10. Hukuk Dairesi 2020/5266 E. , 2020/6877 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalılardan işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma kararına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre; davalıların temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak sigortalılıktan söz edilemez.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30/06/1999 gün 1999/21-549-555- 03/11/2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacı adına davalı işyerinden işe giriş bildirgesinin verilmediği ve hizmet bildiriminde bulunulmadığı, davacının uyuşmazlık konusu dönem dışında bildirilen çalışmalarından bazılarının özel eğitim ya da çocuk evi olduğu, davacının tarihi belli olamayan iki aylık tam gün program çizelgesi sunduğu, davalı işyerinin İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bir kurum olmadığının bildirildiği, davacı, davalı ve bordro tanığı beyanlarının davacının kaç gün çalıştığını tespiti konusunda yetersiz olduğu, veli olduğunu söyleyen tanık ...’ın aynı zamanda komşu işyeri (profilo) kayıtlı çalışanı olduğu, şu halde eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davalı işyerinin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin bordroları getirtmek, dinlenmeyen tanık varsa davacının haftalık çalışma sürelerine ilişkin ayrıntılı şekilde dinlemek, davacının ihtiyaç halinde haftalık 2-3 gün çalıştığını beyan eden tanık Tülay Metin’e davacının sunduğu aylık program çizelgelerini göstererek sormak, kayıtlı davalı işyeri çalışanı tanık ...’a davacının haftalık kaç gün çalıştığını sormak, davalı işyerinin çalışma iznini nerden aldığını belirleyerek ilgili kurumdan herhengi bir denetim raporu olup olmadığını araştırıp varsa dosya arasına celbetmek ve yine çalışma izninin alındığı bu kurumda davalı işyerinin çalışanlarına ilişkin belge olup olmadığını sorup varsa dosya arasına celbetmek ve davacının davalı işyerinde haftada kaç gün çalıştığını süpheye yerbırakmayacak şekilde belirleyerek sonucuna sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.