11. Hukuk Dairesi 2020/3368 E. , 2020/5707 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 01.06.2017 tarih ve 2016/413-2017/198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı tarafından sözleşemeye konu malların aracı vasıtası ile davalıya teslim edilmesine karşılık davalının fatura borçlarını ödemediği gibi kendisine teslim edilen fatura içeriğine süresi içinde itiraz etmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın zaman kazanmaya yönelik haksız bir itiraz olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında alım satım akdi bulunmadığını, davalıya teslim edilen bir fatura ve mal olmadığından yetkili mahkemenin genel yetki kuralına göre belirlenmesi gerektiğini, buna göre yetkili mahkemenin Simav mahkemeleri olduğunu, davacının malları teslim ettiğini iddia ettiği aracı olarak tabir ettiği kişilerin bizzat davacı şirket elemanı ve temsilcisi olduğunu ve davalıya teslim edilmiş bir mal bulunmadığını, malların aracılara teslim edilmiş olmasının davalıya teslim edildiği anlamına gelmeyeceğini, faturaların düzmece faturalar olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, HMK"nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde de açılabileceği, davacının kabulünde olduğu üzere malın teslim yerinin Simav olduğu, buna göre yetkili mahkemenin Simav mahkemeleri olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 2016/2839 esas ve 2016/10428 karar sayılı ve 10.06.2016 tarihli kararı ile; "İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin yetkisine, hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olması durumunda, İİK"nın 50. maddesi uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekmektedir. Zira bu yön itirazın iptali davasının dava koşullarından biridir. Somut olayda icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş olduğu halde
mahkemece icra dairesine yönelik yetki itirazı incelenmeden mahkemenin yetkisi yönünden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusunun para borcunun tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, TBK’nın 89/1. maddesine göre para borçları alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğinden davalının icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine ilişkin itirazının yerinde olmadığı, dava konusu faturaya ilişkin sevk irsaliyesinde teslim alanın dava dışı ... olduğu, bu kişinin davacı vekilinin beyanı ile davacı ile davalı arasındaki aracı konumunda olduğu, davacı vekili açıkça yemin deliline dayandığından yemin teklifi hakkı hatırlatıldığı, davacı vekilinin yemin deliline başvurmayacaklarını beyan ettiği, fatura konusu malın tesliminin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.