14. Hukuk Dairesi 2016/8371 E. , 2018/7546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 26/07/2012 gününde verilen dilekçe ile suya elatmanın önlenmesi ve patika yol ile su arkının tapuya şerh verilmesinin istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/11/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ... ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, suya elatmanın önlenmesi ve mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, ... İli, ... İlçesi, 139 ada 52 parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğunu, davalı ...’ın ise 53 parsel sayılı taşınmazın sahibi olduğunu, 53 parsel sayılı taşınmazda ... kaydında gözükmese de su arkı ve patika yolun bulunduğunu, Davalı ...’un su arkını ve patika yolu kapattığını, davalı ...’un su arkına ve patika yola yaptığı müdahalenin önlenmesine, davalı ...’ın sahibi olduğu 53 parsel sayılı taşınmazda ise su arkının ve patika yolun da tapuda gösterilmesini, ancak buna ilişkin bir su rejimi kurulmamasını istemiştir.
Asli müdahil ..., dava konusu suyun ölü amcası ... ile babasına ait olduğunu, haftanın 3,5 günü ..."ın, diğer 3,5 günü babasının kullandığını, onlar ölünce de bu hakkın mirasçılarına geçtiğini, bu doğrultuda suyun yarısının babasının mirasçıları olarak kendilerine verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın kabulüne, davalı ..."ın su arkı ve patika yolun kapatılması suretiyle yapılan müdahalesinin menine, fen krokisinde gösterilen patika yol ve su arkının tapuya şerh verilerek kadastro paftasında gösterilmesine, asli müdahil ...’ın davasının kabulü ile suyun 3,5 günü asli müdahil murisi olan ... mirasçıları tarafından geriye kalan 2 gününün davalı ... tarafından ve 1,5 gün davacı ... tarafından kullanılmasına karar vermiştir.
Hükmü davalılar ... vekili, ... ve ... temyiz etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 33’e göre Hakim, Türk Hukukunu resen uygular. Mahkeme önüne gelen bir davada dava ve cevap dilekçesindeki taraf beyanlarını yorumlayarak davanın hukuki nitelendirmesini yapacaktır. Ayrıca HMK m. 31’e göre, Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. Bu doğrultuda, davacının talebi açıklattırılarak geçit hakkı isteğinin olup olmadığı da gözetilerek buna göre yargılama yapılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.”
Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalarda, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına mecra irtifakı kurulacak taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise, dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan “fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi” uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
İrtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Davanın niteliği gereği, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Anılan maddenin son fıkrası uyarınca, istem halinde gideri davacı tarafından karşılandığında mecra hakkının ... siciline kaydına da karar verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacıdan talebi açıklattırılarak geçit hakkı talebi olup olmadığı ve olduğunun anlaşılması halinde gereken yol ve yöntem izlenmeksizin karar verilmiş olması ayrıca davacının mecra irtifakı kurulmasına ilişkin isteği yukarıda belirtilen araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.11.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.