Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/1591
Karar No: 2014/816
Karar Tarihi: 22.10.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1591 Esas 2014/816 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/1591 E.  ,  2014/816 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 23/01/2013
    NUMARASI : 2012/102-2013/13

    Taraflar arasındaki “haksız rekabetin önlenmesi ve muarazanın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 23.12.2009 gün ve 2008/17 E., 2009/350 K sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2011 gün ve 2010/6588 E., 2011/17257 K sayılı ilamı ile;
    (...Davacı vekili, müvekkilinin 6 yıldır E.. ticaret unvanı ve markası ile hizmet verdiğini, davacının tanıtım işaretine yoğun emek ve maddi harcama yaparak ayırtedicilik kazandırdığını, davalıların yıllarca suskun kaldıktan sonra müvekkili şirkete keşide ettiği ihtarname ile marka hakkına tecavüz edildiği iddiasında bulunduğunu, oysa yıllardır sessiz kalarak hak kaybına uğranıldığını, davalıların iyiniyet kurallarına aykırı davranışının haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davacının ticari işlerine yönelik olarak yanlış, yanıltıcı ve lüzumsuz yere incitici beyanlarla ihtarname keşide etmek suretiyle ortaya konulan muarazanın giderilmesine, bu yolla vaki haksız rekabetin men"ine, karar özetinin trajı yüksek bir gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, yetki itirazında bulunmuş, müvekkillerinin uzun yıllardır faaliyet gösteren, sektörlerinde önde gelen firmalar olduklarını, E.. ticaret unvanını kullanan davacı firmanın sadece Ankara"da faaliyet göstermesi nedeniyle müvekkil firmaca fark edilmediğini, durumun öğrenilmesi üzerine düzenlenen ihtarnamenin davacıya gönderildiğini, davalıların markası ile davacının ibaresinin fonetik ve okunuş bakımından aynı, görsellik bakımından da yakın olması nedeniyle ihtarlarının haklı olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların, davacının "E.." ticaret ünvanı ve tanıtım işareti ile uzun yıllardan beri ticaret yaptığını bildiği halde sessiz kalarak hak kaybına uğradığı, bu durumda davacının davalıların ihtarnamesinden sonra oluşan hukuki tedirginliği gidermek amacıyla muarazanın giderilmesini talep etmede haklı olduğu, ancak davalıların markalarını korumak amacıyla ihtarname göndermelerinin davacının herhangi bir sınaî hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının "E.." ticaret unvanı ve tanıtım işareti adı altında ticaret yapması eylemi hukuka aykırı bulunmadığından, davalıların "E.." ibaresini kullanmaması yönünde ihtarname çekmek suretiyle yarattıkları muarazanın giderilmesine ve önlenmesine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Mahkeme kararında da belirtildiği üzere dava 556 sayılı KHK"nin 74. maddesine dayalı bir menfi tespit davası olup, davalılardan E..Dış Ticaret Ltd. Şti. marka sahibi değildir. Bu itibarla, mahkemece, anılan davanın marka sahibi aleyhine açılması gerektiği nazara alınarak bu davalı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmek gerekirken, kabulü bozmayı gerekmiştir.
    2-Muarazanın giderilmesi davası olarak açılan ve mahkemece de kabul edildiği üzere, esasen menfi tespit davası niteliğinde olan ve davalıların uzun süre sessiz kalmaları nedeniyle davacının ticaret unvanındaki "E.." ibaresinin kullanımına karşı dava açma haklarını yitirdiklerinden bahisle, davacının ticaret unvanının davalılar adına tescilli unvanlara iltibas ve tecavüz oluşturmadığının tespitine yönelik bir davanın gerek TTK ve gerekse de 556 sayılı KHK hükümlerine göre dinlenilebilme imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, ancak eda davasına konu olabilecek hallerde tespit davası açılamayacağı gözetilmek suretiyle davalılarca ticaret unvanlarına dayalı olarak sessiz kalma yoluyla dava açma haklarını yitirdiklerinin tespitine yönelik muarazanın men"i istemli davanın da reddi gerekirken, kararda yazılı gerekçelerle istemin kısmen kabulü de bozmayı gerektirmiştir.
