11. Hukuk Dairesi 2017/2862 E. , 2018/6288 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.04.2016 tarih ve 2014/471-2016/229 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafça müvekkiline bankadan aldığı kredi sebebiyle işsizlik rizikosuna karşı sigorta yapıldığını, tüm primlerin peşin olarak ödendiğini, kredinin aylık geri ödemesinin 950,00 TL olduğunu, poliçeye göre işsiz kalınan süreç boyunca aylık 950,00 TL geri ödemeyi davalının üstlendiğini, müvekkilinin işsiz kaldığını, işsizlik süresinin 7 ay sürdüğünü, bu sürede davalının taahhüt ettiği dönem için ödeme yapmadığını ileri sürerek, 6.650,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 28.000 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, poliçe gereğince 14/11/2011 tarihinden itibaren 90 günlük muafiyet süresinin sona ermesine kadar teminatın başlamayacağını, 04/02/2012 tarihinde davacının işten çıkarıldığını, talebin teminat kapsamı dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 7 ay boyunca işsiz kaldığı, 30 günlük muafiyetin ardından 6 ay için tazminat talep edebileceği, ikinci yapılan poliçe yenileme niteliğinde olduğundan 90 günlük muafiyet süresinin uygulanmayacağı, kredi veren bankaya yapılması gereken 950,76 TL aylık kredi ödeme tutarı üzerinden 6 aylık dönem karşılığı 5.702,76 TL ödenmesi gerektiği, riskin sigorta kapsamında kaldığı, davacının manevi ızdıraba duçar olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5.702,76 TL maddi, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın 12/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava işsizlik sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup, davacı taraf sigorta tazminatının davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle manevi zarara uğradığını ileri sürmüş ve mahkemece davacının işsiz kaldığı dönemde davalının ödeme yapmamasının davacının manevi ızdırabına neden olduğu gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilmiştir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir denilmiştir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208) Somut olayda, her ne kadar mahkemece davacının manevi zarara uğradığı kabul edilmiş ise de, bu durumun MK"nın 24 ve BK"nın 49. (TBK 58) maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağının kabulü mümkün değildir. Her sözleşmeye aykırılık manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, davacı tarafça da meydana gelen olay nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği ispat edilememiştir. Bu itibarla, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı, BK"nın 49. (TBK 58) maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.