Esas No: 2017/10798
Karar No: 2018/4351
Karar Tarihi: 27.02.2018
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/10798 Esas 2018/4351 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01/06/2004 ile 01/04/2014 tarihli arasında ... Belediyesi"nde çalıştığını, alt işveren ... İnşaat Tem. Tic. Ltd. Şti. tarafından 2014 yılının 4. ayının 1. gününde işçi müvekkilin iş akdinin haksız feshedildiğini ileri sürerek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili belediye asıl işveren olarak kabul etmek suretiyle açtığı davanın husumet nedeniyle reddini savunarak,davanın reddini istemiştir.
Davalı ... İnş. Tem. Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin adresinin .../... olması itibariyle yetki yönünden ... İş Mahkemeleri"nin yetkili olduğunu, davacının talep ettiği alacaklar üzerinde zamanaşımına uğrayan kısımlara zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu alacaklarının muhatabının diğer davalı ... Belediyesi olduğunu,müvekkilinin alt işveren olarak dava konusu personel üzerinde yönetim hakkı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; SGK kayıtları, toplanan delillerin değerlendirilmesinde; davacıya ait sigorta hizmet cetveli çerçevesinde bu itibarla dava dilekçesi, davalı vekilinin savunmaları, talimat ile alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacının farklı taşeronlar nezdinde olmak üzere davalı ... başkanlığına ait işyerinde çalıştığı ancak çalıştığı işyerlerinin davalı ... nezdinde olduğuna dair dosyaya bir delil ibraz olunmadığından, davacının hizmet süresi yönünden 01/06/2004-01/04/2014 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilerek, davacının hizmet süresinin 9 yıl, 10 ay olduğu yine dosyada mevcut ücret bordrolarının aksine delil bulunmadığından davacının asgari ücret ile çalıştığı kabul edilmekle, akdin sona erdiği tarihte asgari ücretin 1.071,00 TL olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ücretsiz izine gönderildiğinin anlaşıldığı, feshin haklı nedene dayandığı yada ücretsiz izine gönderilmesini işçinin muvafakatının olduğuna dair davalılarca delil sunulmadığı, belirsiz süreli hizmet ilişkilerinde işçinin muvafakatı dışında ücretsiz izin uygulaması bulunmadığından işverenin tek taraflı ücretsiz izin uygulamasının fesih olarak mahkememizce kabul edilmeyerek mevcut delillerinden ücretsiz izine gönderilen davacının geçindirmekle yükümlü olduğu ailesinin geçimi için çalışmak zorunda olup ücretsiz izne gönderilmek suretiyle davacının davalı işverence iş akdinin feshedildiği kanaatine varılmıştır. Fesih ile ilgili iş akdinin davalı işverence haklı olmayan nedenlerle ve ihbar sürelerine uyulmaksızın feshedildiği, 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca hak kazanacağı kıdem tazminatı ile, 4857 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca hak kazanacağı ihbar tazminatı alacağının hesaplandığı, zamanaşımı yönünden davalı vekilinin süresinde zamanaşımı def"inde bulunduğunu, dava konusu alacaklardan kıdem ve ihbar tazminatı akdin feshi tarihinden itibaren 10 yıllık izin ücreti 5 yıllık diğer alacaklar ise tahakkuk ettikleri tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 5 ve 10 yıllık süreler geçmediğinden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti yönünden zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği, dava tarihinden geri dönük 5 yıllık süreden önceki alacakları zamanaşımına uğrayacağı, 17/06/2009-01/04/2014 tarihleri arasındaki alacaklarının değerlendirildiği, yıllık ücretli izin alacağı yönünden davacının çalıştığı sürede hak kazandığı yıllık izinlerini kullandığı ya da ücretlerini ödendiğinin ispat külfeti kendisinde olan davalı işverence sunulan delillerden davacının çalıştığı sürede 56 gün izin kullandığından bakiye 94 gün izin hakkı bulunduğu, fazla mesai alacağı yönünden haftalık 45 saat olan yasal çalışma süresini aşacak şekilde fazla mesai yapıldığından, 4857 Sayılı Yasanın 59. Maddesi uyarınca son ücretine göre hesaplancak yıllık izin ücretinin davacıya ödenmesi