14. Hukuk Dairesi 2018/2154 E. , 2018/7713 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.11.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 34 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalı ...’e ait 390 sayılı parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalılardan ..., kendi taşınmazı aleyhine geçit hakkı kurulması halinde taşınmazının bütünlüğünün bozulacağını belirterek davanın reddi savunmasında bulunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkiline ait taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulması halinde, müvekkilinin taşınmazının yola 2 metre cephesinin kalacağını, müvekkilinin de yola ihtiyacının olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne ve davacıya ait ... İli, ... İlçesi, ... 34 parsel sayılı taşınmaz lehine, aynı yerdeki davalı ..."a ait 53 parsel sayılı taşınmaz aleyhine teknik bilirkişi Celal Boztepe"nin kroki ve raporunda B harfi ile gösterilen 3 m2 genişliğinde 68,40 m2"lik kısım için TMK 747. maddesi uyarınca geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Öte yandan, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanununun “Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bağlantı, şehir geçişleri ve yerleşim” başlıklı 17. maddesine göre; erişme kontrolü uygulanan karayollarına bağlantılar Genel Müdürlüğün uygun gördüğü yerlerde ve şekillerde yapılır. Erişme kontrolü uygulanan karayolu çevresinin bu bağlantı noktalarına ulaşımı, toplayıcı yollarla veya bağlantı noktasına ulaşan diğer yollar vasıtasıyla sağlanır.
Erişme kontrolü uygulanan karayollarına bitişik taşınmaz sahipleri ile kiracıları veya kullananların arazilerinden erişme kontrolü uygulanan karayoluna doğrudan giriş ve çıkış hakları yoktur.
Bu bakımdan yukarıda değinilen yasa hükmü doğrultusunda, mahkemece kurulan geçit yeri paftasına işaretlenerek Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmeli, çıkışın karayolu bağlantısı nedeniyle gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup, oluşturmadığı veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceği ve bunun için ne yapılması gerektiği sorulmalı; karayoluna çıkış engeli bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise diğer alternatifler üzerinde durulmalı, bu da mümkün değilse davanın reddedilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; davalı ... vekili cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, müvekkiline ait taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulması halinde müvekkilinin taşınmazının yola 2 metre cephesinin kalacağını ve müvekkilinin de yola ihtiyacı olacağını savunmuşsa da mahkemece bu doğrultuda araştırma yapılmamıştır.
O halde mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılarak davalı vekilinin bu iddiası araştırılmalı, davacıya ait 34 parsel sayılı taşınmaz lehine, davalı ...’a ait 53 parsel sayılı taşınmaz aleyhine araç giriş çıkışına uygun 2,5 metre eninde geçit hakkı kurulup kurulamayacağı ve 53 parsel aleyhine geçit hakkı kurulması halinde, 53 parsel sayılı taşınmaz malikinin taşınmazını kullanıp kullanamayacağı üzerinde durulmalıdır.
Ayrıca kurulacak geçit hakkının karayolu ile sınır olup olmadığı tespit edilerek, karayoluna sınır olduğunun belirlenmesi durumunda, geçit yeri paftasına işaretlenerek Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmeli, çıkışın karayolu bağlantısı nedeniyle gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmadığı veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceği ve bunun için ne yapılması gerektiği sorulmalı, karayoluna çıkış engeli bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise başka alternatifler değerlendirilmelidir.
Değinilen yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıran davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.