Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/1153
Karar No: 2014/851
Karar Tarihi: 05.11.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1153 Esas 2014/851 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/1153 E.  ,  2014/851 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Mengen Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)
    TARİHİ : 05/04/2012
    NUMARASI : 2012/4 E-2012/82 K.

    Taraflar arasındaki “ziynetlerin iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mengen Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.07.2010 gün ve 2009/11 E.-2010/96 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 10.05.2011 gün ve 2010/13466 E.-2011/6102 K. sayılı ilamı ile;
    (...Dava, ziynet ve ev eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsiline ilişkindir. Mahkemece çeyiz eşyalarının aynen iadesine, ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürerek, herbiri oniki gramdan 12 adet, onbeş gramdan 3 adet 22 ayar bilezik ile 1,5 metre uzunluğunda 18 ayar zincirin aynen, olmadığı takdirde bedelleri toplamı olan 10.370.00.-TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekilince dosyaya sunulan 01.07.2009 günlü cevap dilekçesinde davaya konu edilen altınların varlığına karşı çıkılmamış, bileziklerin gram ağırlıklarına itiraz edilerek dört adet bilezik dışında istenmiş olan altınların tarafların tüp bebek girişimleri ve ayrıca davalı kocanın çalıştığı ocaklardaki 18 ay süren grev sebebiyle geçimleri için satıldığı beyan edilmiş, varlığı iddia olunan zincirin ince dişli bir kolye olduğu kabul edilmiştir.
    Bu durumda davada davacıya ait olduğu anlaşılan ve varlığı kabul edilmeyen dört bilezik dışındaki bilezikler ile nitelikleri davalı tarafça bildirilen zincirin evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı ve sağlık nedenleriyle harcandığı kabul edildiğinden ve davalı koca da, kadının iade edilmemek üzere kendi rızası ile ziynet eşlarını verdiğini kanıtlayamadığından, satıldığı belirtilen ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümünün reddedilmesi doğru değildir.
    Davacının çeyiz eşyalarına yönelik temyiz itirazlarına gelince;davacı dava dilekçesinde 12 adet ev ve çeyiz eşyalarının aynen olmadığı takdirde belirlemiş olduğu bedellerin davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece davalı tarafça varlığı ve davacıya aidiyeti kabul edilen 11 parça ev ve çeyiz eşyalarının davalıdan alınarak davacı tarafa aynen iadesine karar verilmiştir. Ancak dava davacı tarafından terditli olarak açıldığına göre mahkemece sadece aynen iade kararı verilmesi de hatalı olmuştur.
    Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, ziynet ve ev eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsiline ilişkindir.
    Davacı, ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürerek, herbiri oniki gramdan 12 adet, onbeş gramdan 3 adet 22 ayar bilezik ile 1,5 metre uzunluğunda 18 ayar zincirin aynen, olmadığı takdirde bedelleri toplamı olan 10.370.00.-TL"nin davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı, davaya konu edilen altınların varlığına karşı çıkılmamış, bileziklerin gram ağırlıklarına itiraz edilerek dört adet bilezik dışında istenmiş olan altınların tarafların tüp bebek girişimleri ve ayrıca davalı kocanın çalıştığı ocaklardaki 18 ay süren grev sebebiyle geçimleri için satıldığını söylemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine; Özel Dairece yukarıda metni başlık bölümünde alınan ilam ile bozulmuş; yerel mahkemece, ziynetlerin geri verilmemek üzere davalı kocaya verildiği hususunun ispatının, davacı kadında olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
    Ev eşyaları iade olunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmiştir. Eldeki uyuşmazlık ziynet eşyalarına ilişkindir.
    Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı-kadın tarafından, davalı-kocaya verildiği kabul edilen ziynetlerin geri iade edilmemek üzere verildiği hususunda ispat külfetinin kimde olduğu ayrıca ziynet eşyalarının miktarının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “ispat yükü” başlıklı, 190/1.maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Somut olayda; davacı-kadın, davalı-koca ile boşandıklarını, ziynetlerinin iade edilmediğini iddia etmiş, davalı-koca ise dava konusu edilen ziynetlerden bir kısmının evlilik birliği içerisinde davacı-kadının rızası ile tüp bebek tedavisi ve grev zamanında evin giderleri için bozdurularak kullanıldığını savunmuştur. Esasen, dava konusu edilen ziynetlerin bir kısmının davalı-kocanın savunduğu gibi evlilik birliği içerisinde kullanıldığı hususu yerel mahkeme ile özel daire arasında da uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ispat külfeti noktasında toplanmaktadır.
    İspat külfetinin hangi tarafta olduğu hususunun, yukarıda bahsedilen hukuki düzenleme çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Buna göre, ziynet eşyalarının iade edilmediği vakıasından lehine hak çıkartan taraf davacı-kadındır. Dolayısı ile davacı-kadının ziynetlerin kendisine iade edilmediğini kanıtlaması gerekir. Ancak somut olayda davalı-koca talep edilen ziynetlerden bir kısmının bozdurulduğunu kabul ettiğine göre, artık bozdurulan ziynetlerin davacı-kadın tarafından iade edilmemek üzere rıza ile verildiği vakıasının ispatı davalı-kocadadır. Bu durumda, bozdurulan bu ziynetlerin davalı-kocaya bağışlandığı hususunun lehine hak çıkacak taraf olan davalı-koca tarafından kanıtlanması gerekir. İspat külfeti davalı-kocadadır ve ziynetleri davalı, davacı-kadına iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümünün reddedilmesi doğru değildir.
    Hukuk Genel Kurulu’nun 28.01.2004 gün ve 2004/13-73 E., 2004/29 K.sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 05/11/2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    kARŞI OY YAZISI
    Dava, davacıya ait olup davalıda kaldığı iddia edilen ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsiline ilişkindir. Dava konusu edilen ziynet eşyalarının bir kısımının davalı kocanın işyerinde grev olduğu dönemde müşterek ihtiyaçları karşılamak için bir kısmının ise tüp bebek tedavisi için bozdurulup harcandığı davalı koca tarafindan kabul edilmiştir.
    Mahkemecede bu beyan esas alınarak bu ziynet eşyalarına yönelik davanın reddine karar verilmiş, karar Daire tarafindan “evliliğin devamı sırasında davalı tarafindan bozdurularak ev ihtiyacı ve sağlık nedenleriyle harcandığı kabul edildiğinden ve davalı da, kadının iade edilmemek üzere kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından, satıldığı belirtilen ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümünün reddedilmesi doğru değildir”. gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkeme önceki gerekçeyle kararında direnmiştir.
    Evlilik birliği içerisinde davalı koca tarafindan yukarıda açıklandığı biçimde müşterek giderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davacı kadının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir. Türk Medeni Kanununun 186/3.maddesine göre “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” Türk Medeni Kanunu prensip olarak kadın erkek eşitliğini kabul etmiş bu nedenle de “eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacaklarını” hüküm altına almıştır. Öte yandan “Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” (TMK. md. 185/3)
    Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. (TMK.m. 6) Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkarak tarafa aittir. (HMK. m. 190/1)
    Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer.(Prof.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1968 sh.372; Prof.İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, 1970 sh. 464; Prof.Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü, 1967 sh.449; Prof.Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1957 sh.248-249; Prof.Saim Üstündağ, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1973 sh.378; H.G.K.nun 19.07.1967 gün ve 239-340 sayılı, 07.06.1974 gün ve 1972/84 sayılı kararları). İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir.(Prof.Saim Üstündağ, age. 1973 sh.397)
    Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3.maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı da kendisine ait olan ve kural olarak kendisinde bulunması gereken ziynet eşyalarının rızası dışında veya iade şartıyla davalı tarafindan elinden alınıp bozdurulduğunu ispat edememiştir. Somut olayda ispat yükünün davalıda olduğuna ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle ispat yüküne ilişkin genel kuraldan ayrılmayı gerektirecek bir sebepte bulunmamaktadır.
    Davacı kadın evlilik birliği içerisinde ailenin ortak giderleri için malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması da sonucu değiştirmez. Türk Medeni Kanununun 186/3.maddesinin somut olayda uygulanmamasını gerektirecek bir hukuki gerekçe de yoktur.
    Bu sebeplerle direnme kararı doğru olup, onanması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi