4. Hukuk Dairesi 2016/1481 E. , 2017/7871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 20/10/2014 gününde verilen dilekçe ile kurum zararından kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 06/10/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kurum zararından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkil kuruma ait yurt inşaatında çalışan yüklenici firma işçilerinin inşaat tamamlanana kadar Selimiye Yurt Müdürlüğü kapalı spor salonunda barındırıldığını, bu barınma karşılığı alınması gereken konaklama ücretinin müteahhit firma tarafından ödenmediğini, kamu zararı olan bu alacağın sorumlu personelden tahsili gerektiğini belirterek, oluşan zararın davalılardan tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar, yapılan işlemde bir usulsüzlük olmadığını, işçilerin ... merkezden gelip gitmesinin inşaatta gecikmelere neden olduğunu, inşaatın daha hızlı ilerlemesi için ve tamamen kurum yararına olarak tedbiren işçilerin kapalı spor salonunda barınmasına izin verildiğini belirterek, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, yüklenici firma yönünden ücret tahakkuk ettirilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı ve talebin yasal bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacı vekilinin kararın verildiği 06/10/2015 tarihli duruşma öncesinde 28/09/2015 tarihli mazeret dilekçesini mahkemeye göndererek mesleki mazeretini bildirdiği ve devamında yargılamaya yokluğunda devam edilerek bilirkişi raporunun taraflara tebliğini talep ettiği, mahkemece 06/10/2015 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin kabulüne ve devamında davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 280 ve 281. maddelerinde; bilirkişi raporunun birer örneğinin duruşma gününden önce taraflara tebliğ edileceği, tarafların bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden
talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 184 ve 186. maddelerinde ise tahkikat ve tahkikatın sonlandırılmasına yönelik olarak; hakimin, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceği, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirilerek, taraflara son sözlerinin sorulmasından sonra hüküm verileceğine dair düzenleme getirilmiştir.
Dosya kapsamından; 04/09/2015 tarihli bilirkişi raporunun son celsede hazır bulunan davalı vekiline elden tebliğ edildiği, davacı tarafa ise hiç tebliğ edilmediği, davacı vekilinin mazeret dilekçe metninde açıkça bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesini talep ettiği, mahkemece davacı vekilinin mesleki mazereti kabul edilmesine rağmen aynı celse tahkikat duruşmasına son verilerek sözlü yargılamaya geçildiği ve 6100 sayılı HMK"nın 184 ve 186. maddelerine de aykırı olarak uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280, 281, 184 ve 186"ıncı maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkını sınırlar mahiyette, bilirkişi raporu tebliğ edilmeden ve itiraz süresi beklenmeksizin yine tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanınmaksızın karar verilmesi doğru bulunmamış, yargılama usul kuralları uygulanarak bir hüküm verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 04/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.