20. Hukuk Dairesi 2018/2702 E. , 2018/7494 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 14/01/2013 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin... mahallesi 899 ada 43 parsel sayılı 5616 m2 ve 899 ada 41 parsel sayılı 22.030,00 m2 miktarlı gayrimenkulleri 22/12/1993 tarihinde satıcı... Tütüncüler Bankası Anonim Şirketi"nden satın aldığını, parsellerin tapu kaydına 16/11/1995 günü (41 nolu parselin tamamı 22,030,00 m2 olup bunun 10.250,00 m2 kısmı için, 43 nolu parselin tamamı 5.616,00 m2 olup bunun 1,650,00 m2 kısmı için) "Devlet Ormanıdır, Orman Mevcuttur-Tahditi Kesinleşmiş Devlet Ormanı Sınırları İçinde Kalmaktadır, Satışı Yapılamaz Şerhi" konulduğunu, müvekkili tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2001/1077 E. - 2002/247 K. sayı ile karara bağlanan orman kadastrosu tespitine itiraz ve orman sınırları dışına çıkarma davasında, 43 parsel sayılı taşınmazın 1.650,00 m2"lik kısmı ile 41 parsel sayılı taşınmazın 10,250,00 m2"lik kısmının kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, işbu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalan yerleri kullanma hakkı Orman ve Suişleri Bakanlığına verilmiş olup söz konusu yerlerden mülkiyet hakkına dayalı Yararlanmalarının 6831 Kanun uyarınca suç teşkil etmekte olduğunu, müvekkilin mülkiyet hakkından doğan tüm hak ve yetkileri hukuken ve fiilen sona erdiğini ileri sürerek şimdilik 30.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, dava konusu 41 nolu parselin 10.250,00 m2 kısmı ile 43 nolu parselin 1.650,00 m2 kısmının rayiç değerlerinin tespit edilerek bedelinin taraflarına ödendiğinde tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def"inde bulunmuş, davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 22/03/2016 tarihinde harçlandırdığı ıslah dilekçesi ile; talebini 4.760.000,00.-TL"ye yükselterek, dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, ödeme yapıldığında tahdit sınırları içinde kalan kısmın tapusunun iptali ile davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının açtığı davanın kabulü ile; 4.760.000,00.-TL tazminatın davalı ... hazinesinden dava tarihi 14/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, davacıya verilmesine, dava konusu taşınmazın orman kadastro paftası içinde kaldığı ve orman olarak sınırlandırıldığı, orman sınırlandırması kesinleşmiş taşınmazın mülkiyetinin özel mülke konu olamayacağı dikkate alınarak, İstanbul ili,
... mahallesi, ... sokak 122 pafta 04/05/2015 günlü rapora ekli krokide 899 ada 41 nolu parselin (A) harfi ile gösterilen 10.250 m2"lik kısmı ile, 899 ada 43 nolu parselin (B) harfi ile gösterilen 1.650 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ifrazen orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat ile tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 899 ada 43 parsel sayılı 5616 m2 ve 899 ada 41 parsel sayılı 22.030,00 m2 miktarlı taşınmazların yörede 1956 yılında yapılan arazi kadastrosu sonucunda hisseli olarak dava dışı gerçek kişiler adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazların değişik tarihlerde intikal ve satış işlemleri gördüğü, davacının 22.12.1993 günü taşınmazları satın aldığı, 41 parsel sayılı taşınmazın 10250 m2"lik kısmının, 43 parsel sayılı taşınmazın ise 1650 m2"lik kısmının Devlet ormanı sınırları içinde kaldığı ve taşınmazların satılamayacağı hususlarının 16.11.1995 günlü işlem ile tapu kaydının beyanlar hanesine şerh edildiği, davacının 25.12.1998 günlü dilekçe ile Orman Yönetimi ve Orman Bakanlığı aleyhine açtığı orman tahdidine itiraz davasının yargılaması sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/9161 E. - 2003/218 K. sayılı dosyasında dava konusu taşınmazların 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında 41 parselin 10250 m2, 43 parselin ise 1793 m2"lik bölümünün orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, hükmün davacı yanca temyizi üzerine taşınmazların kısmen orman kadastro sınırları içinde kaldığı, orman kadastrosu sonrasından yörede 1956 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında bu durumun gözönünde bulundurulmamış olmasının ve davacının orman olan yeri satın almasının yararına hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesi ile Dairece 28.01.2003 günü onandığı, davacı yanın kararın düzeltilmesine ilişkin isteminin ise 22.09.2003 günü reddedildiği, eldeki davanın 14.01.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazların tapusu halen davacı adına yaşamakla beraber, orman şerhi tapu malikinin tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte olduğundan ve idare tarafından tapu iptali ve tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümlerin, maliki olduğu parselden ifrazını ve bu bölümün mülkiyetini kaybetme nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmadığından, taşınmazların kesinleşen orman tahdit sınırları içerisinde kalmak suretiyle hukukî değerini yitirdiği belirlenerek taşınmazların orman olan kısımları açısından, davacının tapu iptali ve orman vasfıyla tescil talebi ile oluşan bu zararın tahsiline karar verilmesinde, davacı adına olan tapu kaydı iptal edilmediğinden dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak esas alınmasında ve taşınmazların arsa olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak mahkemece, dava konusu taşınmazlar değerlendirme tarihi (tazminat davasının açıldığı tarihte dava konusu taşınmazların davacı adına olan tapu kaydı henüz iptal edilmediğinden değerlendirme tarihi dava tarihi olarak esas alınmalıdır) itibari ile arsa niteliğinde bulunduğuna göre, emsal karşılaştırması yapılarak değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmeli iken mahkemece bu yönde yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
Bilirkişi kurulu tarafından, mahkemece temin edilen emsallerin üstün ve noksan nitelikleri gözönüne alınarak dava konusu taşınmazların m2 değeri belirlenmişse de, emsallerin satış tarihindeki Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değeri araştırılmamış, bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiilî imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduklarının ilgili belediye imar müdürlüğü ile tapu müdürlüğünden araştırılmamış, satış akit tablosu getirtilmemiş, dava konusu taşınmazlar ile emsallerin şehir hali hazır haritasında konumları, birbirlerine olan uzaklıkları ve kaymakamlık, belediye binası, adliye, ticari nitelikte olan yerlere olan mesafeleri fen bilirkişisi tarafından işaretlettirilmemiştir. Bu haliyle rapor denetlenemediği gibi, köy içine daha yakın bulunduğu anlaşılan emsallerin de uygun emsal olup olmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur.
Buna göre; mahkemece, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan dava tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetlemeye olanak veren, dava konusu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmazları birarada gösterir kadastro paftası getirtilmeli, dava konusu taşınmazlar ile emsal alınan taşınmazların konumunun uydu fotoğrafları üzerinde gösterilmesi sağlanmalı, bilimsel verileri içeren, emsal ile tazminat istemine dayanak taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, alınan emsal ile tazminata konu taşınmazlara ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, emsali taşınmazların satış akit tabloları getirtilerek, tazminata konu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Kabule göre de; dava konusu taşınmazlardan 899 ada 43 parsel sayılı taşınmazın Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/9161 E. - 2003/218 K. sayılı dosyasında 1793 m2"lik bölümünün orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş iken taşınmazın 1650 m2"lik kısmının tahdit içinde kaldığına ilişkin mahkeme kabulü yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 26/11/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.