9. Ceza Dairesi 2014/5774 E. , 2014/9656 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 9 - 2013/212887
Mahkemesi : Suşehri Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 26.03.2013
Numarası : 2012/40 - 2013/45
Suç : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
Sanığın işlediği suç nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla önce kendisini O.. Ş.. olarak tanıtıp polis tarafından O.. Ş.."ün ailesine ilişkin sorular sorularak sanığın O.. Ş.. olmadığı anlaşılınca bu kez görevlilere A.. K.."ya ait kimlik bilgilerini vermesi şeklindeki eyleminin aynı suçun birden fazla kişiye karşı hukuki anlamda tek bir fiille işlenmesi nedeniyle tayin olunan cezanın TCK"nın 43/2. madde yollamasıyla anılan Kanunun 43/1. maddesine göre artırılması gerektiği gözetilmeyerek mağdur adedince iki kez mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 24.09.2014 tarihinde bozmada oybirliği gerekçesinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Suç tarihinde hakkında yürütülen bir suç soruşturması nedeniyle gözaltına alınan sanığın; kamu görevlilerine önce kendisini ibraz ettiği sürücü belgesi fotokopisi ile O.. Ş.. olarak tanıtması, çelişkili bilgiler vermesi nedeniyle gerçek kimliği sorulduğunda ise bu sefer yine gerçek kimliğini gizleyerek kardeşi olan mağdur A.. K.. olduğunu beyan etmesi ve polis memurlarının şahsın isminin doğru olduğu kanaatine varmaları sonucu O.. Ş.. hakkında ek takipsizlik kararı verilerek A.. K.. hakkında dava açılmasına neden olması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın iki kez başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmak suçundan mahkumiyetine dair yerel mahkeme hükmünün aynı neviden fikri içtima hükümlerine göre arttırılması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına dair bozma gerekçesine, aşağıda izah etmeye çalışacağım gerekçelerle katılmıyorum.
Şöyle ki; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu bir iftira suçu değildir. O nedenle iftira suçundaki gibi zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulama olanağı suçun niteliği gereği mümkün olmayabilir. Şayet iftira suçu gibi kabul edilirse o zaman koşulları var ise TCK"nın 43. maddesinin uygulanması söz konusu olabilir. Somut olayda aynı neviden fikri içtima tartışma konusu olduğundan daha ziyade aynı neviden fikri içtima hükümleri açıklanmaya çalışılacaktır. Başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunda iftira suçundaki gibi örneğin bir dilekçe ile birden fazla mağdur hakkında isnatta bulunulması söz konusu olmadığından tek bir fiille birden fazla mağdur hakkında aynı suçun işlenmesi mümkün olmamaktadır. Başka deyişle somut olayda tek bir fiil yoktur. Dolayısıyla aynı neviden fikri içtimanın koşulları olan aynı fille aynı suçun aynı anda birden fazla mağdura karşı işlenmesi koşullarının her biri aynı olayda gerçekleşmemektedir. Yukarıda bahsedildiği gibi bu suç iftira suçu olarak kabul edildiği takdirde sanığın hakkında yürütülen aynı soruşturma sırasında kendisini önce O.. Ş.. olarak tanıtması ayrı fiil, daha sonra şüphelenilince kendisini A.. K.. olarak tanıtması ayrı bir fiildir. Çünkü iftira suçu sırf hakaret suçu niteliğinde olup suçun tamamlanması için neticenin gerçekleşmesi gerekmez. Yetkili mahkemelere ihbar ve şikayette bulunarak gerçeğe aykırı isnatta bulunulduğunda suç tamamlanır. O yüzden bu suçta hukuki anlamda tek bir fiil koşulu gerçekleşmediğinden aynı neviden fikri içtimanın koşulları da gerçekleşmemiştir. Ayrıca aynı neviden fikri içtimada aynı suç birden fazla mağdura karşı aynı anda işlenmelidir. Somut olayda ise suç aynı anda işlenmemektedir. Kısa da olsa her iki fiil arasında bir zaman aralığı mevcuttur. Sanık önce mağdurlardan birinin ismini vermiş kendisinden şüphelenilince diğer mağdurun ismi ile kendini tanıtmıştır.
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılma suçu niteliği gereği 43. maddesinin hem 1. hem de 2. fıkrasının uygulanmasına müsait olmayıp konuyu somut örneklerle açıklamaya çalışırsak, sanık aynı soruşturma sırasında kolluk, savcılık ve mahkemelerde ısrarla aynı mağdur ismiyle tanıttığı için sanık hakkında bir suç işleme kararının icrasından olarak TCK"nın 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümleri uygulanacak mıdır? Sanık aynı mağdurun isimlerini işlediği her suçtan sonraki yapılan soruşturmalarda kullansa zincirleme suç hükümleri uygulanacak mıdır?
Ya da sanık aynı soruşturma sırasında beş mağdurun ismini verse aynı neviden fikri içtima hükümlerine göre cezası arttırılacak veya her bir mağdurun ismini vermekten dolayı beş kez ayrı ayrı cezalandırılacak mıdır? Buna verilecek cevap tabi ki hayır olmalıdır. Sanığın her suç işlemesinde aynı mağdurun ismini kullanması halinde hem kastı yenilenmekte hem de bir suç işleme kararı koşulu - suç işlemeye uygun koşullar bulunduğunda sanık suç işlediği için - gerçekleşmemektedir. Yine mantıken sanığın aynı soruşturmada kendisini birden fazla isim ile tanıtması ancak başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunu işlediğinin kanıtı olabilir. Çünkü her kişinin kendisini diğer kişilerden ayırmaya yarayacak bir isim ve soyadı vardır.
O zaman çözüm ancak bu suçta aynı soruşturma sırasında sanığın birden fazla kişi ismi ile kendini tanıtması halinde tek suç oluştuğunun kabulü ile mümkündür. Bu suç soyut tehlike suçu olduğu ve sanığın soruşturma ve kovuşturmadan kurtulmak amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanma saiki cezalandırıldığı için aynı soruşturma sırasında birden fazla mağdur ismi kullanılırsa sanığın tek suçtan cezalandırılması gerekir. Ancak sanık ayrı soruşturmalarda aynı ismi kullandığı takdirde ise her bir eylem ayrı suç olarak nitelendirilmelidir. Nitekim Dairemiz uygulamalarında aynı suç soruşturmasının aşamalarında aynı mağdurun kimlik bilgilerini kullanma sırasında eylemin zincirleme suç oluşturmayacağına (2014/5410 - 9551), yine aynı suç sırasında birden fazla mağdurun isminin kullanılmasının tek suç oluşturduğuna (2013/2683 E-7336 K) karar verilmiştir.
Sonuç itibariyle sanığın aynı soruşturma sırasında birden fazla mağdurun kimlik bilgilerini vermesi eyleminin, aynı hareketin devamı niteliğinde bu suçu işlediğinin kanıtı olan tek bir suç oluşturduğu, suçun niteliği gereği aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı, iftira suçu olarak kabul edildiğinde ise tek bir fiil olmadığı için ve aynı anda işlenmediğinden aynı neviden fikri içtimanın koşullarının oluşmadığı; mağdur O.. Ş.. hakkında gerçeğin anlaşılması nedeniyle soruşturma yapılmayıp sadece mağdur A.. K.. hakkında iddianame ile dava açıldığı dikkate alındığında hükmün tek suç oluşturduğundan bozulması gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmıyorum. 24.09.2014