Hukuk Genel Kurulu 2013/2373 E. , 2014/893 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana 5.İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/08/2013
NUMARASI : 2013/412 E-2013/535 K.
Taraflar arasındaki “imzaya itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.12.2012 gün ve 2011/816 E.-2012/824 K. sayılı kararın incelenmesi davacı/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 06.05.2013 gün ve 2013/8849 E-2013/17232 K. sayılı ilamı ile;
(...Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmektedir.
Mahkemece incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilerek duruşma açıldığı, muteriz borçlu vekilinin usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen 24.05.2012 günlü duruşmaya gelmediği, duruşmada hazır olan alacaklının ise davayı takip etmeyeceğini beyan etmesi üzerine mahkemece HMK"nun 150.maddesi uyarınca takip edilmeyen dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verdiği, süresinde yapılan yenileme talebi ile borçlu vekiline HMK"nun 150.md. şerhini içerir yeni duruşma gün ve saatini bildirir duruşma günü tebliğ edildiği ancak borçlu vekilinin duruşmaya katılmayarak mazeret bildirdiği ve mahkemece 9.maddede yer alan ara karar ile borçlu vekili mazeretinin son kez kabulüne karar verildiği, takip eden 06.11.2012 tarihli duruşmada yine borçlu vekilinin mazeret gönderip duruşmaya katılmadığı söz konusu mazeretin mahkemece kabul edilmeyerek ve alacaklı tarafından da davanın takip edilmeyeceği beyan edilmesi üzerine 06.11.2012 tarihli celsede HMK 150.md göre davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve tekrar davanın yenilenmesi ile 18.12.2012 tarihli celsede imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK.nun 150/1.maddesinde; "Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir." hükmü, aynı Kanunun 320/4. maddesinde; "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır." hükmü yer almaktadır. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Hukuk Genel Kurulu"nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamaz.
O halde mahkemece, takibe itiraz edilen hallerde uygulanabilecek olan HMK"nun 150. ve 320.maddeleri gereğince 2.kez takipsiz bırakılan 06.11.2012 tarihli celsede davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekirken yargılamaya devam edilip işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde imzaya itiraza ilişkindir.
Mahkemece, icra takibine konu bono üzerindeki keşideci imzasının davacı/borçlunun eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle icra takibinin durmasına, tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Davacı/borçlu vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı/alacaklı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının görüşülmesinden önce, direnme kararını temyiz eden davalı/alacaklı vekilinin bozmaya konu ilk kararı temyiz etmemiş olması nedeniyle direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve yerel mahkeme kararından sonra bozma ilamıyla ortaya çıkan usul hükümlerine ilişkin yeni bir olguya karşı yerel mahkeme direnme kararını temyiz etmekte davalı tarafın hukuki yararının bulunduğuna karar verilerek uyuşmazlığın çözümüne geçilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olaya 1086 Sayılı HMK 409. maddesinin mi yoksa, 6100 Sayılı HMK 320/4. maddesinin mi uygulanmasının gerektiği, burada varılacak sonuca göre davanın ikinci kez takipsiz bırakıldığından bahisle açılmamış sayılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) zaman bakımından uygulanma başlığını taşıyan 448.maddesinde “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır” şeklindeki düzenlemeyle, usul hükümlerinin zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık ilkesi benimsenmiştir.
Somut olayda dava, 14.09.2011 tarihinde henüz 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmeden önce açılmış, mahkemece dava ilk olarak 24.05.2012 tarihinde, 6100 sayılı HMK"nun yürürlüğe girmesinden sonra işlemden kaldırılmıştır.
Bu durumda, 6100 sayılı HMK döneminde dosya ilk kez işlemden kaldırıldığına ve mülga 1086 sayılı HUMK döneminde bir işlemden kaldırma kararı verilmediğine göre kazanılmış bir haktan söz edilemeyecektir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 15.05.2013 gün ve 2012/17-1629 E., 2013/700 K. sayılı ilamında da aynı ilke benimsenmiştir.
O halde, 6100 sayılı HMK"nun 320/4.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 12.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.