12. Hukuk Dairesi 2018/3418 E. , 2018/7568 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının murafaalı olarak yapılmasına HUMK"nun 438. ve İİK"nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2-Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların, o dava yönünden, hukuk düzenince, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin ve her türlü kararların gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28.04.2010 gün ve 2010/11-195 E. - 238 K. sayılı usulden bozmayı kapsayan ilamının gerekçesinde de vurgulandığı üzere; "Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir."
Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan "Gerekçenin, ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir" şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hakimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.
Mahkemece; ... 27. İcra Müdürlüğü"nün 2014/9794 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamlı takipte, borçlunun işlemiş faize itirazları ile ilgili olarak, mahkeme kararının gerekçe kısmında; "Bilirkişi 03.04.2015 tarihli raporunda, kamu bankalarının TCMB"na bildirilen fiilen uygulanan azami faiz oranlarının kabul edilmesi halinde davalı firmanın davacı firmadan alacağı, asıl alacak 390.000 USD, dava tarihine kadar işlemiş faiz 5.782,30 USD ve dava tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz 96.993,00 USD olmak üzere 492.775,30 USD olduğu, kamu bankalarınca USD üzerinden açılan 1 yıla kadar vadeli döviz hesaplarına uygulayacağı bildirilen azami faiz oranlarının kabul edilmesi halinde davalı firmanın davacı firmadan alacağı, asıl alacak 390.000 USD, dava tarihine kadar işlemiş faiz 5.782,30 USD ve dava tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz 155.134,52 USD olmak üzere 550.916,82 USD olduğu, dosyaya ibraz edilen Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halk Bankasının USD"ye fiilen uygulanan azami faiz oranlarına göre, davalı firmanın davacı firmadan alacağı, asıl alacak 390.000 USD, dava tarihine kadar işlemiş faizi 5.782,30 USD ve dava tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz 83.148,00 USD olmak üzere toplam 478.930,30 USD olduğunu belirtmiş olduğundan, mahkemece bilirkişi raporunun sonuç kısmının üçüncü maddesinde belirtilen hesaplamanın yasal mevzuata ve takibe konu ilama uygun olduğu anlaşılmakla, raporun üçüncü maddesindeki hesaba ve çıkan rakamlara itibar edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur" şeklinde gerekçe oluşturulduğu, hüküm kısmında ise "...Davacının davasının kabulü ile icra emrinin işlemiş faize ilişkin kısmının iptali ile işlemiş faizin 72.558,36 USD olarak hesaplanarak takibin devamına..." karar verildiği görülmektedir.
Görüldüğü üzere, kararın gerekçe kısmında; 03.04.2015 tarihli bilirkişi raporunun üçüncü maddesindeki hesaba ve çıkan rakamlara itibar edilerek, icra emrinin işlemiş faize ilişkin kısmının 83.148,00 USD olarak düzeltilmesine karar verilmesi yönünde kanaat oluşmasına rağmen, hüküm bölümünde, icra emrinin işlemiş faize ilişkin kısmının iptali ile işlemiş faizin 72.558,36 USD olarak hesaplanarak takibin devamına karar verilmek suretiyle, mahkemece, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk olacak şekilde sonuca gidildiği görülmüş olup, anılan çelişkinin giderilerek hüküm tesisi için mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re"sen (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.