22. Hukuk Dairesi 2016/29295 E. , 2018/1106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14/02/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelemeye alındı, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Dairemizin 14/10/2014 tarihli ilamıyla, davalı tarafça ibraz edilen 10/01/2005 ve 28/05/2011 tarihli belgelerin davacı asile gösterilmesi, içeriği hakkında diyeceklerinin sorulması, gerekirse imza incelemesi yaptırılması ve sonuca göre tüm delillerin değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle 10/01/2005 tarihli ve 28/05/2011 tarihli belgelere itibar edilmemesinin yerinde görülmesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, davacının davalıya ait işyerindeki çalışmaları, 12/01/1999-01/08/2000, 16/11/2002-10/01/2005 ve 14/03/2005-11/07/2011 tarihleri arasında olmak üzere aralıklı üç dönem halinde kayıtlıdır. Mahkemece ise, davacının çalışmasının 12/01/1999-10/01/2005 ve 14/03/2005-11/07/2011 tarihleri arasında olmak üzere iki aralıklı dönem halinde geçtiği kabul edilmiştir.
Davacı tanıklarının, beyan ettikleri çalışma sürelerine göre 01/08/2000-16/11/2002 tarihleri arasındaki kesintinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı noktasında bilgi sahibi olmaları mümkün değildir. Bu kayıtlı kesinti hakkında bilgi sahibi olması muhtemel tanık, çalışma süresine göre davalı tanığı ...’tır. Davalı tanığının beyanı incelendiğinde ise, bahsi geçen 01/08/2000-16/11/2002 tarihleri arasındaki kayıtlı kesintiye yönelik bilgisinin detaylı sorulmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde, davalı tanığı ... yeniden dinlenilerek, kayıtlardaki 01/08/2000-16/11/2002 tarihleri arasındaki kesinti hakkındaki bilgisi sorulmalı ve neticeye göre bahsi geçen kesintinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı meselesi noktasında bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilmelidir.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya asgari ücretin yanı sıra, aylık net 2.341,05 TL tutarında prim ödemesi yapıldığı esas alınmış ise de, net 2.341,05 TL prim tutarına nasıl ulaşıldığı hususunun denetime açık bir şekilde gösterilmemesi hatalı olmuştur. Diğer taraftan, ödenen prim tutarı da dosya kapsamına göre netleştirilmemiştir. Davacının, ayda ortalama kaç sefer yaptığı, tanıkların beyanlarında bahsi geçen “metreküp başı” ve “minibüs başı” ifadelerinden neyin kastedildiği, prim olarak adlandırılan ödemenin kullanılan aracın büyüklüğüne ve katedilen mesafeye göre değişip değişmediği ve primin tespitine elverişli sair hususlar, her iki taraf tanıklarının beyanlarına yeniden başvurulması suretiyle aydınlatılmalıdır. Neticeye göre, prim tutarı denetime açık bir şekilde değerlendirilmelidir.
4-Mahkemece talep gibi, davacı işçiye 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ilişkin yıllık izinlerinin kullandırılmadığı kabul edilmiştir. Davacının şikayeti üzerine yapılan inceleme sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nce düzenlenen 03/01/2012 tarihli tutanak başlıklı belgede, işçiye sadece 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin yıllık izinlerinin kullandırılmadığı belirtilmiştir. Bu tespitin işçinin şikayet dilekçesine mi ya da işçi imzalı bir işyeri kaydına mı dayandığı hususu belli değildir. Bu halde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nden, söz konusu tutanağa esas evraklar ve işçi şikayet dilekçesi celp edilerek incelenmeli ve bahsi geçen tespitin davacı işçi beyanına mı ya da işçi imzalı bir evraka mı dayanıp dayanmadığı belirlenmeli, neticeye göre yıllık izin ücreti talebi yeniden değerlendirilmelidir.
5-Mahkemece, davacının haftanın altı günü 09:00-22:00 saatleri arasında, birbuçuk saat ara dinlenmeyle çalıştığı ve bu suretle haftalık yirmidört saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Davacının, davalıya ait işyerinde şoför olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının, mesai saatinin sabah 08:00’de veya 09:00’da başladığı, mesai bitim saatinin belli olmadığı şeklindeki muğlak beyanlarından hareketle, fazla çalışma ücreti alacağı bakımından bir sonuca gidilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, Mahkemece, davalı tanıklarının çalışma saatlerine ilişkin bilgi ve görgüsü sorulmamıştır. Bu halde, davalı tanıkları yeniden dinlenilerek, çalışma saatlerine ilişkin beyanları sorulmalı ve dosya kapsamı yeniden değerlendirmeye tabi tutularak fazla çalışma ücreti alacağı talebi bakımından bir sonuca gidilmelidir.
6-Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulaması açısından, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri prime esas kazançlar içerisinde olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işçi payına düşen prim kesintilerinin nazara alınmaksızın, salt damga ve gelir vergisi kesintileriyle yetinilmesi suretiyle, anılan alacakların net tutarının tespit edilmesi bir diğer hatalı yöndür.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.