
Esas No: 2015/10456
Karar No: 2018/9554
Karar Tarihi: 26.04.2018
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/10456 Esas 2018/9554 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle ifrazen oluşan ve davacının mirasbırakanı adına tescil edilen parselin yüzölçümünün düzeltilmesi ve bir kısmının ayrı bir parsel olarak tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’nın maliki olduğu 80 parsel sayılı 3680 m² yüzölçümlü taşınmazın ... tarafından 1.040 m²"lik kısmından sulama kanalı geçirilmek üzere 19.09.1970 tarihinde kamulaştırıldığını, bu işlem sonucunda ifrazen oluşan 369 parsel sayılı 1.040 m²"lik taşınmazın DSİ adına tescil edildiğini, sözkonusu taşınmazın kamulaştırılması sırasında düzenlenen tescil bildirimine göre kayıt maliki ... adına tescil edilen 368 parsel sayılı taşınmazın 2.300 m² olması gerekirken hataen 2.640 m² olarak yazıldığını, zira 340 m²"lik kısmın ayrı bir parsel olması gerektiğini ileri sürerek 368 parselde fazla yazılan miktarın düzeltilmesini, tescil harici bırakılan 340 m²"lik kısmın ayrı bir parsel olarak adına tescilini istemiştir.
Davalı zamanaşımı definde bulunmuş, kamulaştırma işleminin uzun yıllar önce kesinleştiğini ve idari işleme karşı bütün yasal ve idari başvuru sürelerinin tamamlandığını, kadastral işlemin iptalinin ve düzeltme isteğinin Tapu ve Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini belirterek husumet yokluğundan ve esastan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, davalı tarafından yapılan kamulaştırma işlemleri sırasında ifraz öncesi taşınmaz 80 parsel olarak tescilli iken kamulaştırma sonucunda 3 parçaya bölünmek suretiyle 1040 m²"sinin davalı DSİ adına 369 parsel numarası ile tescil edildiği, kalan 2640 m²"lik kısmın ise 2300 m² ve 340 m² olarak ayrı ayrı parsel numarası verilmek suretiyle kayıt malikinin adına tescili gerekirken bu miktarın bir bütün halinde 2300 m² ve 340m²"nin toplamı olan 2640 m² olarak ve 368 parsel numarasıyla kayıt maliki ... adına tapu tescil edildiği, dolayısıyla yüzölçüm farklılığının kadastronun hatalı işleminden kaynaklandığı, bu hatanın Kadastro Müdürlüğünce düzeltilmesi gerektiği, Kadastro Müdürlüğünce kararının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Sulh Hukuk Mahkemesine dava açılması gerekirken bu prosüdüre uyulmadığı gerekçesiyle davanın yargı yeri nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 368 parsel sayılı taşınmaz evveliyatının 80 parsel olup, bu parselin ¾ payı 14.09.1956 tarihinde tapulama tesbiti ile davacının mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken 07.01.1971 tarihinde intikal ve bağış yolu ile mirasbırakan Talat’ın, taşınmazın tamamına malik olduğu, 80 parsel sayılı taşınmazın 19.09.1970 tarihinde kamulaştırma ve ifrazının gerçekleştirildiği ve ifraz sonucu oluşan 368 parsel sayılı, 2640 m2 miktarlı, tarla vasıflı taşınmazın 02.03.1971 tarihinde ... adına, 08.01.2011 tarihinde de intikalen tek mirasçısı davacı ... Ödemir adına tescil edildiği, ifrazen oluşan 369 parsel sayılı 1040 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazın ise 02/03/1971 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 3402 sayılı Kadastro Kanunu 41. maddesinde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine kadastro müdürlükleri yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasında, 12 nci maddede belirtilen hak düşürücü süre aranmaz.” düzenlemesine yer verildiği açıktır.
Somut olayda, tersimat hatası bulunmayıp 3402 sayılı Kadastro Kanunu 41. maddesinin uygulanma olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.