11. Hukuk Dairesi 2017/542 E. , 2018/6268 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13.06.2016 tarih ve 2015/284-2016/557 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin davalı bankanın ... Şubesinden 150.000 TL civarında araç kredisi kullandığını, ilk 5 ay düzenli ödemeden sonra bakiye kalan miktarı tek bir defada 04/12/2014 tarihinde ödediğini, komisyon adı altında 7.005,10 TL ve BSMV olarak 350,26 TL tahsil edildiğini, 7.005.10 TL"lik tahsilatın erken kapama bedeli olduğunun davalı banka tarafından açıklandığını, davacıya imzalatılan tip sözleşmenin genel işlem koşulu olan hükümlerinin haksız şart olarak kabulü gerektiğini iddia ederek 7.005,10 TL"nin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında ticari kredi kullandığını, genel kredi sözleşmesinin tarafların serbest iradesiyle tanzim ve imza edildiğini, 04/12/2014 tarihinde davacının bilgisi dahilinde erken kapama komisyonu olarak 7.005,10 TL"nin tahsil edildiğini, davalı bankanın %5 oranında erken kapama komisyonu aldığını, genel kredi sözleşmesinin 2.8. maddesi gereğince davacının sözleşmeyi imzalarken bu bedeli ödemeyi açıkça kabul ettiğini, davacının tacir olması nedeniyle basiretli hareket etmek zorunda olduğunu, yapılan kesintinin mevzuata aykırı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları dikkate alındığında Borçlar Kanunu hükümlerine göre genel işlem niteliğindeki sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçersiz olacağı, genel kredi sözleşmesinde davalı bankanın komisyon v.s. kesinti yapacağı hususunun kararlaştırılmasının da bu nedenle geçersiz olduğu, davacının erken ödeme komisyonu adı altındaki bedelin iadesini talep etmekte haklı olması gerekçesiyle, davalının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödeme yapmaması ve 27.01.2015 tarihinde temerrüde düşmesi nedeniyle 27.01.2015 tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülerek erken ödeme komisyonu olan 7.005,10 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmişitir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, ticari kredi nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen erken kapama komisyon ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarını, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince davalı Banka"nın belirlediği ve ilan ettiği komisyon oranları bulunduğu takdirde bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan komisyon ve masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.