Hukuk Genel Kurulu 2015/2865 E. , 2019/1133 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit ve alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Samsun 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.01.2014 tarihli ve 2012/111 E., 2014/50 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16.09.2014 tarihli ve 2014/12540 E., 2014/17688 K. sayılı kararı ile:
"…Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki zorunlu sigortalılığın iptali yönündeki Kurum işleminin iptali ile alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 5510 sayılı Kanunun sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını düzenleyen 60. madde dördüncü fıkrasında; “... 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar, zorunlu sigortalıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanırlar. Bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle (…)(2) bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılırlar....” düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki somut olayda; davaya konu ödemelere ilişkin tüm belgeler Kurumdan istenilmeli, davacı da celbedilmek suretiyle ödemelerin mahiyeti belirlenmeli ve gerektiğinde az yukarıda yazılı mevzuat çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kurum tarafından iptal edilen 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasındaki çalışmaların geçerli olduğunun tespiti ve yersiz ödeme gerekçesiyle davacıdan tahsil edilen miktarın iadesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı..."a ait iş yerinden 2008 yılının ilk döneminde bildirilen hizmetlerin Kurum tarafından hizmet akdi ile çalışmadığı gerekçesiyle iptal edildiğini ve müvekkilinden 395,26TL ile 2.129,74TL yersiz ödemelerin iadesinin istenildiğini, dava hakkı saklı kalmak kaydıyla bu miktarların Kuruma ödendiğini, müvekkilinin dava dışı..."a ait inşaatlarda çalışmak üzere vekil olarak tayin edildiğini ve bu amaçla Samgaz ile doğalgaz sözleşmesi yapıldığını ileri sürerek müvekkilinin 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında 10573113 numaralı iş yerinde çalıştığının tespiti ile Kuruma yapılan 2.525,00TL"nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... Başkanlığı vekili; davacı ile davacı adına sigorta bildirimi yapılan... iş yeri arasında hizmet akdi değil vekalet ilişkisi bulunduğu, bu nedenle müvekkili Kurum tarafından yapılan sigorta bildirimlerinin iptaline dair Kurum işleminde hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; dava konusu 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında davacının hizmet akdi ile işçi olarak çalışmadığı, davacının inşaat yaptıran müteahhit bir kişi olduğu ve dava dışı... için inşaat yaptırdığı, ayrıca başka inşaatları da takip ettiği, malzeme lazım olduğunda malzeme temin ettiği, yönlendirme yaptığı ve bu nedenlerle Kurum işleminin hatalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece; Özel Daire tarafından davacı ile dava dışı... arasında hizmet akdi bulunmadığının kabul edilmesi ve bu hususun bozma dışı bırakılarak kesinleşmesi karşısında, bu dönemde geçerli bir SSK sigortalılığı varmış gibi tahsili istenen miktar yönünden araştırma yapılması istenmesinin çelişki oluşturduğu gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacı tarafından Kuruma yapılan ödemenin mahiyetinin belirlenmesinin ve buradan varılacak sonuca göre 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 60. maddesi kapsamında inceleme yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce Özel Dairenin bozma kararında metin olarak 5510 sayılı Kanun"un sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını düzenleyen 67. maddesinin ilgili fıkrası yazıldığı hâlde madde numarası olarak genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddenin yazılması hususunun maddi hata olduğu ve bu durumun uyuşmazlığın çözümünde etkili olmadığı kabul edilerek işin esasına geçilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, söz konusu uyuşmazlığın 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında olması nedeniyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun sigortalılık niteliğinin yitirilmesi başlığı altında düzenlenen 40. maddesidir. Her ne kadar Özel Daire tarafından uyuşmazlığın geçtiği dönem dikkate alınmadan 5510 sayılı Kanun"un uygulanmasından söz edilmiş ise de, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun"un, kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davaya konu uyuşmazlık dönemine uygulanması mümkün değildir. Bu durumda davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Kanun"un 67. maddesi değil, 506 sayılı Kanun"un 40. maddesi olduğu kabul edilmelidir.
506 sayılı Kanun"un 40. maddesi "2 nci maddede belirtilen sigortalılık niteliğini yitirenlerden, bu tarihten önceki bir yıl içinde en az 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olan sigortalı ile karısı ve geçindirmekle yükümlü olduğu kocası, çocukları, ana ve babalarını, bu niteliğin yitirilişinden başlamak üzere altı ay içinde meydana gelecek hastalıkları hâlinde, 32 ncı maddenin (A) ve (D) fıkralarında yazılı yardımlardan yararlanırlar.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen kimselerin ayakta yapılan tedavilerinde verilen ilaç bedellerinin % 20"si kendilerince ödenir." şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında talep ettiği hizmetlerinin gerçek çalışmaya dayanmadığı, davacı ile dava dışı... arasında hizmet akdi bulunmadığı ve davacının ihtilaf konusu dönemde bildirilen hizmetlerin iptaline dair Kurum işleminin isabetli olduğu konusunda mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Ne var ki, davacı tarafından sunulan makbuzlarda Kuruma yapılan 395.26TL ve 2.129,74TL ödemelerin mahiyeti belli değildir. Kurum tarafından düzenlenen müfettiş raporundan davacı tarafından yapılan ödemelerin mahiyeti anlaşılamadığı gibi dosya arasında mevcut olan 05.04.2011 tarihli Kurumun düzenlediği borç bildirim belgesinde de yapılan ödemelerle ilgili bilgi bulunmamaktadır. Davacının Kuruma yaptığı ödemelerin iadesine yönelik talebi bakımından, ödemelerin hangi borçtan kaynaklandığının araştırılıp, yapılan ödemelerin sağlık giderlerinden kaynaklandığının belirlenmesi hâlinde 506 sayılı Kanun"un 40. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılması gereklidir.
Mahkemece yapılacak iş, hizmet akdi kapsamında çalışmadığı için 01.01.2008-31.03.2008 tarihleri arasında sigortalı bildirimleri iptal edilen davacının, Kuruma yaptığı davaya konu ödemelerin mahiyetleri tespit edilerek, ödemelerin sağlık giderlerine ilişkin olduğunun belirlenmesi durumunda 506 sayılı Kanun"un 40. maddesi kapsamında inceleme yaparak karar vermekten ibarettir.
Hâl böyle olunca, direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda anlatılan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana iadesine karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.11.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.