gerektiği, tanık beyanları fazla mesainin tespiti için yeterli olmadığından ve tanıkların aynı nedenle işverene karşı davaları olmaları nedeniyle bu husustaki beyanlarına itibar edilmemesi gerektiği kanaatine varılarak fazla mesai alacağı talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı yönünden tanıkların dini bayramlarda bir gün milli bayramlarda ise sürekli çalıştıklarını beyan etmişselelerde davalı tarafça sunulan günlük izin listelerinden davacının 2012 Nisan ayında 1 gün çalıştığı anlaşılmakta olup tanık beyanlarına karşın imzası inkar edilen işyeri kayıtları bulunduğundan mübrez kayıtlara itibar edildiği, yapılan ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları karşılığı ücretin ödendiğine dair delil bulunmadığından yasa gereği bir yevmiye tutarı hesaplanacak ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklının davacıya ödenmesi gerektiği, çalışmalar işyeri kayıtlarından tespit edildiğinden ayrıca hakkaniyet indirimi yapılmadığı, davalılar arasındaki ilişki ve sorumluluk yönünden iş yeri devrinin düzenlendiği 4857 sayılı Yasanın 6. maddesinde devralan en son işveren alacakların tamamından sorumlu olduğu, kayıtlardan en son devralan işverenin de ... İnş. Tem. Tic. Ltd. Şti. olduğunun görüldüğü, gerek iş yasası gerekse de Yargıtay içtihatları uyarınca en son işveren olan ... temizlik Ltd. Şti"nin hesaplanacak alacaklardan sorumlu olduğunu, bu nedenle sözleşme konusu işlerin davalı ..."na ait park, bahçe, ve diğer temizlik işleri olduğu anlaşılmakla taşeronlarca verilen hizmetler süreklilik arzeden işlerden olduğu, sözleşme konusu işlerin niteliği ve süreklilik arz eden işlerden olması dikkate alındığında davalı ... ile diğer davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu anlaşılmakla gerek 4857 sayılı yasanın 2/6 maddesi gerek Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Daireleri"nin yerleşik iştihatları gerekse Yargıtay Genel Kurulu Kararları gereği asıl iş veren olarak davalı ... asıl işveren olarak davacının hak kazandığı tüm alacaklarından diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluğu olduğu kanaatine varıldığı, dosyaya sunulan matbu olarak düzenlenmiş ve düzenleme tarihi olmayan bir adet belgede davacının kendi isteği ile ayrıldığı, ayrılması nedeniyle hiçbir alacağının olmadığı yazılmış ise de; mübrez belgenin istifa ya da ibraname olarak kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay içtihatlarında ve özellikle borçlar yasasının yürürlüğü ile birlikte geçerli bir ibranameden söz edebilmek için ibranamenin iş akdinin fesihden 30 gün sonra düzenlenmiş olması, ibraya konu alacakların açıkça belirtilmiş olması ve ödemelerinde bankaya yapılmış olması gerekmekte olup, aynı anda bir çok işçinin iş akdinin feshedildiği de dikkate alındığından geçerli bir ibranamenin olmadığı bu nedenle de itibar edilmemesi gerektiği bu nedenlerle davacının kıdem tazminatı alacağının net olarak 10.451,57 TL, ihbar tazminatı alacağının 1.684,15 TL, yıllık izin alacağının 2.399,09 TL, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının 21,13 TL olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ve davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm,davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, değişen alt işverenler arasındaki hukukî ilişkinin tespiti ve bunun işçinin işçilik haklarına etkileri konusunda toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 2"nci maddesinde, işveren bir iş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ya da tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak açıklanmıştır. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için öncelikle mal veya hizmetin üretildiği işyeri bulunan bir işverenin ve aynı işyerinde iş alan ikinci bir işverenin varlığı gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilsin. Alt işverenin başlangıçta bir işyerinin olması şart değildir. Alt işveren, işveren sıfatını ilk defa asıl işverenden aldığı iş ve bu işin görüldüğü işyeri nedeniyle kazanmış olabilir.
Asıl işverene ait işyerinde yürütülmekte olan mal veya hizmet üretimine ait yardımcı bir işin alt işverene bırakılması nedeniyle, alt işveren açısından bağımsız bir işyerinden söz edilip edilemeyeceği sorunu öncelikle çözümlenmelidir. Zira asıl işveren veya alt işverenin değişmesinin işyeri devri niteliğinde olup olmadığının tespiti için işyeri kavramının bu noktada açıklığa kavuşturulması gerekir.
Soruna 2821 sayılı Sendikalar Kanunu açısından baktığımızda, asıl işin tabi bulunduğu iş kolunun yardımcı iş için de geçerli olduğunu söylemek gerekirse de 4857 sayılı Kanunun 3"üncü maddesinin açık hükmü karşısında, işin alt işverene bırakıldığı durumların bundan ayrık tutulması gerekir. Gerçekten, 4857 sayılı Yasanın 2/III maddesinde, “İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür” şeklinde Sendikalar Kanunu ile örtüşen ana kurala yer verildiği halde, sonraki bentlerde asıl işveren alt işveren ilişkisi düzenlenmiş, bir anlamda yardımcı işin alt işverene bırakılması ile ayrık bir durum öngörülmüştür. Daha sonra da, aynı yasanın 3"üncü maddesinde “Alt işveren, bu sıfatla mal veya hizmet üretimi için meydana getirdiği kendi işyeri için birinci fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür” şeklinde kurala yer verilerek sorun açık biçimde çözümlemiş ve alt işveren işyerinin asıl işverene ait işyerinden bağımsız olduğu ortaya konulmuştur. Belirtilen çözüm şekli alt işverenlik kurumunun niteliğine de uygun düşmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 4857 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce de alt işverenin işyerinin, asıl işverene ait işyerinden bağımsız olduğu sonucuna varmıştır (Yargıtay HGK. 6.6.2001 gün 2001/ 9-711 E, 2001/ 820 K).
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanunun 6"ncı maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı İş Kanununun 6"ncı maddesi kapsamında işyeri devri niteliğindedir. Dairemizin kökleşmiş içtihatları da bu yöndedir .
Süresi sona eren alt işverenle yeni ihaleyi alan alt işveren arasında açık biçimde işyeri devrini öngören bir sözleşme yapılması da imkân dahilindedir. Alt işverenin değişmesine rağmen yeni alt işveren nezdinde işyerinde çalışmaya devam edecek olan işçilerin belirlendiği hallerde, sözü edilen işçiler bakımından iş sözleşmelerinin devralan işveren geçtiği tartışmasızdır. Ancak yeni alt işverende çalışacak olan işçiler arasında gösterilmeyen ve süresi sona eren alt işveren tarafından başka bir işyerinde çalıştırılmak üzere bildirimde bulunulmayan işçilerin iş sözleşmelerinin devreden alt işveren tarafından feshedildiğini kabul etmek gerekir.
Alt işverenin asıl işverenle akdettiği çalışma süresinin sonunda veya süresinden önce alt işverenin, ilişkinin sonlandırılması nedenine dayalı olarak tüm işçilerine başka işyeri göstererek işyerinden ayrılması, ardından işin asıl işveren tarafından başka bir alt işverene verilmesi örneğinde alt işverenler arasında hukukî bir ilişki bulunmamaktadır. Hukukî ilişki, alt işverenler ile asıl işveren arasında gerçekleştiğinden belirtilen durum alt işverenler arasında işyeri devri olarak değerlendirilemez.
Alt işverenlerin değişmesi en yaygın biçimde, süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Bu eylemli durumun işyeri devri niteliğinde olup olmadığının tespiti ile hukukî sonuçlarının belirlenmesi önemlidir. Alt işverenlerin değişiminde olması gereken, süresi sona eren alt işverenin işyerinden ayrılması anında işçilerini de beraberinde başka işyerlerine götürmesi veya iş sözleşmelerinin sona erdirilmesidir. Bunun tersine alt işveren işçilerinin alt işverenin işyerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmeleri halinde, alt işverenler arasında İş Kanununun 6"ncı maddesi anlamında bir işyeri devrinin kabulü gerekir. Bu durumda yeni alt işverenin, devam eden hizmet akitlerini de devraldığı aynı maddede hükme bağlanmıştır.
