9. Ceza Dairesi 2014/5252 E. , 2014/9569 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 9 - 2014/201189
Mahkemesi : Korkuteli Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 21.07.2011
Numarası : 2010/345 - 2011/203
Suç : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK"nın 268. maddesinde öngörülen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği;
Somut olayda, kolluk görevlileri tarafından yol kontrolünde durdurulan, araca ve kendisine ait belgeleri ibraz etmesi istenen, hakkındaki yakalamanın infazını engellemek maksadıyla kendisini G.. K.. olarak tanıtıp hakkında bu isimle belge düzenlenmesine neden olan sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
a- Mağdur hakkında soruşturma başlamadan önce iftirasından dönen sanık hakkında TCK"nın 269/1. maddesi uyarınca etkin pişmanlık dolayısıyla cezasından indirim yapılması gerektiği gözetilmeden fazla ceza tayini,
b- Sanık hakkında tayin olunan 1 yıl hapis cezasından TCK"nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, hesap hatası sonucu sonuç cezanın 10 ay yerine 1 yıl 8 ay olarak fazla belirlenmesi,
Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcılarının ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 24.09.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Suç tarihinde sanığın kullandığı araçtan şüphelenilmesi üzerine aracın durdurulduğu, sanığın üzerinde herhangi bir kimlik ve sürücü belgesi bulunmadığı, isminin G.. K.. olduğunu beyan ettiği, karakola götürüldüğünde aranması olduğundan yalan söylediğini gerçek adının C.. K.. olduğunu ikrar ettiği olayda, sayın çoğunluğun sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturacağına ilişkin 1 nolu bozma gerekçelerine aşağıda izah etmeye çalışacağım nedenlerle ve eylemin Kabahatler Kanununun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme kabahatini oluşturduğu gerekçesiyle katılmıyorum.
Şöyle ki; Öncelikle dairemizin ilamında belirtildiği gibi sanık “kendisini G.. K.. olarak tanıtıp bu isimle belge düzenlenmesine neden olmuş” değildir. Yakalama tutanağı dahil adli rapor vs. bütün belgeler sanığın gerçek ismi ile düzenlenmiş olup, sanığın verdiği sahte isimle bir belge düzenlenmemiştir.
İkincisi TCK"nın 206. maddesinde yer alan suç bir evrakta sahtecilik suçu olup bu suçun oluşabilmesi için ortada sahte olarak düzenlenen bir belge olması zorunludur. Somut olayda sahte olarak düzenlenen bir belge olmadığı için bu suçun unsurları oluşmamıştır. Kaldı ki böyle bir belgenin düzenlenmesi sözkonusu bile değildir. Çünkü sanık karakola götürüldüğünde herhangi bir belge düzenlenmeden gerçek kimliğini açıklamıştır. Bunun yanısıra tutanak tanıklarının anlatımlarına göre polis memurları C.. K.. isimli şahsın arandığını bilmektedirler. Hatta sanığın kullandığı aracın plakasını daha önce küçükbaş hayvan hırsızlığına karıştığını bildikleri için plakayı hatırlayıp aracı bu nedenle durdurduklarını söylemektedirler. Dolayısıyla polis memurlarının gerçeği bilmeleri nedeniyle yanıltılarak sahte belge düzenlemeleri mümkün değildir. Yakalama tutanağı da sanığın gerçek kimliği tespit edildikten sonra düzenlendiğinden ve sanık bu tutanağı gerçek ismi ile imzaladığından ortada sahte olarak düzenlenen bir belge yoktur. O nedenle resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşmamıştır. Sanığın eylemi görev gereği sorulduğunda görevli polis memurlarına kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunması nedeniyle Kabahatler Kanununun 40. maddesindeki kimliği bildirmeme Kabahatine uymaktadır. 24.09.2014