Hukuk Genel Kurulu 2013/1119 E. , 2014/836 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2013
NUMARASI : 2013/31-2013/56
Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 10.02.2012 gün, 2010/391 E., 2012/66 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 13.11.2012 gün, 2012/10204 E., 2012/12454 K. sayılı bozma ilamı ile;
“...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Taşınmazın tamamı 32.190 m² olup bunun 5861,93 m²"si kamulaştırılmış geriye 20.425,39 m²"lik kısmı kalmıştır. Artan kısmın niteliği, yüzölçümü, konumu, kullanım amacı ve geometrik durumu dikkate alındığında kamulaştırma nedeniyle herhangi bir değer kaybı olmayacağının kabulü gerekirken, taşınmazın içinden yol geçmesi nedeniyle, sulama amaçlı sondajın diğer kısımda kaldığı ve taşınmazın sulanma özelliğini kaybettiği ileri sürülerek, 45.012,62 TL değer kaybı oluşacağını belirten bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulması,
2–13.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun"un 22. maddesinin (1) nolu bendi “Genel Müdürlük, görev alanına giren her türlü karayolunun yapımı, geliştirilmesi, çevresinin korunması ve düzenlenmesi ve/veya tesislerin yapımı için gerekli taşınmazları kamulaştırma yetkisine sahiptir” ve aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin (5) nolu bendi ise "Genel Müdürlüğün mülkiyetinde iken 5018 Sayılı Kanunun Geçici 12. maddesi gereğince Hazineye devredilen taşınmazlardan satışı yapılmamış, başka kurum ve kuruluşlara tahsis edilmemiş ve devredilmemiş olanların mülkiyeti, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde Genel Müdürlüğe devredilir” hükümlerini içermekte olup, bu yasal düzenlemelere göre kamulaştırılan taşınmazın davacı Karayolları Genel Müdürlüğü adına tesciline (talep halinde terkinine) karar verilmesi gerekirken, talep olmadığı halde yol olarak terkinine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir ...” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı vekili; Salihli-Gölmarmara-Akhisar devlet yolu inşaat ve emniyet sahasına rastlayan davalılara ait 235 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti ve bu bedel karşılığı davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davacı idarece belirlenen kamulaştırma bedelini kabul etmediklerini, taşınmazın dönümü için 15.000,00 TL talep ettiklerini bildirmişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
I- Kısmi kamulaştırma yapılan taşınmazın kamulaştırma haricinde kalan bölümlerinin niteliği, yüz ölçümü, konumu, kullanım amacı ve geometrik durumu dikkate alındığında kamulaştırma nedeniyle herhangi bir değer kaybına uğrayıp uğramadığı,
II- Karayolu yapılmak üzere kamulaştırılan taşınmazın davacı Karayolları Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesi gerekip gerekmediği, noktalarında toplanmaktadır.
Yapılan görüşmeler sırasında öncelikle birinci uyuşmazlık görüşülmüştür.
Bilindiği üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 12.maddesinde, taşınmaz malın kısmen kamulaştırılması halinde arta kalan kısımda hasıl olacak değişikliğin taşınmazın değerine etkisinin düzenlendiğini, anılan 12.maddenin (b) bendine göre de, kısmi kamulaştırma nedeniyle kalan kısmın kıymetinde eksilme meydana geldiği takdirde, bu eksilen değer miktarı kamulaştırma bedeline ekleneceği, bu noktada, arta kalan kısımda değer kaybı belirlenirken, değer kaybının kamulaştırmadan kaynaklanması ve taşınmaz malın kamulaştırmadan önceki ve sonraki durumlarının bilirkişilerce göz önünde tutulması ve kamulaştırmanın menfi etkisinin oranının açıklanması gerektiği tartışmasızdır.
Somut olayda, arazi niteliğindeki taşınmaz 32.190 m² olup bunun 5861,93 m²"si kamulaştırılmış geriye 20.425,39 m²"lik kısmı kalmıştır. Artan kısmın niteliği, yüzölçümü, konumu, kullanım amacı, geometrik durumu ve taşınmazın sulama imkânı bulunması nedeniyle sulu tarım arazisi vasfını kaybetmeyeceği dikkate alındığında, uygulanan ziraat türü ve tarımsal işletme tekniğinin kamulaştırma nedeniyle değişmeyeceği ve değer kaybının bulunmadığı, kamulaştırmadan arta kalan kısımda değer kaybı verilmemesi gereğine değinen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir.
Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, kamulaştırma sonucu kamulaştırılmayan bölümün sulama imkânından mahrum kalacağı, taşınmazın sulu araziden kuru araziye dönüşeceği, bu sebeple taşınmazın niteliği değişeceğinden, değer kaybının oluşacağı, direnme kararının bu yönden onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
İkinci uyuşmazlık yönünden yapılan görüşmeler sonucu, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10/14 maddesinde “…Kamulaştırılması yapılan taşınmaz mal, tahsis edildiği kamu hizmeti itibariyle sicile kaydı gerekmeyen bir niteliğe dönüşmüş ise, istek halinde mahkemece sicil kaydının terkinine karar verilir…” hükmünün düzenlendiği, davacı Karayolları Genel Müdürlüğünün adına tesciline karar verilmesini talep ettiği, terkinine yönelik bir talebin bulunmadığı gözetildiğinde, kamulaştırılan kısmın yol olarak terkinine karar verilmesinin yerinde olmadığına değinen Özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir.
Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, taşınmazın yol olarak kamulaştırıldığı, yolların özel mülkiyete konu olamayacağı, terkin kararının TMK 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. Maddeleri uyarınca yerinde olduğu, direnme kararının bu yönden onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile;
I numaralı uyuşmazlık yönünden, Özel Daire bozma kararında yazılı nedenlerden dolayı direnme kararının BOZULMASINA, 22.10.2014 gününde yapılan ilk görüşmede oyçokluğu ile,
II numaralı uyuşmazlık yönünden, Özel Daire bozma kararında yazılı nedenlerden dolayı direnme karanının BOZULMASINA, 05.11.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.