Esas No: 2020/7248
Karar No: 2020/6917
Karar Tarihi: 24.11.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7248 Esas 2020/6917 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : .... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İş kazasından sürekli iş göremezliğe dayalı maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalılardan .... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesince verilen kararın davalılardan ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. avukatınca temyiz edilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/10/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. adına Av. ...ile davacı asil ... ve adına Av. ... geldiler. Diğer davalılar gelmedi. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalılardan ... şirketi bünyesinde... plakalı araçta şoför yardımcısı olarak çalışmaktayken 30/03/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu ağır bir şekilde yaralandığını, davacının 30/09/2010-30/03/2011 tarihleri arasında aralıksız olarak çalıştığını, bu çalışma süresi boyunca sigortasının yapılmadığını, söz konusu iş kazası sonucunda davacının %100 işgücü kaybına uğradığını, kaza sonrasında yakınlarının yardımlarıyla hayatını idame etmeye çalıştığını belirterek, 1.000,00 TL iş göremezlik zararı, 1.000,00 TL bakıcı gideri ve 1.000,00 TL muhtemel protez giderinin kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir
Yerel mahkemenin birleşen 2015/864 esas sayılı dava dosyasında davacı vekili, aynı gerekçelerle müvekkili lehine 105.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davacı vekili 22/01/2018 tarihi ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini iş göremezlik tazminatı için 116.991,47 TL’ye, tıbbi cihaz (protez) bedelini 300.000,00 TL’ye ıslah etmiş ve bu alacaklar ile beraber manevi tazminat alacağına da kaza tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
II-CEVAP:
Davalı ... Turizm A.Ş. vekili; davacının taleplerinin yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davacının şirket çalışanı olmadığından taraf sıfatlarının olmadığını, davacının kazada ağır kusurlu olduğunu, belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; “Asıl dava dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile, 116.991,47 TL işgöremezlik maddi tazminatın kaza tarihi olan 30/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Tıbbi cihaz bedeli maddi tazminat talebinin husumet nedeniyle usulden reddine, Davacının bakıcı gideri tazminatının reddine, Birleşen dava dosyası yönünden de davanın kısmen kabulü ile, 75.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı Kanuni gerektirici sebeplere göre özellikle hükme esas alınan kusur ve hesap bilirkişi raporlarının dosya kapsamına, olayın oluşuna uygun olması, davalının işveren sıfatının Yargıtay 10. Hukuk Dairesi"nin 2014/19152 Esas, 2015/1339 Karar sayılı 27.01.2015 tarihli onama kararı ile kesinleşmiş Van İş Mahkemesinin 2013/269 Esas, 2014/304 Karar sayılı hizmet süresinin ve iş kazasının tespiti dosyası ile sabit olduğundan davalılara husumet tevcihinde hata olmaması, muhtemel protez bedeline ilişkin davanın husumetten reddi kararının da dairemizce emsal alınan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 2012/23374 Esas, 2013/15552 Karar sayılı kararına da uygun olması, takdir edilen manevi tazminatın miktarının olayın oluşu meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alındığında hakkaniyete uygun bulunması karşısında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.” gerekçesiyle davacı ve davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının tarafta iradi değişikliğini kabul etmediklerini davada ve birleşen davada husumetin şirketlerine yöneltilmediğinden davanın müvekkili bakımından reddinin gerektiğini, davacının müvekkili şirket çalışanı olmadığını, diğer davalı ..."in çalışanı olduğunu, eksik inceleme ile kusur incelemesi yapılarak zarar hesaplandığını, davacı işçinin ağır kusurlu olduğunu, maluliyet oranının usule uygun belirlenmediğini, hesap raporunda maddi hata olduğunu, aktüerya hesabında pasif devre kazancında asgari geçim indiriminin dahil edildiğini, davacıya kazadan dolayı yapılan ödemelerin sigorta şirketinden sorulup mahsup edilmediğini, yurtdışında ödendiği belirtilen tutarın ve ... Sigorta A.Ş.’den aldığı ödeme miktarının mahsup edilmediğini, kabul edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, hükmedilen maddi tazminatın fahiş olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını ifade etmiştir. Kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre; davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, 30/03/2011 tarihli trafik iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 91. maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse, bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin ya da şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dâhilinde kefili durumundadır. Karayolları Trafik Kanuna göre zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunlu bulunmakla beraber, bu tür sigorta sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi sigorta ettiren ile sigortacı arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklaması ile sigorta sözleşmesi poliçeye bağlanmak suretiyle kurulur.
