Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3028
Karar No: 2018/63
Karar Tarihi: 09.01.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/3028 Esas 2018/63 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/3028 E.  ,  2018/63 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.01.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 27911 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün satışı konusunda davalı ...’a vekaletname verdiğini ancak yaşlılığı ve dalgınlığından faydalanılarak hileli hareketlerle verdiği vekaletnamenin eki gibi gösterilip ikinci bir vekaletname alınarak maliki olduğu 27442 ada 1 parsel sayılı taşınmazın diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiklerini, satışın bilgi ve rızası dışında muvazaalı olarak yapıldığını, kendisine herhangi bir ödeme de yapılmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, davanın süresinde açılmadığını, temlikin gerçek olup satış bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 27442 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 249/7547 payı davacı adına kayıtlı iken ... 50. Noterliğinin 08.07.2005 tarih, 11650 yevmiye nolu vekaletnamesine istinaden davalı vekil ... tarafından 18.08.2005 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devredildiği, 11650 yevmiye nolu vekaletnamede davacının maliki olduğu 27911 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün, aynı tarihli 11649 yevmiye nolu vekaletnamede ise 27439 ada 2 ve 27442 ada 1 parsel sayılı taşınmazların satışı hususunda davalı ...’ın vekil tayin edildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26. ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tespit ve tayin ederek uygulamak hâkime aittir.
    Dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davada, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Hemen belirtmek gerekir ki, vekaletnamedeki satış yetkisinin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasını da kapsadığında kuşku yoktur.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; çekişmeli 27442 ada 1 parsel sayılı taşınmazın satışına ilişkin resmi akitte kullanılan dayanak vekaletname numarası her ne kadar 11650 olarak yazılmış ise de, 11649 yevmiye numaralı vekaletname ile çekişmeli taşınmazın satışı hususunda yetki verildiği, bu durumun maddi yanılgıya dayandığı açıktır.
    Öte yandan, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhine açılması zorunludur. Davalı ... müdürlüğünün eldeki davada taraf sıfatı bulunmamaktadır.
    Hal böyle olunca, davalı ... bakımından davanın husumetten reddine karar verilmesi, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, bu konuda tarafların gösterdikleri tüm deliller eksiksiz toplanarak, davacının ... Bankası hesabına yatırılan paranın kim tarafından yatırıldığının tespit edilmesi, taraflar arasındaki trampa işlemleri de dikkate alınarak devir tarihlerindeki gerçek değerlerinin de göz önünde bulundurulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazlarının reddine, davalıların ise bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar vekilleri için 1.630.00."ar-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi