Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/29846
Karar No: 2018/1354
Karar Tarihi: 25.01.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/29846 Esas 2018/1354 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/29846 E.  ,  2018/1354 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... Başkanlığında işçi olarak çalıştığını, davacının Belediye-İş Sendikası üyesi olduğunu, davalı bünyesinde çalışmaya başladığı tarihten bu güne kadar 6772 Sayılı Yasa ve toplu iş sözleşmelerine göre hesaplanarak ödenmesi gereken ilave tediyelerin davacı işçiye ödenmediğini, müvekkil işçinin eğitim gören çocuklarının olduğunu, bu durumda davacıya her çocuk için tahsil yardımı yapılması gerekirken hiç bir ödemenin yapılmadığını, davacının hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde sürekli olarak çalışmak zorunda kaldığını, ayrıca fazla çalışma da yaptığını ancak ücretinin ödenmediğini, davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacı işçinin müvekkili Belediye Başkanlığı bünyesinde onbir yıl kadrolu işçi olarak çalıştığını, bu süre içerisinde davalı Belediyenin her türlü ödemeyi yaptığını, davalı Belediyenin davacıyı 6111 sayılı kanunun 166. Maddesi gereği Belediye Bünyesinde ihtiyaç fazlası olduğu için başka kuruma naklinin gerçekleştirildiğini, davalı Belediyenin davacıya Toplu Sözleşme gereği olarak ödenecek ilave tediyeleri ödenmiş olduğunu, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde gerekli izinlerin tümünü kullandığını, bu günlerde ilave bir çalışma yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
    Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def"i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı def"i geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı def"inin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
    6100 sayılı Kanun"un 176. maddesinin birinci fıkrasına göre “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.”
    Bilindiği üzere, ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine imkan tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.
    Öğretide ise ıslah, yukarıdaki tanıma benzer, taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesi olarak tanımlanmıştır (KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:IV, İstanbul 2001, s. 3965; ALANGOYA/YILDIRIM/DEREN YILDIRIM, Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2009, s. 266; PEKCANITEZ/ATALAY/ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2009, s.361; ÜSTÜNDAĞ, Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: I-II, İstanbul 1997, s.549; BİLGEN, Mahmut, Hukuk Yargılamasında Islah, Ankara 2010, s.1"de aktarılan tanımlar ve yazarlar; YILMAZ, Ejder, Medeni Yargılama Hukukunda Islah, Ankara 2010, s.49-50"de aktarılan tanımlar ve yazarlar).
    6100 sayılı Kanun"un 180. maddesine göre de, davanın tamamen ıslahı durumunda, yeni bir dava dilekçesi verilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda, dava her ne kadar belirsiz alacak davası olarak açılmış ise de, davacı 17/12/2015 havale tarihli dilekçesi ile davanın tamamen ıslahı suretiyle yeni bir dava dilekçesi verilerek dava türü tam eda davası olarak değiştirilmiştir.
    Davalı tarafa 17/12/2014 tarihli duruşmada ıslah dilekçesinin mahkemece elden tebliğ edildiği ve davalı tarafın duruşma sonlandırılmadan ıslaha karşı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu anlaşılmaktadır.Islaha karşı zamanaşımı savunması nedeniyle, ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıl öncesine ait dava konusu alacakların dava dilekçesinde talep edilen tutarlar dışında zamanaşımına uğrayacağı gözetilmeksizin hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi