3. Hukuk Dairesi 2017/15837 E. , 2018/4527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; maliki olduğu arsa vasfındaki taşınmazların kiralanması için davalı ile aralarında 01/10/2011 başlangıç ve 31/03/2014 sona erme tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin sona erme tarihi olan 31/03/2014 tarihinde sözleşmenin 1 yıl süreyle uzatıldığını, davalıya 16/02/2015 tarihinde sözleşmenin 31/03/2015 tarihinde sona ereceğini, yeni kira döneminde kira bedelinin 5.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu koşullarda mutabakat sağlanmaması halinde kira sözleşmesinin uzamayacağını ve kira sözleşmesinin sona ereceğini iadeli taahhütlü olarak ihbar ettiğini, buna rağmen davalının eski kira bedelini ödemeye devam ettiğini, taşınmazın arsa vasfında olduğunu konut ve çatılı olmadığını belirterek vakfa ait olan taşınmazların kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesinin sona ermiş olması sebebiyle kiracının taşınmazlardan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu yerin hastanenin eki niteliğinde otopark olarak işletildiğini, fesih bildiriminin yasadaki ihbar sürelerine uyulmaksızın yapılmış olduğundan geçerli bir bildirim olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmaz arsa vasfında olduğundan konut ve çatılı iş yeri kirasına ilişkin hükümlere tabi olmadığı, TBK"nun 327. Maddesi kapsamında genel hükümlerin uygulanacağı ve kira süresinin bitmesi ile birlikte kira sözleşmesinin sona erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 818 Sayılı Borçlar Kanunu ile 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, bu Kanunlardaki kira ilişkisinden kaynaklanan ihtilaflara ilişkin düzenlemeler, Kanunun dördüncü bölümünde sıralanmıştır. Kiralanan yerin gayri musakkaf vasıfta olması halinde 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 299. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen Genel hükümlere tabi yerlere ilişkin kira sözleşmesi hükümleri ,kiralanan yerin musakkaf vasıfta olması halinde ise aynı kanunun 339. ve devamı maddelerinde düzenlenen konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerine ilişkin kanun maddeleri uygulanacaktır.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 327. maddesinde yer alan düzenlemeye göre genel hükümlere tabi kira sözleşmelerinde kira sözleşmesinin başlangıcı ve süresi belli ise kira sözleşmesinde sürenin dolması ile kira sözleşmesi kendiliğinden sona erer. Kiraya veren sözleşmenin bitim tarihinden itibaren bir ay içinde dava açarak süre bitimi nedeniyle tahliye talep edebilir. Belirli süreli kira sözleşmelerinde belirlenen sürenin dolması halinde taraflar arasında açık bir anlaşma olmaksızın kira ilişkisi sürdürülürse kira sözleşmesi belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Genel hükümlere tabi kira sözleşmelerinde belirli süreli kira sözleşmesinin süresiz hale gelmemesi için kiraya veren kira süresi bitmeden veya dava açma süresi içinde kira sözleşmesini yenilemeyeceğine dair ihtarname tebliğ ettirirse kira sözleşmesi yenilenmeyeceği gibi süresiz hale de gelmez. Bu durumda her zaman süre bitimi nedeniyle tahliye davası açılabilir.
Olayımıza gelince: hükme esas alınan 01.10.2011 başlangıç ve 31.03.2014 bitiş tarihli ve kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kiralanan boş arsa (otopark) olduğundan genel hükümlere tabi olup kira sözleşmesi 31.03.2014 tarihinden itibaren TBK"nın 327. maddesi hükmüne göre süresiz hale gelmiştir. Taşınmaz ve taşınır yapı kiralarıyla ilgili belirsiz süreli kira sözleşmelerinde feshi ihbar süresi Türk Borçlar Kanunun 329. maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince süresiz sözleşmelerde 6 (altı) aylık dönem için 3 (üç) ay önceden kiracıya fesih bildiriminin tebliğ ettirilmesi ve o dönem sonunda tahliye davası açılması gerekir. Her ne kadar davacı 16.02.2015 tarihli ihtarname ile fesih iradesini bildirmiş ise de; TBK"nun 328. ve 329. maddeleri gereği yasal fesih dönemlerine uyulmadan 12.05.2015 tarihinde açılan dava süresinde değildir. Yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın süre yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.