11. Hukuk Dairesi 2019/1323 E. , 2020/780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 17/10/2018 tarih ve 2017/651-2018/798 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS)” akdedildiğini, anılan sözleşmenin üçüncü kişilerin hak iddialarını düzenleyen 7. maddesinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, anılan sözleşmeden önce dağıtım faaliyetlerin davalı tarafından yürütüldüğü sırada kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan dava sonucunda müvekkili tarafından toplam 29.568,91 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ayrıca 1.011,00 TL temyiz harç ve masrafının ödenme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, "İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu alacağın dağıtım tesislerinin işletilmesinden kaynaklandığı ve İHDS’nin imza tarihinden önceki döneme ait olduğu, taşınmazın kamulaştırma nedeni ile davacı adına tescil edilmemiş olduğu, davacının üçüncü kişinin zararına karşılık ödediği bedel ile temyiz harç ve masraflarından davalının İHDS’nin 7.4 maddesi gereğince sorumlu olduğu, ayrıca davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 30.580,39 TL"nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 24.07.2006 tarihli sözleşme ile dört ilden oluşan elektrik dağıtım bölgesinde yer alan ve TEDAŞ uhdesinde bulunan dağıtım sistemi, dağıtım tesisleri ve dağıtım tesislerinin işletilmesi için zorunlu taşınır ve taşınmazların, mülkiyet hakkı saklı kalmak koşuluyla, işletme hakkı ...EDAŞ"a devredilmiş, sözleşmenin 7. maddesi ile dağıtım faaliyetinden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırılması yoluna gidilmiştir. Anılan sözleşmenin 7.2 maddesi, "Dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olarak, sözleşmenin imza tarihinden sonra ortaya çıkacak idari ve hukuki ihtilaflar şirket tarafından derhal TEDAŞ"a bildirilir. Söz konusu dağıtım tesislerinin mülkiyetine dair bu idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bunlardan doğacak her türlü sorumluluk TEDAŞ"a aittir. Şirket, gecikmesinde tehlike olan durumlarda TEDAŞ"a bildirimde bulunmakla birlikte TEDAŞ adına ve/veya hesabına gerekli tedbirleri almak ve işlemleri yapmakla yükümlüdür. Şirket tarafından alınan tedbirler ve gerçekleştirilen işlemlere ilişkin masraflar belgelendirilmek ve makul olmak şartıyla TEDAŞ tarafından karşılanır." hükmünü içermektedir.
Somut uyuşmazlıkta, dağıtım faaliyetinin davalı TEDAŞ tarafından gerçekleştirildiği dönemde kamulaştırmasız el atılan taşınmazın maliki tarafından, sözleşmenin imza tarihinden sonra davacı aleyhine tazminat davası açılmış, dava kabulle sonuçlanmış, davacı tarafça 1.011,00 TL temyiz masrafı yapılmış, yine davacı aleyhine icra takibine başlanılması üzerine 29.568,91 TL ödeme yapılmıştır. Mahkemece, davalının bu meblağın tümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, sözleşmenin anılan 7.2 maddesindeki ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği iddia ve ispat olunmadığı gibi, mahkemece bu yükümlülüğe uyulmamasının sonuçları da değerlendirilmemiştir. Bu itibarla, mahkemece gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacı tarafından yapılan bu ödeme, tazminat miktarı ile birlikte işlemiş faiz, yargılama gideri, vekalet ücreti, icra giderleri ve ilam sonrası işleyen faizi içermekte olup, davacının davalıya ne miktarda rücu edebileceğinin belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olup, davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru olmayıp, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Somut uyuşmazlıkta,
Küçükcekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/777 E. sayılı dosyasında açılan dava sonucunda, hükmolunan tazminatın davacı BEDAŞ tarafından hak sahibine ödendiği, 24.07.2006 tarihli İHDS"nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davalıya rücu hakkının bulunduğu iddia edilerek eldeki dava açılmıştır.
Küçükçekmece Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2008/777 esas sayılı dosyasında, davacı Tekin Toğmuş tarafından davalı BEDAŞ aleyhine açılan kamulaştırmasız El Atma nedeniyle Tazminat davasında mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen 28.04.2009 gün ve 2009/199 sayılı karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi2009/10928 Esas, 2010/27 Karar sayı ve 11.01.2010 günlü kararı ile onanmış, yerel mahkeme kararı bu şekilde kesinleşmiştir.
Şu halde kamulaştırmasız el atılan taşınmazın, BEDAŞ adına tescili derecattan geçen mahkeme kararı ile kesinlik kazanmıştır.
4721 sayılı TMK 705 maddesinde "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı, miras, mahkeme kararı, cebriicra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı, ancak bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı bulunduğu" düzenlenmiştir.
Açıklanan yasa hükmüne göre, davacı BEDAŞ taşınmazın mülkiyetini kesinleşen mahkeme kararı ile kazanmış olup, tapu siciline tescil, malik BEDAŞ"ın yapacağı taşınmazla ilgili tasarruf işlemleri yönünden önem arz etmektedir.
Davacı BEDAŞ"ın, kesinleşmiş mahkeme kararı ile adına tescil işlemini gerçekleştirebilecekken bunu yapmamış ve kendi yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasını lehine kullanarak mağduriyet ve zarar iddiasında bulunmasının kabulü mümkün değildir.
Kaldıki gelen tapu kaydına göre, davalının sorumluluğunun düşünülebilmesi için taşınmaz davalı adına müseccel olmadığı gibi başka bir kamulaştırma nedeniyle dava dışı Küçükcekmece Belediyesi adına tescil edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle,
Davacının tahsilini istediği dava konusu alacak, davacının mülkiyetine geçen taşınmaz için ödenmiş olup, davacının maliki olduğu taşınmaz bedelini davalıdan talep etmesi haksız zenginleşme oluşturacağı gibi aynı zamanda 24.07.2006 tarihli İ.H.D.S"nin 7.4 ve 7.6 maddeleri kapsamında da bulunmamaktadır.
Bu durumda açıklanan gerekçe ile dava red edilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilesi gerekirken yazılı şekilde davalının bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddi ve değişik gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.