Aynı zamanda kaza tarihinde yürürlükte bulunan, 25.03.2004 tarihli Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları"na ilişkin düzenlemenin, ""A.1.maddesi: Bu sigorta, yurtiçi ve uluslararası yolcu taşımacılığı kapsamında seyahat eden yolcuları, sürücüleri ve yardımcılarını, taşımacılık hizmetinin başlangıcından bitimine kadar geçen seyahat süresi içinde, duraklamalar da dâhil olmak üzere, maruz kalacakları her türlü kazaların neticelerine karşı aşağıdaki şartlar çerçevesinde teminat altına alır. A.3.2.maddesinde de sakatlık teminatının düzenleme altına alındığı anlaşılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunun 141 – 148. maddelerinde müteselsil borçlara yer verilmiş olup 141. maddede, alacaklıya karşı, her biri borcun tümünden sorumlu olma yükümü altına girdiklerini beyan eden birden çok borçlu arasında teselsül bulunduğu, böyle bir beyanın yokluğunda teselsülün ancak Kanunun belirlediği durumlarda olacağı, 142. maddede, alacaklının, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen ödenmesini istemekte serbest olduğu, borç tamamen ödeninceye dek borçluların tümünün sorumluluklarının devam edeceği, 145. maddede, yaptığı ödeme veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmiş olan müteselsil borçlulardan birinin, sona eren borç oranında diğer borçluları borçtan kurtarmış olacağı, 146. maddede, borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ödemeden birbirine eşit birer payı üzerine almak zorunda olduğu ve payından çok ödeme yapanın, fazla tutar yönünden diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu, 147. maddede, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin, ödediği tutar oranında alacaklının haklarına halef olacağı bildirilmiştir. Diğer taraftan Kanunun haksız eylem yönünden müteselsil sorumluluğa ilişkin 50. maddesinde, birden çok kimseler birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde, önayak olan (kışkırtan) ile asıl gerçekleştiren ve yardımcı olanların, ayırım gözetilmeksizin müteselsilen sorumlu olacakları, hakimin, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerektiğinde bu rücunun kapsamının derecesini saptayacağı belirtilmiş, çeşitli nedenlerin birleşmesi bakımından müteselsil sorumluluğa dair 51. maddesinde, birden çok kimseler çeşitli nedenlere (haksız eylem, sözleşme, kanun) dayanarak sorumlu oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarara sebebiyet veren kimselere ilişkin hükümlere göre işlem yapılacağı, kural olarak haksız bir eylemi ile zarara sebebiyet vermiş olan kimsenin en önce, tarafından hata gerçekleşmemiş ve üzerine borç alınmamış olmasına karşın Yasal olarak sorumlu olan kimsenin de en sonra, zarar ile yükümlü tutulacağı açıklanmıştır.