    3-Mahkemenin, davacı tarafından tanıtıcı işaret (tescilsiz marka) olarak kullanılan "E... ibaresi ile davalı E. Servis Ek. San. Tic. A.Ş. adına tescilli "E.." ve "E.." markasının iltibas yaratacak derecede benzer olmasına rağmen, davacının bu işareti tescilsiz olarak kullanımına uzun süre sessiz kalmak suretiyle 556 sayılı KHK 74. Maddesi uyarınca davalının marka hakkına dayalı olarak dava açma hakkının yitirildiğine ilişkin kabulüne gelince; Dairemizin 09.07.2002 tarih ve 4013/7210 sayılı kararında da belirtildiği gibi, dava tarihinde yürürlükte olan 1086 Sayılı HUMK"nda dava hakkı eda davası üzerine kurulmuş olup menfi tespit davası düzenlenmiş değildir. Ne var ki, doktrinde ve uygulamada menfi tespit davasının belli koşulların gerçekleşmesi halinde dinlenebilmesi gerektiği kabul edildiği gibi, yine bir kısım mevzuatta da bu tür davalar özel bir düzenlemeye tabi tutulmuştur (Örneğin 551 sayılı KHK"nin 149., 554 sayılı KHK"nin 64., 556 sayılı KHK"nin 74. maddeleri). Ancak, bu tür davalarla davalı taraf bir şey yapmaya ve şeyden kaçınmaya zorlanamayacağından ve sadece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu belirlenmekle yetinileceğinden, dava açılabilme koşul ve menfaatinin bulunup bulunmadığı hususu, üzerinde titizlikle durulması gereken bir zorunluluktur. Aksi halde, sınırsız dava hakkının varlığının kabulü, uyuşmazlıkların gereksiz bir şekilde alabildiğince yaygınlaşmasına yol açabilecektir.
    Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, 556 sayılı KHK"nin 74. Maddesine dayalı menfi tespit davası koşullarının ve böyle bir davanın açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı hususlarının anılan madde amacıyla sınırlı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
    556 sayılı KHK"nin 74. Maddesi 1. ve 2. fıkralarında "..menfaati olan herkes, marka sahibine karşı dava açarak, fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep edebilir. Birinci fıkrada belirtilen davanın açılmasından önce, kendisinin Türkiye"de giriştiği veya girişeceği sınai faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde kullanacağı markanın, başkasına ait bir marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hakkında, marka sahibinden görüşlerini bildirmesini noter aracılığıyla talep edebilir." şeklinde yer alan hüküm, esas itibariyle hukuki menfaat ve menfi tespit davası açılabilmesi koşullarını birlikte düzenlemektedir.
    Söz konusu madde metninden de anlaşılacağı üzere, böyle bir menfi tespit davasının amacı Türkiye"de sınaî faaliyette bulunan veya bulunacak kişinin fiillerinin başkası adına tescilli bir markaya tecavüz oluşturup oluşturmadığı hususundaki belirsizliğin giderilmesine yöneliktir. Bu durumda menfi tespit davasını açan davacının fiillerinin marka hakkına tecavüz niteliğinde bulunup bulunmadığının tespitini istemekte hukuki menfaati olacağı tabiidir. Ne var ki somut uyuşmazlıkta, marka hakkı sahibi davalı E.. Servis Ek. San. ve Tic. A.Ş."nin sessiz kalmak suretiyle davacının "E.." ibaresini tanıtıcı işaret (tescilsiz marka) olarak kullanımı aleyhine dava açma hakkını yitirip yitirmediği hususu, ancak marka sahibi davalı tarafından açılabilecek bir tecavüzün önlenmesi davasının yargılanması sırasında ve M.K."nun 2.maddesi uyarınca mahkemece de re"sen dikkate alınması gereken bir itiraz mahiyetinde olup, davacının 556 Sayılı KHK"nin 74.maddesi kapsamında bu hususun menfi tespit davası yoluyla belirlenmesini istemekte hukuki yararı olduğu kabul edilemez.
    Bu nedenle, davalı E..Servis Ek. San. ve Tic. A.Ş. aleyhine açılan muarazanın men"i davasının da reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.i
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, haksız rekabetin önlenmesi ile muarazanın giderilmesi istemlerine ilişkindir.
    Mahkemece, taraf işaret ve markalarının benzer olduğu göz önüne alındığında, davacının bu işaretleri kullanırken, davalıların marka hakkına tecavüz edip etmediğinin tespit edilmesini talep etmekte hukuki yararı olduğu, davalıların davacıya ait ticaret unvanı ve tanıtım işaretinin kullanımından beş yılı aşkın bir süre sonra kendilerine ait ticaret unvanı ve marka ile iltibas yarattığını ileri süremeyeceği, davalıların sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradıkları, bu durumda davacının davalıların ihtarnamesinden sonra oluşan hukuki tedirginliği gidermek amacıyla 556 sayılı KHK"nin 74.maddesi anlamında muarazanın giderilmesini talep etmekte haklı olduğu, ancak davalıların davacıya gönderdiği ihtarnamenin haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların “E.."" ibaresini kullanmaması yönünden ihtarname çekmek suretiyle yarattıkları muarazanın giderilmesi ve önlenmesine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
    Davalılar vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalılar vekili getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlıklar; davalılardan Evinoks Dış Ticaret Ltd. Şti hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerekip gerekmediği, eda davasına konu olabilecek hallerde tespit davası açılamayacağı ilkesinden hareketle davalılarca “ticaret unvanlarına” dayalı olarak sessiz kalma yoluyla dava açma haklarını yitirdiklerinin tespitine yönelik muarazanın men"i istemli davanın reddinin gerekip gerekmediği hususu ile davacının “tescilsiz marka kullanımına” davalıların sessiz kalma nedeniyle dava açma hakkını yitirdiklerinin (menfi) tespitini 556 sayılı KHK’nin 74. maddesi kapsamında istemekte hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, marka hakkına tecavüzün mevcut olmadığı hakkında dava ve bu davanın açılabilme şartlarının incelenmesi gereklidir.
