21. Hukuk Dairesi 2016/7878 E. , 2017/1732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1- Davalı ...’ın temyiz istemi yönünden yapılan incelemede; Mahkemece verilen 30.12.2014 tarihli kararın, davalı tarafça 30.12.2014 tarihinde temyiz edildiği, harç noksanın ikmal edilmesi için çıkartılan muhtıranın 04.04.2016 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, harcın süresi içerisinde ikmal edilmediği anlaşılmakla Davalının temyiz dilekçesinin, süresinde harç eksikliğinin giderilmemesi nedeniyle REDDİNE,
2- Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden yapılan incelemede ise; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, temyiz kapsam ve nedenleri ile kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
3- Dava 05.10.2009 tarihindeki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile 11.795 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ileyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacı sigortalı ...’ın davalı yanında PVC montaj ustası olarak çalışırken 05.10.2009 tarihinde iş kazası geçirerek malul kaldığı, iş bu davanın 23.03.2011 tarihinde açılmasından sonra davacı sigortalının 02.10.2013 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları tarafından davaya devam edildiği, ... tarafından davacının iş göremezlik oranın %24,2 olarak tespit edildği, davacı itirazı üzerinde Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu ile Adli Tıp Genel Kurulu tarafından iş göremezlik oranının %18 olarak tespit edildiği, iş kazasının gerçekleşmesinde işçinin %40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu, hükme esas 01.10.2014 tarihli hesap raporunda davacı işçinin bakiye ömrü esas alınarak hesap yapıldığı, mahkemece davacıya bağlanna gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücuya kabil kısmı tazminat alacağından tenzil edilerek karar verildiği anlaşılmıştır.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda; davacı sigortalının maluliyet oranının Kurumca %24,2 oranında tespit edilmesine davacının maluliyet oranının daha fazla olduğuna yönelik itirazı neticesinde Adli Tıp Kurumunca maluliyet oranın %18’e düştüğünün tespit edilmiş olması karşısında, davalının maluliyet oranına açıkça itirazının olmaması nedeniyle %24,2 oranındaki maluliyet oranı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hakkın oluştuğu gözetilerek bu oran üzerinden hesap yapılması gerekirken, usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde %18 oranındaki maluliyet oranı üzerinden hesap yapılması doğru olmamıştır.
Aynı zamanda davacı ...’ın yargılamanın devamı esnasında 02.10.2013 tarihinde vefat ettiği nüfus kaydından anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda ise anılan davacının maddi zararı ... tablosuna göre bakiye ömrü dikkate alınmak suretiyle hesaplanmıştır. Bilinen varken varsayıma dayalı olarak hesap yapılması mümkün değildir. Bu duruma göre de davacının maddi zarar hesabının bakiye ömür süresi dikkate alınarak ... tablosuna göre değil, vefat ettiği 02.10.2013 tarihine göre yapılması gerektiği açıktır.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, davacı ...’ın maluliyet oranına davalı tarafın itirazı bulunmadığı gözetilerek %24,2 oranındaki maluliyet oranı üzerinden, davacının ölüm tarihi dikkate alınarak yapılacak hesaptan, sigortalıya TBK’nun 55. Maddesi dikkate alınarak ... ... Kurumu tarafından yapılan fiili ödemelerin rücu edilebilir bölümünü indirmek ve usuli kazanılmış hakları gözeterek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.