Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6672
Karar No: 2018/39
Karar Tarihi: 08.01.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/6672 Esas 2018/39 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/6672 E.  ,  2018/39 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescili davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
    Davacılar; 2007 yılında ölen mirasbırakanları ...’nin maliki olduğu 3748, 3598, 3619 ve 5129 parsel sayılı taşınmazlarını oğlu olan davalıya mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak satış akti ile devrettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazları bedellerini ödemek suretiyle satın aldığını, ayrıca dava konusu taşınmazlardan yalnızca 3619 parsel sayılı taşınmazı mirasbırakan ...’den devraldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın maliki olduğu 3619 parsel sayılı taşınmazı 25.11.1996 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, diğer dava konusu 3748, 3598 ve 5129 parsel sayılı taşınmazlardan 3598 ve 5129 parsellerin 25.11.1996 tarihinde, 3748 parselin ise 18.05.1984 tarihinde taşınmazların maliki mirasbırakanın eşi... tarafından davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK"nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olayda, mirasbırakan ...’yi tanıyan davacı ve davalı tanık beyanlarına göre, mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olmadığı, paraya ihtiyacı olduğu zamanlarda taşınmazlarını sattığı, çekişme konusu 3619 parsel sayılı taşınmaz dışında başka taşınmazlarını da dava dışı kimselere ve davalı dışındaki başka mirasçılarına da sattığı, tanık ..."nın davalının çekişme konusu taşınmazı gerçek satış yoluyla edindiğini beyan ettiği, diğer mirasçı ...’nın da yapılan temlike ilişkin tanık sıfatıyla verdiği aynı yöndeki beyanları gözetildiğinde temlikin muvazaalı olduğu söylenemeyeceği gibi dosya kapsamındaki diğer deliller ile de davacıların iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemez.
    Diğer taraftan, dava konusu 3748, 3598 ve 5129 parsel sayılı taşınmazlarda ise, mirasbırakan... tarafından davalıya yapılan bir temlikin bulunmadığı, temliklerin mirasbırakan ... tarafından değil mirasbırakanın eşi ... tarafından yapıldığı, davacıların 14.12.2012 havale tarihli dava dilekçesi ile mirasbırakan ...’nin yapmış olduğu muvazaalı devirlerinin iptalini istedikleri, her ne kadar harçlandırılmayan 18.02.2013 havale tarihli dilekçeleri ile ...’ün yapmış olduğu temliklerin de iptalini istediklerini bildirmiş iseler de, ...’ün yapmış olduğu temliklerin iptali istemine yönelik usulüne uygun açılmış bir davanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, 3619 parsel bakımından davacıların muvazaa iddiasını kanıtlayamadıkları, 3748, 3598 ve 5129 parsellerde mirasbırakan tarafından yapılan temlik bulunmadığı... tarafından yapılan temliklere ilişkin usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek davanın tümden reddi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi