22. Hukuk Dairesi 2017/28544 E. , 2020/4699 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT AHMET EMİR BİNİCİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalıya ait işyerinde şoför olarak çalıştığını, işverence sürekli hakaret edilen davacının son olarak 14.05.2015 tarihinde “ … git …” şeklinde küfürle işten kovulduğunu, işverence Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan çıkışının verilmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, yıllık ücretli izin ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 15.05.2015 tarihinde kullandığı aracın anahtarını başka şoföre vererek işi bıraktığını söylediğini, öncesinde ödeyemediği borçları nedeniyle maddi ve psikolojik sıkıntıda olan davacı adına kredi çekilerek borçlarının kapatıldığını, avansın kesilmeye başlaması nedeniyle borcunu ödememek niyetinde olan davacının işi bıraktığını işyerine giriş ve çıkışlarda kart basıldığından bordrolarda belirtilenden başka hakkının mevcut olmadığını, bordro karşılığının kendisine ödendiğini, yıllık izin ücretini de nakden aldığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İş sözleşmesinin kim tarafından ve ne şekilde fesh edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık vardır.
4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gereğince, işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fiilini işlemesi, sarkıntılıkta bulunması, işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı verir. Şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş olması hukukî sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi de şart değildir.
Dosya içeriğine işçiye işverence hakaret edildiği sabittir. İşverenin davacının işi kendisinin bıraktığına yönelik savunması da 14.05.2015 tarihinde işi bıraktığı iddia edilen davacının işten çıkışının 02.07.2015 tarihinde verilmesi nedeniyle çelişkilidir. Ayrıca davalı tanığı ...’in davacının işten kendisinin mi çıktığını yoksa işverence mi çıkartıldığını bilmediğine yönelik beyanı, diğer davalı tanığı ...’nin ise bildiğim kadarıyla davacı işten kendisi ayrıldı, işten neden ayrıldığı konusunu bilmiyorum şeklindeki beyanı nedeniyle işverence davacının işi terkettiğine yönelik tutanak ve devamsızlık tutanakları da tutulmadığından işveren davacının kendisinin işten ayrıldığını ispat edememiştir. Davacı tanıkları davacının işverence işten çıkartıldığını beyan etmişlerdir. Bilirkişi raporunda davacının ücretinden 6.450,00 TL avans kesintisi yapıldığı tespit edilmiştir. Davacıdan işverene olan borcu nedeniyle avans kesintisinin kredi çekme tarihini takip eden aydan itibaren başladığı anlaşılmaktadır. İşverenin ücretinden kesinti başlayınca davacının borcunu ödememek için işi bıraktığı savunması da bu tespit ve olgular karşısında geçersizdir. Tüm bu nedenlerle mevcut delil durumu gözetildiğinde davacının iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğinin anlaşılmasına göre davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar vermek gerekirken taleplerin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık, davalının takas-mahsup defi noktasında toplanmaktadır.
Davalı kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 132. maddesi (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 204. mad.) ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanununun 143/1 (BK.122.mad.) maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir.
Somut olayda davalı taraf davacının borçlarını kredi çekerek ödediğini beyan ederek 23.07.2014 tarihli 24 ay vadeli 10.000,00 TL tutarlı tüketici kredi belgesini sunmuş davacının 9.598,00 TL borcunun ödendiğine dair dekont ve makbuzları ibraz etmiştir. Avans kesintileri düşülerek bakiye miktarın davacının alacaklarından mahsubunu talep etmiştir. Dosya kapsamından davacıya ait borçların davalı tarafından ödendiği anlaşılmakta olup ödenen miktardan avans kesintileri düşülerek bakiye miktarın hüküm altına alınan alacaklardan mahsubu gereklidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.