8. Hukuk Dairesi 2014/7686 E. , 2015/11390 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
.... ile Hazine ve Kesme köprü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 31.01.2014 gün ve 634/73 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 172 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1 adet ev ile müştemilat yaptığını, taşınmaz üzerindeki ev ve müştemilatın zilyetliğinin vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine ve Kesmeköprü Köyü tüzelkişiliği savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece; davacı tarafın tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilemesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alman karar kesin hüküm etkisi doğurursa da icra takibine konu edilemez. Tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı olamaz. Tespit davalarının dinlenebilmeleri için genel dava koşullarından başka tespit davalarının kendine özgü koşulları olarak nitelendirilen iki özel koşula daha ihtiyaç bulunduğu kabul edilmektedir. Biri hukuki ilişki diğeri hukuki yarar olup, bu da yakın bir tehlikenin var olmasını, tehlikenin zarar meydana getirebilecek nitelikte bulunmasını ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olmasını içerir.
26.05.2004 gün ve 5177 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde "Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir"
denilmektedir. Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaşma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır.
Nitekim öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhdesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhdesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhdesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde hukuki yararın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu iki ayrık hal dışında muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti istemiyle açılan tespit davalarının dinlenebilmesi için ise kural olarak az yukarıda açıklanan tespit davalarının kendine özgü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerektiği tartışmasız kabul edilmektedir.
Somut olayda, dosya içerisinde mevcut, Devlet Su işleri Müdürlüğü Ilısu Projesi 16. Bölge Müdürlüğü"nün 26.02.2014 tarih -119858 sayılı dilekçeye cevap yazısında; Kemseköprü köyünde kain 172 nolu taşınmazın Ilısu Barajı ve Hes Parojesi Rezervuar (Göl) Alanı kamulaştırma kapsamında kaldığının belirtildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı olgusu araştırılmadan davacı tarafın korunmaya değer hukuki yararın bulunmadığı kanaatine varılarak yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmüştür.
Hal böyle olunca; Devlet Su işleri Müdürlüğü"nün 26.02.2014 tarih -119858 sayılı dilekçeye cevap akıbetinin araştırılarak kamulaştırma bilgi, belge ve krokilerinin dosyaya getirtilmesi, bu eksiklik giderildikten ve hukuki yarar olgusunun saptanması sonra, dava açmada güncel hukuki yararın bulunduğu anlaşıldığı takdirde, davacı yanın dayandığı deliller ile birlikte toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK, m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.