Müteselsil borç, birden çok borçlunun alacaklıya karşı borcun tümünden sorumlu olduğu, alacaklının tamamen veya kısmen edayı her bir borçludan isteyebildiği, eda tamamen yerine getirilinceye dek borçluların sorumluluklarının süregeldiği, her borçlunun iç ilişkideki payına bakılmaksızın borcun tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu, borçlulardan birinin borcu ödemesi durumunda diğerlerinin de alacaklıya karşı borçtan kurtulduğu, borcun, her bir borçlu yönünden tali değil asli nitelik taşıdığı, alacaklı karşısında birden çok borç ve borçlunun bulunduğu borç ilişkisidir. Bu ilişkide ifa, asıl alacağı ortadan kaldırmayıp alacak hakkı, ödeme yapmak suretiyle rücu hakkını kazanan borçluya geçtiğinden, anılan borçlu, alacaklının halefi olarak diğerlerine rücu edebilmektedir. Bununla birlikte, rücua konu olan borcun müteselsil niteliği bulunmadığından, sorumluluktan kurtulmak için her borçlunun borcun tümü yerine, kendine düşen payını ödemesi yeterli olmaktadır ki burada Kanundan doğan halefiyet söz konusudur. Kuşkusuz, ödeme yapan borçlu ile alacaklının öncesinde, halefiyeti ortadan kaldırıcı sözleşme yapmak yetkileri de bulunmaktadır. Öğreti ve yargı kararlarında, borçların aynı sebepten doğması durumuna “tam teselsül” denilmekte ve değinilen 50. maddenin bunu karşıladığı ifade edilmekte, borçların farklı nedenlerden (kanun, sözleşme, haksız eylem) doğması halinde ise “eksik teselsül”ün varlığından söz edilerek 51. maddenin de bunu tanımladığı kabul edilmektedir. 50. maddede, aynı zarardan dolayı birden çok kişinin birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaları, birden çok kişinin ortak kusurlarıyla zarara birlikte sebebiyet vermiş olmaları koşuluna bağlanmıştır. 51. maddede ise, müteselsil sorumluluk, ortak kusur yerine farklı hukuksal nedenlere bağlanmıştır ve bunlar Kanun, sözleşme veya haksız eylemdir. Birden çok kişi, Kanun, sözleşme veya haksız eylem nedeniyle aynı zarar için, zarara uğrayana karşı sorumlu iseler, bunlar arasında, bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki dönmeye (rücu) ilişkin kurallar uygulanmakta, kural olarak ilk önce, haksız eylemiyle zarara yol açan sorumlu tutulmakta, en son olarak da kusuru olmaksızın ve sözleşme gereği sorumluluğu olmadığı halde Kanun hükmü gereğince sorumlu tutulan kişiye başvurulmaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.10.2013 gün ve 2013/9-1559 Esas - 2013/1461 Karar, 15.05.2015 gün ve 2013/17-2267 Esas - 2015/1352 Karar, 19.06.2015 gün ve 2013/10-2281 Esas - 2015/1727 Karar, 24.06.2015 gün ve 2014/13-19 Esas - 2015/1743 Karar sayılı ilamlarında aynı görüşlere yer verilmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda eksik ve tam teselsül ayırımına son verilmiş, 61. maddede, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı, 62. maddede, tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğunun göz önünde tutulacağı, tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişinin, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olacağı bildirilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, trafik iş kazasının gerçekleşmesine sebep olan 65 NT 688 plakalı aracın 24/12/2010-24/12/2011 tarihleri arasında 1882395 nolu poliçe ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 10/01/2011- 10/01/2012 tarihleri arasında 1919254 nolu poliçe ile de Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında dava harici Ege Sigorta A.Ş.’ne sigortalı olduğu, davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş.’nin bu sigorta poliçelerine dayanılarak davacının ödeme aldığını iddia etmesi, Ege Sigorta A.Ş.’nin ise Başbakan Yardımcılığı Makamının 07.08.2015 tarih ve 24316 sayılı onayları ile Güvence Hesabı’na devredildiğinin anlaşılması karşısında, davacı adına, kaza tarihinde geçerli olan bu poliçeler kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tarih ve miktarı ile dayanağı belgeler de getirtilerek yöntemince araştırıldıktan sonra, ödemenin vaki olması halinde müşterek müteselsil borçlu olan davalıların tazminattan sorumluluklarının mükerrer ödemeye meydan verilmemesi açısından irdelenerek usuli kazanılmış haklar çerçevesinde sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : .... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş."ye iadesine, davalılardan ... Turizm Seyahat Org. ve Tic. A.Ş. avukatı yararına takdir edilen 2.540,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, 24/11/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.