüzel kişinin dava açamaya emir vermeye yetkili organının, başka bir deyişle, o makamı işgal eden kişi yada kurulun durum hakkında bilgilenmesi ile başlar.
Somut olayda; davacı vekili, davalı şirket tarafından Ovaçayı yatağından kaçak olarak malzeme alındığını, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/46 D.İş sayılı dosyasında düzenlenen rapor sonucu alınan malzemenin miktarının 87.915,068 m3 ve bedelinin 217.150,22 TL olduğunun belirlendiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilen 217.150,22 TL nin tahsilini istemiştir. Yerel Mahkemece, davacının dava konusu olayı en geç 2007/46 D. İş sayılı dosyasındaki keşif tarihi olan 21.05.2007 günü itibariyle öğrendiği gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Az yukarda belirtildiği üzere zamanaşımı süresinin başlaması için zarar görenin, hem zararı hem de failini öğrenmesi, gerekmektedir. Zarar görenin tüzel kişi olması durumunda ise zamanaşımı, tüzel kişinin dava açma emrini vermeye yetkili organının, başka bir deyişle, o makamı işgal eden kişi yada kurulun durum hakkında bilgilenmesi ile başlar.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı idarenin dava açma emrini vermeye yetkili makamının zararı ve faili öğrendiği tarihin tespiti mümkün olmadığından yerel mahkemece bu husus araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.