21. Hukuk Dairesi 2016/11530 E. , 2017/1737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatı ve temyizin kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 11.08.2008 tarihindeki iş kazasında vefat eden sigortalının yakınları olan eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesine ilişkindir.
Mahkemece; davacı eş lehine 78.918 TL maddi, 40.000 TL manevi, davacı çocuk ... lehine 7.276 TL maddi, 15.000 TL manevi, davacı çocuk ... lehine 9.626 TL maddi, 15.000 TL manevi, davacı çocuk Muhammed lehine 14.633 TL maddi, 15.000 TL manevi, davacı ... lehine 23.326 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Somut olayda, mahkemenin 20/11/2014 tarihli ilk hükmünün davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.10.2015 tarih 2015/2361 Esas, 2015/17818 Karar sayılı Bozma ilamında, davacı eş ve çocuklar yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının denetime ve infaza olanak sağlayacak şekilde karar yerinde ayrı ayrı ve açıkça belirtilmesi yönünden kararın bozulduğu, bu yönüyle manevi tazminat istemine ilişkin ilk kararda hükmedilen toplam133.781,47 TL maddi ve 70.000,00 TL manevi tazminat miktarları yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Bu açıklamalar doğrultusunda davacılar lehine takdir edilen maddi tazminat miktarı için usuli kazanılmış hakka uygun karar verilmekle beraber; manevi tazminatın takdirinde önceki kararda hükmedilen toplam 70.000 TL manevi tazminat miktarının davacının önceki kararı temyiz etmemiş olduğu da dikkate alınarak, bu miktarla sınırlı olacak şekilde karar yerinde ayrı ayrı göstermek gerekirken; davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal ederek manevi tazminat toplamı 100.000 TL olacak şekilde ayrı ayrı manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş bozma kapsamı dışında alan ilk kararda hükmedilen toplam 70.000 TL manevi tazminat miktarını aşmayacak şekilde davacıların manevi tazminat miktarlarını karar yerinde ayrı ayrı ve açıkça belirtmekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu hususları içeren temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.