Esas No: 2016/5680
Karar No: 2017/3721
Karar Tarihi: 05.04.2017
İşkence ve hakaret - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2016/5680 Esas 2017/3721 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : İşkence ve hakaret
HÜKÜM : Sanıklar haklarında işkence suçundan beraat ve hakaret suçundan hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İşkence suçundan sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
İşkence, ulusal hukukta olduğu gibi uluslararası sözleşmelerle de yasaklanmıştır. T.C. Anayasası"nın 17. maddesinde herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz" denilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesi uyarınca; "Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tâbi tutulamaz." ve 15/2. maddesi gereğince de bu yasak olağanüstü durumlarda bile ortadan kaldırılamaz.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 5. maddesi ile de, "hiç kimsenin işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muameleye tâbi tutulamayacağı" kabul edilmiştir.
İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Küçültücü Muamele ya da Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nde ve İşkencenin ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Ceza ya da Davranışın Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesinde işkence yasaklanmış ve işkencenin önlenmesi için alınacak önlemler hükme bağlanmıştır.
İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da Küçültücü (Onur Kırıcı) Muamele ya da Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"nin 1.maddesinde, işkence terimi, "bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözetmeden herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızi olarak husule gelen acı ve ızdırabı içermez" şeklinde tanımlanmış, bu maddenin,"konu hakkında daha geniş uygulama hükümleri ihtiva eden herhangi uluslararası bir belge veya milli mevzuata halel getirmeyeceği" belirtilmiştir.
Zalimane muameleler, "mağdura yapılan maddi veya manevi ızdırap verici her türlü işlemleri", insani olmayan muameleler, "insanlık kişiliğini ve duygusunu önemli derecede incitici eylemleri", haysiyet kırıcı hareketler ise, "bir kimsenin namus, şöhret veya haysiyetine saldırı niteliğinde olan, kişi üzerinde manevi eziyet doğuracak fiilleri" ifade etmektedir.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"un 2/d maddesinde şiddet, "Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekenomik her türlü tutum ve davranışı" olarak tanımlanmıştır.
Uluslararası Sözleşmelerle yasaklanan işkence, 5237 sayılı TCK.nun 94. maddesinde;
"(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla,
İşlenmesi hâlinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi hâlinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.
(6) (Ek fıkra: 11/04/2013-6459 S.K./9. md) Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez." şeklinde düzenlenmiştir.
İşkence suçunu oluşturan eylemler yasada tek tek sayılmamış, onun yerine; "Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar" işkence suçunun kapsamına alınmıştır.
İşkence suçu birden çok hukuksal yararı koruyan bir suçtur. Korunan hukuki değer, karma bir nitelik taşımaktadır. Bu suçla; insan onuru, vücut dokunulmazlığı, adliye ve kamu yönetiminde disiplin sağlama amacı korunmaktadır. İşkenceyi oluşturan fiiller beden ve ruh sağlığını bozmaktadır. İşkence gören kişi, irade özgürlüğü ortadan kalktığı, algılama yeteneği etkilendiği gibi duyduğu acı ve üzüntü sonucu gerçek dışı açıklamalarda veya kabullenmelerde bulunduğundan adaletin gerçekleşmesi ve ceza yargılamasının "maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına" yönelik amacı engellemekte veya gerçeğe ulaşma gecikmektedir. Ancak asıl korunan hukuki yarar, insan onurudur.
