20. Ceza Dairesi 2017/385 E. , 2017/4800 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "08.10.2015, 30.10.2015" yerine "02.10.2015" olarak yazılması, mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata kabul edilmiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile artırma ve indirme nedenleri tartışılarak yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, resen de temyize tabi olan hükmün Üye ...’in karşı oyu ile oyçokluğuyla ONANMASINA, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmadığından sanığın tahliye talebinin oybirliğiyle REDDİNE, 02.10.2017 tarihinde karar verildi.
Karşı Oy Gerekçesi
Devletin temel görevlerinden biri suç işlenmesini önlemektir. Bu görevi ifa etmekle yükümlü kolluk görevlilerinin, şüphelinin suç işlemeye devam etmesine izin vererek daha fazla ceza almasını sağlamak gibi bir amaçları olamayacağı gibi, daha fazla ceza almasını sağlamak için şüphelinin suç işlemeye devam etmesine fırsat vermesi de kabul edilecek bir uygulama değildir. Aksi halde Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde yer alan "adil yargılanma hakkı" ihlal edilmiş olur. Kolluğun görevi suçu ve faili belirlemek, suçla ilgili delilleri elde etmektir.
Somut olayda 09.09.2015 ve 18.09.2015 tarihlerinde ...’nın esrar ve benzeri maddeler sattığı bildirilerek ihbarda bulunulması üzerine, uyuşturucu madde sattığı yönünde bilgiler elde edinilen ... hakkında başka surette delil elde edilememesi nedeniyle, CMK"nın 135. maddesi uyarınca kullandığı telefonun iletişiminin tespiti, dinlenmesi, kayda alınmasına ilişkin karar alındığı, bu karara dayanılarak tedbirlerin uygulanmasına geçildiği, iletişiminin dinlenilmesinden sanığın uyuşturucu/uyarıcı madde satacağı kişilerle buluşma yapacağı tespit edilerek tertibat alınıp izlemeye başlandığı anlaşılmakla; sanığın 18.10.2015 tarihinde haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturması ayrı yürütülen ..."na 4 gram esrar; 30.10.2015 tarihinde ... ve ...’e bir şeffaf poşet içerisinde iki tablet halinde, içerisinde 0,3 gr amfetamin bulunan uyuşturucu maddeyi sattığı, iletişim dinlenmesi, fiziki takip tutanakları, satın alan kişilerin beyanları, satın aldıkları maddeler ile belirlenmiş, uyuşturucu maddeleri alan kişiler yönünden TCK"nın 191. maddesi uyarınca işlem yapıldığı ancak sanık ... hakkında hiçbir işlem yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu belirlemelerden sonra Kilis Sulh Ceza Hakimliğinin 17.11.2015 tarih ve 2015/2318 değişik iş sayılı arama kararına dayanılarak 18.11.2015 tarihinde sanığın bulunduğu evin arandığı anlaşılmış, evde yapılan aramada bir adet beyaz kağıt içerisinde ve bir adet şeffaf naylon poşet içerisinde 3,2 gr esrar ele geçirilmiştir.
Kolluk görevlileri 18.10.2015 tarihinde, sanıkla görüşen ...’yu yakaladıktan sonra esrarı ele geçirerek sanığın "satmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma" suçunu belirlemiş, ancak sanığın yakalanmasına ilişkin bir çalışma yapılmamıştır; soruşturma kapsamında suçun örgütlü olarak işlendiğine ya da uyuşturucu madde ticareti yaptığı iddia edilen sanığın başka suç ortakları bulunduğuna ilişkin bir iddia ve bilgi olmadığı halde sanık hakkında ilk suç tarihi olan 18.10.2015 tarihinde işlem yapılmayarak sanığın sonraki tarihlerde de uyuşturucu madde satmasına fırsat verilerek sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanmasına yol açılmıştır. Bu nedenle sanık hakkındaki soruşturma Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesine aykırı şekilde yürütülmüş, sanığın "adil yargılanma hakkı" ihlal edilmiştir.
Sonuç olarak; sanığın işlediği 18.10.2015 tarihli ilk suçuna ilişkin tespitten itibaren yakalanması, konutunda ve diğer yerlerinde arama kararı alınarak hemen arama yapılması, evinde ve üzerinde uyuşturucu/ uyarıcı maddelerin ele geçirilmesi, uyuşturucuyu satın alan kişilere hemen teşhis ettirilmesi mümkün olup, bu işlemler yapılmamış, adeta sanığın sonraki tarihli suçu işlemesine fırsat verilmiş, yakalama ve ev araması yapılması için soruşturma kapsamında bir sebep yokken 18.11.2015 tarihine kadar bir ay beklenilerek sanığın birden çok aynı suçu işlemesine adeta fırsat verilmiştir.
Soruşturma delil toplama, suç ve failini belirleme işlemidir, keyfi bir şekilde yürütülemez. Yürütülmüşse de doğan ağır hukuki sonuçlardan sanık sorumlu tutulamaz.
Açıklanan tüm bu nedenlerle yakalanması ve yeni eylemlere devam etme fırsatı verilmemesi mümkün olan sanık hakkında TCK"nın 43. maddesinin uygulanmasının kanuna aykırı olması nedeniyle hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.