Esas No: 2020/7250
Karar No: 2020/6919
Karar Tarihi: 24.11.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7250 Esas 2020/6919 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
İş kazasından vefat nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince verilen kararın davacılar avukatınca temyiz edilmesi ve davacılar avukatı tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.10.2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar adına Av. ... ile davalılardan ... adına Av. Nursena Özcan geldi. Diğer davalılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacıların murisi sigortalı ..."in 18.08.2011 tarihinde geçirdiği trafik-iş kazası sonucu vefat ettiğini, sigortalının mülkiyeti davalı ... Belediyesine ait kamyonda şoför olarak çalıştığını, olay günü Belediye’nin işi için toprak taşıdığı sırada, hemzemin geçitte trenin sigortalının içinde bulunduğu kamyona çarpması neticesinde vefat ettiğini, hemzemin geçitte ışıklı levhanın bozuk olduğunu, bariyerin olmadığını, raylarla zemin arasında düşük zemin olmasının ...’nin kusuru olduğunu, kamyonun kaza anında arızalı olduğunu, arızanın bildirilmiş olmasına rağmen giderilmeden müteveffanın o kamyonla çalıştırılması nedeniyl işveren belediyenin da sorumlu olduğunu belirterek talepleri bakımından fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla maddi ve manevi tazminat alacaklarının belirsiz alacak davası olarak görülmesini, davacı eş ...için 1.000 TL maddi, 150.000 TL manevi, çocuk ... için 1.000 TL maddi 100.000 TL manevi ve çocuk ... için 1.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminatın 18/08/2011 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ilavesi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, talep ve dava ettiği görülmüştür.
II-CEVAP:
Davalı .... vekili cevap dilekçesinde özetle:... Plakalı aracın P-0051489554-0 nolu 11/07/2011-11/07/2012 vadeli trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olup ölüm ve sakatlık teminatlarının kişi başına 200.000,00 TL olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamında olmadığını, davacılara SGK iş kazası sigorta kolundan yapılan ödemelerin tazminat talebinden düşülmesi gerektiğini, olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olup reeskont faizi talebinin reddinin gerektiğini, ceza dosyası sonucunun beklenilmesini, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle: murisin belediyenin çalışanı değil ... Tem. Ltd. Şti. - ... İnş. Tem. Hizm. Ltd. Şti. Adi ortaklığının çalışanı olduğunu, aracın mülkiyetinin müvekkilinde olduğunu, aracın kaza tarihinden beş ay önce alındığını, kazadan ondöt gün önce 5.000 km bakımının yaptırıldığını, araçta bir sorun olmasının mümkün olmadığını, davacının kullandığı araçla beraber diğer araçların da aynı işi yaptığını, kazanın olduğu hemzemin geçitten davacıdan önce iki aracın geçtiğini, kaza tespit tutanağında da beyan edildiği üzere davacının kavşakta geçiş üstünlüğüne uymadığını, hemzemin geçitte sorumluluğun tamamen TCDD de olduğunu, davacının davasının reddini talep etmiştir.
Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; bariyer tesis etme görevinin demiryolu ile karayolunun kesiştiği noktalarda karayolunun bağlı olduğu idareye ait olduğunu, davanın husumetten reddini, kazanın meydana gelmesinden tamamen araç sürücüsü müteveffanın sorumlu olduğunu, kaza tarihinden 1 yıl geçmesi sebebiyle zaman aşımı itirazında bulunduklarını, kabul anlamına gelmemekle birlikte talep edilen maddi ve manevi tazminat bedelinin fahiş olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; “Olay günü saat 07.20 sıralarında dava dışı ..., yönetimindeki tren ile, ... istikametinden... istikametine hareketi esnasında Irlamaz çayı set üstü hemzemin geçite gelindiğinde, daha öncesinde davalı belediyeye ait kamyonun geçtiği ve bu sırada gelmekte olan trenin düdük çalarak hemzemin geçite yaklaştığı, davacılar murisi sigortalı ..."in yönetimindeki davalı ... Belediyesine ait 6817 km de olan ... plakalı kamyonun trenin geldiği hemzemin geçitte bulunması sebebiyle çarpıştığı, havanın açık gündüz vakti ve kuru zeminde, otomatik bariyerin bulunmadığı flaşörlü ışıklı aydınlatmanın bulunduğu ve ışıkların çalışmadığı sırada kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. Davacıların murisi ..."in öldüğü olayda ATK raporlarında müteveffanın kanında toksik düzeyde (22mg/dl) metil alkol bulunduğu, metil alkolün kullanılan ilaçlardan kaynaklanmayacağı ve kanında bu düzeyde metil alkol bulunması halinde kişinin araç kullanamayacağı gibi bu durumda hastanede tedavi edilmesinin gerekeceği belirlenmiştir. Olay yeri inceleme tutanağında kamyonun incelenmesinde aracın 3. viteste ve yüklü olduğu belirtilmiştir. Olaydan hemen sonra bilgi alma tutanağında imzası olan Kemal Özdemir"in beyanında kazaya konu aracın geçitte durduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu şekilde araç kullanan sigortalının %100 kusurlu olduğu, değerlendirilmiştir. Mahkememizce Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/13475 Esas 2017/184 Karar sayılı emsal içtihatı da gözetilerek aldırılan 28/09/2015 Tarihli kusur raporu, soruşturma aşamasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinden 06/12/2012 Tarihinde rapor ile örtüştüğü ve ilmi ve teknik verilerle hazırlanmış 27/06/2016 Tarihli Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda belirtilen metil alkol sebeplerine dayandığı anlaşılmakla, dosya kapsamıyla örtüşen kusur raporu esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “İlk Derece Mahkemesince alınan 20/07/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, müteveffanın Turgutlu Belediyesinde çalışan bir işçi olduğu kazanın mesai saati içinde ve hafriyat kamyonu ile toprak taşıma işi sırasında meydana geldiği, hemzemin geçide yaklaşan sürücünün önünde seyreden hafriyat kamyonu geçidi geçtiğinde kazaya karışan trenin geçide oldukça yaklaştığı makinistin siren çalarak sürücüleri uyardığı buna rağmen müteveffanın almış olduğu alkolün etkisi ile ve can güvenliğinin tehlikeye atacak şekilde trenin önüne çıktığı geçitte de aracın stop ederek geçmeyi başaramadığı ve ardından kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas kurulunun 27.06.2016 tarihli raporuna göre de, müteveffanın kanında 22 mg. metil alkol bulunduğu bu oranın toksik düzeyde olup bu düzeyin hastanede tedavi gerektirdiği kanında bu düzeyde metil alkol bulunan kişinin araç kullanamayacağı saptandığına göre davalılar yönünden illiyet bağının kesildiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle meydana gelen kazada davalılar yönünden illiyet bağının kesilmesi nedeni ile davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön görülmemiştir” gerekçesiyle “davacılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: mahkeme kararının eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olduğunu, hukuka yerleşik Yargıtay Kararlarına aykırı olduğunu, Turgutlu gibi büyük bir ilçenin içinden geçen Demiryolu hakkında kontrolsüz hemzemin geçit bulundurmasının hatalı olduğunu bu hususta kaza istatistiklerinin araştırılması gerektiğini, gerekli ikaz, ışık ve lambaların konmaması, görevli bulundurmaması, hiç olmazsa yoğun olarak kamyonlarla harfiyat taşıması yapıldığı gün elinde uyarı bayrağı olan bir görevli bulundurulmaması hallerinin ağır kusur hali olduğunu, bu nedenle tren işleticisi TCDD ve Turgutlu Belediyesinin birlikte kusurlu olduklarını, tehlike sorumluluğu kapsamında da sorumluluklarının kabul edilmesi gerektiğini, sigortalının alkol kullandığının varsayımdan ibaret olduğunu, alınan kan numunesinin hatalı olabileceğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, iş kazası sonucu sigortalının vefatı iddiasına dayalı hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
5510 sayılı Kanun’un 13. maddesinde iş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.
Davaya konu olayın iş kazası olarak kabulü halinde ise taraflar arasında kusurun aidiyeti konusunda uyuşmazlık bulunduğu da dikkate alınarak inceleme yapılması gerekmektedir.
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında davacının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Yine Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1979 yılında benimsenen ve Ülkemizce de onaylanan Karayolu Taşımacılığında Çalışma Saatleri ve Dinlenme Sürelerine İlişkin 153 Sayılı İLO Sözleşmesi"nin 5. ve 6. maddelerinde karayolu taşımacılığında sürücü olarak çalışanların azami çalışma saatleri belirlenmiş, anılan maddelerde hiçbir sürücünün mola vermeksizin ve devamlı olarak dört saatten fazla araç kullanmasına izin verilemeyeceği, her ülkenin yetkili makam ya da kuruluşunun, özel ulusal koşulları dikkate alarak, sözü geçen dört saatlik süreyi bir saatten fazla olmamak üzere artırabileceği, fazla mesai dahil, azami toplam araç kullanma süresinin günde dokuz, haftada kırksekiz saati aşamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, sigortalı ...’in davalı ...’nin alt işvereni dava harici Çatı Tem. Ltd. Şti. - ... İnş. Tem. Hizm. Ltd. Şti. tarafından oluşturulmuş adi ortaklığın işçisi olarak davalı Belediyeye ait ... plakalı araçta kamyon şoförü olarak çalışmaktayken hemzemin geçitte meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiği, dava harici alt işverenin 18.08.2011 tarihinde posta yoluyla SGK’na iş kazası bildiriminde bulunduğuna dair kaydın dosya içerisinde yer almasına karşın ... il müdürlüğünün 08/08/2014 tarihli yazı cevabından iş kazası ile ilgili müracaatın bulunmadığının bildirildiği, öte yandan mahkemece mahallinde keşif icra edilmek suretiyle İş Güvenliği Uzmanından alınan 10.04.2015 tarihli kusur raporunda sigortalıya %60, davalı Belediyeye %40 kusur verildiği, aynı keşifte yer alan trafik bilirkişinin ise 17/04/2015 tarihli ayrı bir raporda kazalıya %75 kusur verirken , bakiye %25 kusurun hemzemin geçitte önlem almayanlara ait olduğunu belirttiği, yine içerisinde trafik iş güvenliği uzmanları bulunan heyetten alınan 08/05/2017 tarihli raporda sigortalıya %60 kusur verilmişken, davalı TCDD’ne %40 kusur verildiği belirtilmişken, hükme esas alınan İş Güvenliği Uzmanı ünvanı olmayan bilirkişi heyetinden alınan 20/07/2017 tarihli raporda sigortalıya %100 kusur verildiğinin kabul edildiği, iş bu raporda işverenin iş sağlığı ve güvenliği kapsamında alması gereken tedbirlerin neler olduğu hangi tedbirlerin alındığı hangi tedbirlerin alınmadığı konusunda bir tespite yer verilmeksizin olayın trafik kazası yönünden değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, öncelikle davaya konu olayın yukarıdaki açıklamalara göre SGK tarafından da iş kazası olarak kabul edilip edilmediğini araştırmak, SGK tarafından olayın iş kazası kabul edilmediğinin anlaşılması halinde davacı tarafa SGK’ya karşı iş kazası tespiti davası açmak üzere önel vermek, açılacak bu dava sonucuna göre yargılamaya devam etmek gerekmektedir.
Öte yandan dosya kapsamına göre sigortalıda mevcut olan behçet hastalığı rahatsızlığının ve bu hastalık nedeniyle sigortalının olay tarihinde kullandığı ilaçların da tespiti suretiyle, bu ilaçların işçi sağlığı ve iş güvenliğini etkileyip etkilemeyecekleri hususunu da gerektiğinde Adli Tıp Kurumundan ek rapor almak suretiyle araştırmak, işverenin bu hastalıktan haberdar olup olmadığı söz konusu rahatsızlık ve kullanılan ilaçların işçinin yaptığı kamyon şoförlüğü işine mani olup olmadığı, bu kapsamda işverenin olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre işçi için alması gereken sağlık raporları ve rutin periyodik muayenelerini yaptırıp yatırmadığı hususunu araştırmak, özellikle de yukarıda işaret olunan Türkiye’nin de taraf olduğu 153 sayılı İLO sözleşmesi kapsamında kamyon şoförü olan sigortalı için işverenin olay tarihinde çalışma sürelerine riayet edilip edilmediğine ilişkin araştırma yürütmek, toplanacak deliller ile dosya kapsamında yer alan kusur raporları arasında çelişkileri giderecek mahiyette tercihan trafik-iş kazaları alanında uzman İş Güvenliği Uzmanlarından oluşturulacak 3 kişilik heyete dosyayı incelettirerek sonucuna göre işçinin eylemi ile illiyetin kesilip kesilmediği, iş kazasının gerçekleşmedinde işveren ve davalıların kusurları ve sorumlulukları hakkında bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, davacı taraf yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davacılar tarafından yatırılan temyiz harcının istek halinde iadesine, 24/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.