İşkence olarak, bir kişiye karşı insan onuru ile bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. İşkence teşkil eden fiiller aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyan fiillerdir. Ancak bu fiiller ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedir. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir tarzda işlenen işkencenin en önemli özelliği, kişinin psikolojisi,ruh sağlığı, algılama ve irade yeteneği üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, işkencenin bu kapsamda işlenen fiiline nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.(TCK.94. Madde gerekçesi)
Kötü muamelenin AİHS.nin 3. maddesi kapsamına girebilmesi için asgari ciddiyet düzeyine ulaşması gerekir. Bu düzeyin değerlendirilmesi göreceli olup yapılan kötü muamelenin süresi, fiziksel ve psikolojik etkileri, gerektiğinde mağdurun cinsiyeti, yaşı, sağlık durumu gibi koşullar da gözetilmelidir. (AİHM-Mehmet Ali Okur/Türkiye Davası-17.Ocak.2012)
Özgürlüğünden mahrum bırakılmış durumda olan bir kişiye karşı, davranışı gerektirmediği halde fiziksel güç kullanılması insan onuruna saldırı ve ilkesel olarak AİHS"nin 3. maddesi ile güvence altına alınan hakkın ihlalini teşkil etmektedir. (AİHM-Labita/İtalya kararı)
Yapılan fena muamelelerin değişik günlerde olması diğer bir anlatımla işkenceyi oluşturan fiillerin birbirini takip eden günlerde yapılması zorunlu olmayıp belli bir süre devam etmesi yeterlidir. Kasten yaralama fiili birkaç dakika, işaret veya sözle tehdit bir dakika veya daha az, cinsel taciz bir veya birkaç dakika (çimdikleme, okşama gibi) sürmektedir. Bu fiillerin devamlılığı halinde, örneğin gidip gelip bir kişiye tokat atılması, tekme vurmada, on dakikada bir küfredip vurmada, tek ayak üstünde tutmada,
yüzünü duvara döndürüp elleri havada yahut tek ayak üstünde duvara yapışık vaziyette bekletmede, uyutmamak için geceleri sık sık soru sormada, kızıp bağırmada, vurmada, sorguya almada, yüksek sesle sürekli müzik dinletmede, soğukta soyup betona yatırmada, elektrik vermede, sıcakta su içmeyi önlemede, giyinik veya soyunukken su sıkıp seyretmede, tuvalet ihtiyacını gidermeye engel olmada ve benzeri olaylarda, bir anlık fena muamele olmayıp fiiller belli bir süreç içinde sistematik biçimde işlendiğinden işkence suçu tartışılmalıdır.
5237 sayılı TCK"da işkencenin belli bir amaçla işlenmesi aranmamıştır. Buna göre, kamu görevlisinin herhangi bir sebeple ve fakat bilerek sistematik bir şekilde insan onuru ile bağdaşmayan bedensel veya ruhsal yönden acı çektiren, aşağılayan, algılama ve irade yeteneğini etkileyen davranışları gerçekleştirmesi suçun oluşumu için yeterlidir. İşkence suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisinin mutlaka zor kullanmak yetkisine sahip olmasının gerekmediği buna karşılık TCK"nın 256. Maddesindeki suçun olaşabilmesi için zor kullanma yetkisine sahip bir kamu görevlisinin bulunması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki işkence suçunun zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlilerince de işlenmesi mümkündür. Somut olayda zor kullanma yetkisine sahip olan kamu görevlilerinin yetki sınırlarını aşarak gerçekleştirdikleri kötü muameleler, yaralamalar, aşağılamalar sistematik bir uygulama biçimini almışsa artık işkencenin varlığından söz etmek mümkün hale gelecektir. Sonuç olarak amaca bakılmaksızın, keza failin zor kullanma yetkisine sahip olup olmadığına bakılmaksızın işkence suçunun oluşmasına uygun düşen davranışların sistematik bir uygulama haline getiren her kamu görevlisi bu suçun faili olacaktır (Prf. Dr. Mahmut KOCA/Prf. Dr. İlhan ÜZÜLMEZ, Türk Ceza Hukuku, Özel Hükümler, Ankara 2006, S:251)
İnceleme konusu somut olayımıza gelince;
