13. Hukuk Dairesi 2015/42468 E. , 2017/5552 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... Başkanlığı vekili Avukat ... ... ile davacı vekili avukat ..."nin gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı site yönetimi, ... H Blokta oturan site sakinlerinin davalıdan daire satın aldıklarını, bu dairelerin 2005 yılının ekim ayında teslim edildiğini ancak sitenin ortak alanlarında, teslim aşamasında görünmeyen ve bilinmeyen birçok projeye ve sözleşmeye aykırılıkların olduğunu, bu ayıpların zamanla ortaya çıktığını, bu eksikliklerin ve ağır kusurların giderilmesi için defalarca yazılı olarak müracaatta bulunduğunu ancak bir sonuç alınmadığını ileri sürerek dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 22.500,00 TL maddi zararın tazmini istemiştir.
Davalı,site yönetiminin dava ehliyetinin bulunmadığını, ayıp iddiasına ilişkin ihbar mükellefiyetinin yerine getirlmediğini, dava zaman aşımının dolduğunu, kaldı ki var olduğu iddia edilen ayıpların kullanıcı hatası olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, 30.06.2015 tarihli 9 nolu celsede davacı vekilinin talebi ile site sakinlerinin asli müdehillik talebi kabul edilmiş olmasına karşın duruşmada bulunmayan davalı vekiline bu durum ihbar edilmeksizin ortak alanda gizli ayıplar bulunduğu gerekçesiyle hem asıl davacı hem de asli müdahiller yönünden davanın kabulüne , karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davacı site yönetimi, ortak alanlarda gizli ayıplı imalatler nedeniyle zarara uğradıkları iddia ederek eldeki davayı açmış, yargılama devam ederken site sakinleri davacı vekili aracılığı ile asli müdahillik talebinde bulunmuştur.HMK"nın 65. maddesinde ""Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır."" hükmü yine aynı yasanın 27. maddesinde ""Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,
içerir."" hükmünü düzenlemiştir.Yukardaki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde asli müdahillik davasının da asıl davadan bağımsız ayrı bir dava olduğu ve yargılamanın taraflarının kendi hakları ile ilgili olarak savunma hakkına sahip olduğu açıktır.Savunma hakkı anayasanın 36. maddesi ile de güvence altına alınmıştır.Somut olayda mahkemece site sakinlerinin asli müdahillik talebi kabul edilmiş olmasına karşın duruşmada bulunmayan davalı avukatına müdahilliğe ilişkin bir bildirimde bulunulmamış,savunma hakkı tanınmamıştır.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle site sakinlerinin asli müdahiliğe yaönelik talepleri davalı tarafa tebliğ edilip, 2 haftalık cevap süresi beklenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken , yanılgılı değerlendirme ile savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davaloı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.