Alt işverenlerin, aralarında herhangi bir hukukî işleme bağlı olmaksızın değişmesini işyeri devri olarak kabul etmediğimiz taktirde, her bir alt işverenin kendi dönemiyle ilgili olarak işçilik haklarından sorumluğu söz konusu olacağından ve asıl işverenin sorumluluğu yasa gereği alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından hak kaybına neden olabilecektir. Örneğin işyerinde periyodik olarak 11 ay 29 gün sürelerle işçi çalıştıran alt işverenler yönünden hiçbir zaman kıdem tazminatı ile izin ücreti ödeme yükümlülüğü doğmayacak, buna rağmen asıl işverenin tüm süreye göre bu işçilik haklarından sorumluluğu gündeme gelecektir. Oysa asıl işverenin sorumluluğunun alt işveren veya işverenlerin sorumluluğunu aşması düşünülemez.
1475 sayılı Yasanın 14/2. maddesi hükmü, 4857 sayılı Kanunun 6"ncı maddesinde belirtilen işyeri devrini de içine alan daha geniş bir düzenleme olarak değerlendirilebilir. Gerçekten maddede işyerlerinin devir veya intikalinden söz edildikten sonra “…yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli…” denilmek suretiyle uygulama alanı 4857 sayılı İş Kanununun 6"ncı maddesine göre daha geniş biçimde çizilmiştir. O halde kıdem tazminatı açısından asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından işyerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasında hukukî veya fiilî bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem tazminatı açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğu kabul edilmelidir.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğini korumasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir(Süzen, v. ... ..., Case 13/95, 1997, ECR I-1259. ; .... v. ..., ... 24/85, 1986, ECR 1119).
Avrupa Adalet Divanı, maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde, ekonomik birliğin önemli unsuru olan işçilerin devri yoluyla da işyeri devrinin gerçekleşebileceğini kabul etmektedir (..., 10.12.1998, 173/96, ..., para. 26, ... 199, H.4, 189 vd.).
Avrupa Adalet Divanının kararlarında, “hukukî işlemle devir” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmekte, yazılı, sözlü veya zımnî bir anlaşma da yeterli görülmektedir. Yine üye ülkeler uygulamasında, ihale yoluyla bir işin alınmasında, devreden işveren bilmese dahi işyeri devrinin mümkün olabileceği kabul edilmiştir. Avrupa Birliğine üye olmayan ancak benzer hükme sahip ....’de ... Mahkeme, devreden ve devralan arasında doğrudan hukukî işlemin bulunmasının şart olmadığı sonucuna varmıştır (Bkz. ..sey, ....evri Çerçevesinde İşyeri ve İşyeri Bölümü Kavramları,...Üni. İş Hukukunda Üçlü İş İlişkileri, s. 135).
Yapılan bu açıklamalara göre; işçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir. Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. İş sözleşmesinin tarafı olan işçi veya alt işveren tarafından bir fesih bildirimi yapılmadığı sürece, iş sözleşmeleri değişen alt işverenle devam edeceğinden, işyerinde çalışması devam eden işçi açısından, feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti talep koşulları gerçekleşmiş sayılmaz.
Buna karşın, süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde, yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden, işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğindedir. Bu durumda feshe bağlı hakların talep koşulları gerçekleşeceğinden, feshin niteliğine göre hak kazanma durumunun değerlendirilmesi gerekecektir.
Somut uyuşmazlıkta,her ne kadar davacı iş akdinin 01.04.2014 tarihinde rızası dışında ücretsiz izne ayrılmak suretiyle işveren tarafından haklı neden olmadan feshedildiğini iddia etmiş ise de, davacının hizmet cetvelinin incelenmesinde davalı Şirket nezdinde 30/04/2014 tarihine kadar çalıştığı, 28.05.2014 tarihinden itibaren ise ... iş yerinde bir başka alt işveren nezdinde çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/38575 Esas ve 2016/3449 Karar, 2015/39065 ve 2016/338 Karar emsal nitelikteki bozma kararları da dikkate alındığında; davacının iş sözleşmesinin feshedilmediği, davacının ihaleyi alan yeni alt işveren nezdinde çalışmasını devam ettirdiği, bu nedenle feshe bağlı alacaklardan olan kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağını talep edemeyeceği düşünülmeden yazılı gerekçe ile kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.