Dosyada bulunan 03.04.2008 tarih ve 01:10 saatli tutanakta, aynı gün saat :00:45"te meydana gelen karşılıklı darp olayından dolayı ... ve ..."ın darp eden, ..."un ise darp edilen sıfatı ile gerekli işlemler yapılmak üzere polis merkezine getirildiği,
Aynı gün saat 02:00"de düzenlenen tutanak içeriğinde de, "darp olayıyla ilgili olarak ..., ... ve ..."un polis merkezi amirliğine teslim edildiği, şahısların bekleme odasına alınması sırasında ..."in polis memurlarına hakaret ve tehditte bulunarak "siz diğer şahsı koruyorsunuz beni içeri atıyorsunuz" dediği, polis memuru ..."nın boğazını sıkıp tekme attığı, bunun üzerine yardıma gelen polis memurları ... ve ..."ün olaya müdahale ettikleri, ..."in onlara da tehdit ve hakaret içeren sözler sarf ettiği, kendisine zarar vermeye kafasını duvarlara vurmaya başladığı, kendisine ve memurlara zarar vermemesi için zor kullanılarak etkisiz hale getirildiği kelepçe takıldığı ve daha sonra raporu için ekip otosuna bindirildiği"nin belirtildiği,
Aynı gün saat: 04:50"de polis memuru ..."ın nöbetci Cumhuriyet Savcısı ..."le görüşerek ..."in gözaltına alınması talimatı aldığının görüşme tutanağından anlaşıldığı aynı gece ..."in Bağcılar eğitim ve Araştırma Hastahanesi"ne götürüldüğü saati belirtilmeyen bu hastanece düzenlenen raporda; "sağ parietal bölgede 10x0,4cm. ebadında sıyrık, sağ tıbia distal bölgede 1x1cm. ebadında ekimoz, hassasiyet, ağrı, sol humerus ortada 1x0,4cm ebadında ağrı, hassasiyet olduğu, miğde bulantısı ifadesi mevcut olduğu, Acil beyin Cerrahi konsültasyonu uygun görüldüğü, sol işaret parmağında ağrı, hassasiyet mevcut olduğu," belirtildiği, aynı gece saat 04:10"da Bakırköy Doktor Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi"nde muayene edildiği ve acil nöroşirürjikal patoloji saptanmadığı ve aynı gün adı geçenin mevcutlu olarak Cumhuriyet Başsavcılığına götürülüp serbest bırakıldığı ve akabinde 03.04.2008 günü saat: 15:55"te Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda "geçici raporda tarif edilen harici travmatik bulgular dışında sol kulak ön yüzde 3 cm. uzunluğunda ekimozlu sıyrık, sol kulak sayvanı altında 2cm. sıyrık sağ kol 1/3 orta kısmında 3 cm. çapında ekimoz mevcut olduğu, yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde hafif nitelikte olduğu"nun belirtildiği anlaşılmıştır.
Sanık polis memurları özetle; katılan sanık ..."in gece saatinde karakola getirildiğini, memurlara sinkaflı küfürler ettiğini, el ve ayaklarıyla sağa sola zarar vermeye çalıştığını, kendilerinin de onu etkisiz hale getirdiğini bu sırada zor kullanma sınırları içinde yapılan müdahalede yaralandığını beyan ettikleri,
... ve ..."i olay yerinden polis merkezine getiren polis memurlarından tanık ... ve ..."nın 03.04.2008 tarih ve 01:10 saatli tutanağın aksine polis merkezine getirilinceye kadar yapılan bir taşkınlıktan bahsetmedikleri,
Sanığın trafikte tartıştığı ileri sürülen ve bu nedenle karakola birlikte getirilen tanık ... ifadesinde sanık polis memurlarının beyanlarını doğrular şekilde ifade vermekle birlikte sanık ..."in taşkınlığı nedeniyle nezarete atılmak istendiğini, kendisinin ise başka bir odaya alındığını, karakol amiri ... Başkomiser"i tanımadığını, telefon görüşmesi de olmadığını güvenlik nedeniyle başka bir odaya alındığını, soruşturma ifadesinde ise telefon numarasının 0535 769 8453 olduğunu bildirdiği,
Polis memuru tanık ..."ın da ..."in eylemleri yönünden benzer anlatımda bulunmakla birlikte taraflar arasında arbede olmasın diye ..."i avukat görüşme odasına, ..."i ise bekleme yerinde beklettiklerini başka odaya almadıklarını Sait"in buna daha fazla tepki gösterdiğini sağı solu tekmelediğini sakinleştirmeye çalışıp kelepçe vurulduğunu,
Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığında şüpheli sıfatıyla ifade veren Başkomiser ... 25.05.2009 tarihli ifadesinde ... isimli şahsı tanımadığını beyan edip kimlik tespiti bölümünde cep telefonunu ... olarak yazdırdığı,
Ancak ..."a ait telefon numarası ile ..."a ait telefon numaraları arasında 14.04.2008 günü saat 20:30"da 71 saniye, 21:04"de 31 saniye, 12:04"de 74 saniye görüşme yapıldığının tespit edildiği,
Soruşturmanın yürütüldüğü Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 26.09.2008 tarihli müzekkere ile olay yerine ait mobese görüntüleri istenmiş ise de; müzekkerenin imzasız ve tarihinin belli olmaması nedeniyle, 19.12.2008 tarihinde yazılan müzekkerenin ise asayiş hizmetlerinde kullanılan mobese kameralarında söz konusu adresi gösteren kamera bulunmadığı ve kamera kayıtlarının yedi gün süreyle tutulduğu belirtilerek istemlerin yerine getirilmediği, keza polis merkezinde güvenlik kamera kaydı görüntülerinin bulunmadığının belirtildiği,
Tanıklardan ..., ..., ... ve ... ise özetle ..."un farklı odaya alınıp ikram yapılmasına rağmen kendisinin gözlem odasına alınmasına tepki gösteren ..."in kelepçelenip darp edildiğini beyan ettikleri anlaşılmıştır,
Sonuç olarak;
03.04.2008 tarih ve 01:10"da düzenlenen tutanak içeriğinin düzenleyen polis memurları tarafından kovuşturma sırasında anlatılmaması dikkate alındığında; her ne kadar sanıklar suçlamaları kabul etmeyerek eylemlerinin zor kullanma yetkisi kapsamında kaldığını beyan etmişler, tanık polis memuru ... ile ..."in tartıştığı ..."un bu savunmaları destekler nitelikte ifade vermişler ise de Başkomiser ..."ın 14.04.2008 günü ..."in ve diğer tanıkların beyanlarını doğrular nitelikte ... ile üç kez telefon görüşmesi yapması ve bu suretle tanıştıklarının anlaşılması, keza ..."in polis merkezine getirilme gerekçesi polis memuru sanıkların savunmasında farklı açıklansa da ..."un bir odaya alınıp ikramda bulunulmasına rağmen onun gözlem odasına alındığının beyanlardan anlaşılması, her ne kadar Mahkemece, ..."in yaralanmasının zor kullanma sınırlarının içinde kaldığı kabul edilmişse de gerek Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki bulgular ve aynı gün Bakırköy Adli Tıp Şube Müdürlüğünce yapılan tespitler ve buna bağlı olarak verilen sonuç rapor içeriğinin ... ve tanıklar..., ... ve ... ile ..."ın beyanlarını doğrular nitelikte olup, üç polis memurunun bir şahsı gözlem odasına götürmek için kullanması gereken zor kullanmanın sınırları içinde kabulünün mümkün görülmemesi karşısında başka bir olay nedeniyle polis merkezine getirilen katılan sanık ..."i polis merkezine birlikte getirildiği diğer şahsın odaya alınıp ikramda bulunmasına itiraz etmesi kendisinin ise gözlem odasına konulmak istenmesine tepki göstermesi ve gözlem odasına gitmemek için direnmesi üzerine polis memuru sanıklar ..., ... ve ..."ın darp ettikleri; daha sonra da nöbet değişimde polis memuru ..."nın ..."i kameranın olmadığı koridora çektiği ve burada da dövdükleri, bu şekilde eylemlerinin sürekli ve sistematik bir hal aldığı, o sırada polis merkezinin amiri olan ve darp olayını görmesine, önleme görevi bulunmasına rağmen müdahale etmeyerek suça iştirak eden ..."nın üzerlerine atılı işkence yapmak suçunu işledikleri sabit olduğu halde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi,
2- Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesine gelince;
Katılan Sanık ..."in eylemini, diğer sanıkların adli raporlarda belirtilen yaralama eylemlerine tepki olarak gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında hakkında 5237 sayılı TCK"nın 129/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan sanık ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.