3. Hukuk Dairesi 2018/2211 E. , 2018/4501 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile ... 1. Aile Mahkemesinin 11/03/2009 tarihli ve 2009/83E-2209/155K sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca Mahkemece aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik durumunda meydana gelen olumsuz değişiklikler sonucu nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü bir çocuğunun bulunduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 500 TL iştirak nafakanın kaldırılması, mümkün olmadığı takdirde 100 TL ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının daha evvel protokol ile müşterek çocuk lehine ödemeyi kabul ettiği nafakayı hiç ödemediğini, halen işsiz olmadığı ve kayıt dışı tekstil işi ile uğraştığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik şartları, daha önce belirlenen nafaka yönünden karar tarihinden sonra davacının ekonomik durumunda meydana gelen olumsuz değişiklikler, davacının yeniden evlenerek bir çocuk sahibi daha olması nazara alınarak dinlenen tanıkların beyanları da değerlendirildiğinde, davanın kısmen kabulü ile davalı lehine belirlenen yoksulluk nafakasının aylık 350 TL ye indirilmesine, bu miktar yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dairemizin 29/03/2017 tarihli ve 15266 Esas ve 2017/4244 Kararıyla; “davacının talebinin yoksulluk nafakasının kaldırılması olarak nitelendirilerek, gerekçeli kararda da davalı kadın aleyhine yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verildiği, o halde mahkemece; davanın müşterek çocuk lehine daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak, TMK"nın 182. ve 330. maddeleri çerçevesinde iştirak nafakasının kaldırılması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı hususunda taraf delilleri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden” kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Mahkemece; Davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk için ... 1. Aile Mahkemesinin 2009/83 Esas 2009/155 Karar sayılı boşanma ilamında belirlenen 500 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 350 TL ye indirilmesine, bu miktar iştirak nafakasının davacı babadan alınarak davalı anneye velayeten verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava; iştirak nafakasının kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesine ilişkindir.
TMK."nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1.maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)
TMK."nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.
Somut olayda; tarafların 2009 yılında anlaşmalı olarak boşandıkları, 18/11/2008 tarihli protokol uyarınca davacının müşterek çocuk için aylık 500 TL. ödemeyi kabul ettiği, boşanma neticesinde müşterek çocuk 2007 doğumlu Kayra lehine aylık 500 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davacının işlerinin bozulması nedeniyle nafaka ödeyemeyecek hale geldiği gerekçesi ile bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Tarafların dosya kapsamında yer alan sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına göre ise, davacının serbest meslek sahibi olup çalışmadığı ailesinden maddi yardım aldığı, eşinin çalıştığı gelirinin 1200 TL. olduğu, kira giderinin olduğu, 2 yaşında bir çocukları olduğu, taşınır ve taşınmaz mal varlığının olmadığı, davalının çalıştığı, 2000 TL. geliri olduğu, ailesi ile oturduğu, ikamet ettiği evin kendisine ait olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre; davacı aleyhine hükmedilen iştirak nafakasının hükmedildiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman içinde müşterek çocuğun büyüdüğü, bunun doğal sonucu olarak ihtiyaçlarının da arttığı, nafaka yükümlüsü davacının ise ekonomik durumundaki değişikliklere kendisinin neden olması, hiç kimsenin kendi kusurundan hak elde edemeyeceği,bu haliyle müşterek çocuğun aradan geçen sürede ihtiyaçlarında azalma olması da söz konusu olamayacağından mahkemece müşterek çocuk lehine boşanma neticesinde hüküm altına alınan aylık 500 TL"lik iştirak nafakasının aylık 350 TL"ye indirilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece;aradan geçen sürede müşterek çocuğun ihtiyaçlarında azalma olamayacağı gözetilerek iştirak nafakasının indirilmesine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.