18. Hukuk Dairesi 2014/11499 E. , 2015/939 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, kayyım tayini istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın ...karısı ... adına kayıtlı olup kimlik bilgilerine ulaşılamadığı, ...karısı ... ile mirasçılarının sağ veya ölmüş ise nerede hangi tarihte öldüğünün mirasçı bırakıp bırakmadığının, mirasçıları var ise adları ve adresleri...Başkanlığı tespit memurlarınca yapılan soruşturma neticesinde tespit edilemediği, bu nedenle 3561 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca hazinenin hak ve menfaati sözkonusu olduğundan ilgili taşınmaza Medeni Kanunun 427. maddesine istinaden..."ın kayyım tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tapu kaydıyla yetinilerek, dava konusu taşınmaz maliki ... karısı ..."in ... kızı ... olduğu anlaşıldığından onun yasal mirasçılarının kayıtlarının ve mernis adreslerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir. Anılan Kanunun amacı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” biçiminde açıklanmıştır.
Anılan Kanunun 2. maddesinde ise “22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.” hükmü öngörülmüştür.
Bu durumda, kayyım atanması talebinin yukarıda açıklanan Kanun hükümleri gözetilerek, Kanunun amacı da dikkate alınmak suretiyle değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir. Somut olayda dosyaya getirtilen tapu kayıt ve tutanakları incelemesinde ... Mah. 430 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 182/12000 hissesinin ... karısı... adına kayıtlı olduğu, sözkonusu taşınmazın Osmanlıca olan kadastro tutanaklarının davacı tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi ile yapılan tercümesi sonucu (kesik) bin altı miktarın ...ve ...kızı ...adına kayıtlı olduğu, mahkeme kararının gerekçesini oluşturan ve dosyada mevcut nüfus kayıtlarının incelenmesinde ... isimli kişinin 06.03.1931 tarihinde, oğlu ..."ın 12.01.1988 tarihinde, kızı ... "ın 12.02.2009 tarihinde, oğlu ..."ın 29.10.2004 tarihinde, oğlu ...ın 18.01.1964 tarihinde öldüğü, kızı ..."ın ise sağ olduğu anlaşılmaktadır. Ancak mahkemece tapu kayıt maliki ...karısı ... ile ... isimli kişinin aynı kişi olduğunun tespitine dair veya tapu maliki ...karıs... isminin ... olarak düzeltilmesi yönünde açılmış bir dava olup olmadığı araştırılmadan, açılmamış ise davacı vekiline bu konuda dava açılması için yetki ve süre verilmeden noksan inceleme ve araştırmayla davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı Maliye Hazinesi vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.