21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4991 Karar No: 2017/1728 Karar Tarihi: 07.03.2017
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/4991 Esas 2017/1728 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2016/4991 E. , 2017/1728 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozma üzerine ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatı ve temyizin kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, 19.03.2010 tarihindeki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece; davacı lehine 79.399,59 TL maddi ve 25.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Somut olayda, Dairemizin 18.03.2014 tarih 2013/21392 Esas ve 2014/5241 Karar sayılı Bozma ilamında, hesaba esas alınan ücretin tespiti için sigortalının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle ilgili meslek odalarından olay tarihinde alabileceği emsal günlük net ücretin araştırılması yönünden 17.09.2013 tarihli kararın bozulduğu, bu yönüyle manevi tazminat istemine ilişkin hükmedilen 12.000 TL manevi tazminatın bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği ve manevi tazminat miktarı yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı) Bu açıklamalar doğrultusunda davacının manevi tazminat istemi bakımından 17.09.2013 tarihli kararın kesinleşmiş olması nedeniyle, son kararda yeniden manevi tazminata hükmedilmesi ve usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde manevi tazminat miktarının arttırılması doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş bozma kapsamı dışında olan manevi tazminat isteminin kesinleştiği gözetilerek bu talep bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar vermekten ibarettir. O halde davalı vekilinin bu hususları içeren temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 07.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.