11. Hukuk Dairesi 2016/14527 E. , 2018/6283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/06/2016 tarih ve 2014/411-2016/541 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 23.01.2003 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeden kaynaklanan borcun teminatı için diğer davalının taşınmazındaki hissesi üzerine müvekkili lehine birinci dereceden 50.000,00 TL"ye kadar ipotek tesis edildiğini, davalı şirketin sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle 14.07.2004 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davalı acenteye 13.04.2004 tarihi itibariyle 78.596,34 TL olan cari hesap borcunu 10 gün içerisinde ödemesi için 15.07.2004 tarihli ihtarnamenin tebliğine rağmen borcunu ödemediğini, davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattıklarını, ancak itiraz üzerine açtıkları davanın reddine karar verildiğini, bunun üzerine usul eksikliğinin giderilmesi için müvekkilinin davalı ...’ye ihtarname göndererek borcun ipotek limiti tutarı olan kısmının ödenmesini ihtar ettiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, tekrar borçlulara ödeme emri gönderildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, haksız itirazların iptalini ve takibin devamını, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının sözleşmeyi ihtarnameden önceki bir tarihte müvekkili şirketin ekranlarını açıklama yapmadan kapatarak fiili olarak sonlandırıldığını, yaklaşık bir ay sonra fesih ihbarnamesi gönderdiğini, feshe ilişkin haklı bir neden belirtilmediğini, iddia edilen alacakların hangi poliçelerden kaynaklandığının belirtilmesi gerektiğini, mükerrer ödemeler ve iptal edilen poliçe bedelleri ortaya çıktığında borçlarının olmadığının anlaşılacağını, icra takibindeki talep edilen faiz miktarının kanuna uygun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı acentenin prim tahsili ve aktarımına ilişkin sözleşme hükümlerine uymaması nedeniyle davacı yanca haklı nedenle feshedildiği, sözleşme uyarınca davalı acentenin aracılık ettiği poliçeler nedeniyle tahsil ettiği primlerin süresinde davacıya aktarılmadığı, iptal edilen poliçeler dikkate alınarak takip tarihi itibariyle acentenin 31.221,25 TL borçlu olduğunun davacı yanın kesin delil kabul edilen defterleri ile sabit olduğu, prim borcunun ödendiğine ilişkin bir kanıt sunulmadığı, fesih ve temerrüt ihtarı ile temerrüde düşen borçluların bu tarihten itibaren temerrüt faizi ödemesi gerektiği, bu oranın taraflar arasında düzenlenen ipotek akit tablosunda yıllık %80 olarak belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalıların vaki itirazının 31.221,25 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar alacağa ipotek akit tablosunda belirtilen yıllık %80 oranındaki akdi faiz uygulanarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takip konusu alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, acentelik sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davacının 31.221,25 TL prim alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece, davacı tarafa, davanın konusu borca dayanak poliçe suretleri, acente partajı, resjistro kayıtları, hesap mutabakat formalarını dosyaya sunması için süre verilmiş, davacı tarafça istenilen belgelerin dosyaya sunulduğu beyan edilmiştir. Buna rağmen, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, anılan belgeler dosya kapsamında bulunmadığı için incelenip değerlendirilmeden, davacı defter ve kayıtları doğrultusunda hesaplama yapılmıştır. Davacı şirketin defterlerini inceleyen bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler denetime ve hükmü izlemeye elverişli görülmemiştir. Bu durumda, mahkemece, borca dayanak poliçe suretleri, acente partajı, rejistro kayıtları, hesap mutabakat formaları temin edilip, gerekirse bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek yardımcı defterlerin, rejistro dökümlerinin ve davacı tarafından düzenlenen poliçe nüshalarının incelenmesi, davalı defterleri ile karşılaştırılması, davacı defterlerinde alacak olarak görünen tutarın kaynağının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.