    Anılan davanın yasal dayanağı olan 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 Sayılı KHK)’nin 74. maddesi;
    “Menfaati olan herkes, marka sahibine karşı dava açarak, fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep edebilir.
    Birinci fıkrada belirtilen davanın açılmasından önce, kendisinin Türkiye"de giriştiği veya girişeceği sınaî faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde kullanacağı markanın, başkasına ait bir marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hakkında, marka sahibinden görüşlerini bildirmesini noter aracılığı ile talep eder.
    Bu talebin marka sahibine tebliğinden itibaren bir ay içinde marka sahibinin cevap vermemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi kişi tarafından kabul edilmemesi halinde, menfaat sahibi birinci fıkraya göre dava açar.
    Birinci fıkrada belirtilen dava, marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı dava açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
    Dava, marka üzerinde hak sahibi bulunan ve Marka Siciline kayıt edilmiş olan bütün hak sahiplerine tebliğ edilir.
    Bu maddede belirtilen dava, markanın hükümsüzlüğü davasıyla birlikte de açılabilir.” düzenlemesini içermektedir.
    Madde metninden de anlaşılacağı üzere, marka hakkına tecavüzün mevcut olmadığına ilişkin bu davayı, menfaati olan herkes açabilecektir.
    556 Sayılı KHK’nin 74. maddesi uyarınca açılacak dava, esas itibariyle bir menfi tespit davasıdır.
    Öğretide bu davanın, saf bir menfi tespit davası olmadığı, zira bu dava ile aslında mahkemeden bir yorum kararı istendiği, gelecekteki fiillerin, marka hakkına tecavüz niteliği taşımayacağının bu dava ile karar altına alınmakta olduğu belirtilmiştir (Hamdi Yasaman, Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi, 2. Cilt, İstanbul 2004, s. 1204).
    Ayrıca, usul hukukunda menfi tespit davasından söz edebilmek için, davalının daha önce belli bir hukuki ilişkinin varlığını iddia etmesinin gerektiği, oysa bu tür dava ile henüz marka hakkına tecavüzün varlığının iddia olunmadığı da belirtilmiştir (Sabih Arkan, Marka Hukuku, 2. Cilt, Ankara 1998, s.233).
    Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından kullanılan "E.." ibaresinin, davalılardan E..ığı ibarenin asılında davalıların marka hakkına tecavüz etmediğini mahkeme kararı ile belirlenmesini istemekte hukuki yararının bulunduğu Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmiştir. Kaldı ki somut olayda, davalılar tarafından keşide edilen ihtarname ile bu konularda muaraza çıkartılarak davacı kullanımlarının sonlandırılması istenilmiş olduğundan, hukuki durumunun belirlenmesini amaçlayan davacı tarafa, dava açma hakkının tanınması gereklidir.
    Davalılardan E.. Dış Ticaret Ltd. Şti’nin pasif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusundaki uyuşmazlığa gelince; davalılar tarafından keşide edilen 25.12.2007 tarihli ihtarnameyle, davacının “E.. haklarını ihlal ettiğinin iddia edilmesinin yanı sıra, taraflarca kullanılan ticaret unvanlarının benzer olmasının karıştırılma ihtimali oluşturduğu da ileri sürülmüştür. Bu itibarla, ihtarnameyi keşide eden davalılardan E. Dış Ticaret Ltd. Şti’nin adına tescilli bir marka bulunmaması nedeniyle pasif dava ehliyetinin olmadığı bozma gerekçesi yapılmış ise de, ihtarname içeriğinde, bu şirketin ticaret unvanına dayalı haklarının korunması amaçlanarak muaraza çıkartıldığı için, bu iddia sahibi şirkete karşı ihtarname içeriğinin doğru olmadığı ileri sürülerek dava açılması ve kendisine husumet yöneltilmesi mümkündür.
    Ayrıca, her iki davalı tarafından keşide edilen ihtarnamenin haksız rekabet oluşturduğunun dava dilekçesinde ileri sürülmesi nedeniyle, adına marka tescili bulunmasa dahi E.. Dış Ticaret Ltd. Şti’nin ihtarname çekmek suretiyle oluşturduğu muarazının giderilmesi için davacı tarafından hasım gösterilmesinde bir yanlışlık bulunmadığından, aynı hususa işaret eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gereklidir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 22.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi