10. Ceza Dairesi 2017/5480 E. , 2019/4886 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : A- ... hakkında
Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurma
B- ... hakkında
1- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
2- Kamu malına zarar verme
3- 6136 sayılı Yasaya muhalefet
Hükümler : A- ... hakkında mahkûmiyet
B- ... hakkında
1- Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyet
2-Kamu malına zarar verme suçundan mahkûmiyet
3-6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A) Sanıklar ... ve ... hakkında “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanıklar lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından,sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden
önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanıklar bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ,
b) Sanıklar hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan beraat kararı verilmiş ise, daha önceki tarihlerde işlediği aynı suçtan dolayı verilmiş olan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararları dikkate alınmaksızın, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanıklar hakkında, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik TCK"nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Kabule göre, sanık ... hakkında adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan ilamın “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçuna ilişkin olduğu, 6545 sayılı Kanunla değişik TCK"nın 191/5. maddesindeki koşullarının oluşması durumunda, “davanın düşmesi” seçeneğine de yer verilmesi nedeniyle, tekerrüre esas alınan ilamla ilgili olarak yasal değişiklik sonrası bir uyarlama işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması, yapılmamışsa uyarlama yargılaması yapıldıktan sonra sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, oybirliğiyle,
B) Sanık ... hakkında “Kamu malına zarar verme” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Araç ile seyir halinde iken şüphe üzerine polis ekipleri tarafından durdurulmak istenildiği sırada dur ihtarına uymayarak kolluk görevlilerinden kaçmaya çalışırken aracı ile iki polis aracına çarpan sanığın eyleminin aynı olayın devamı sırasında aynı zaman diliminde aynı katılan kuruma karşı işlenmesi nazara alındığında tek bir kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu ve 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinde öngörülen zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurmak suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, Üye ..."in karşı oyu ve oyçokluğuyla,
C) Sanık ... hakkında “6136 sayılı Yasaya muhalefet” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, oybirliğiyle 08/07/2019 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
Her ne kadar Sayın çoğunluk kamu malına zarar verme suçu açısından zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağı gerekçesiyle Alaşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.05.2014 tarih 2013/230 esas ve 2014/301 karar sayılı bu suçtan mahkûmiyete yönelik hükmünün bozulmasına karar vermiş ise de bu görüşe katılmamaktayım. Zira; bir ceza genel hukuku kurumu ve suçun özel görünüm şekli olan zincirleme suç kavramı 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinde tanımlandığı ancak madde metninde yer alan "Bir suç işleme kararı" ve "değişik zamanlarda" kavramlarının yoruma muhtaç olması nedeniyle, gerek ilk derece mahkemeleri arasında gerekse istinaf incelemesi yapan BAM ve temyiz incelemesi yapan Yargıtay"ımızın yüksek daireleri arasında bu konuda görüş ve uygulama farklılıkları olduğu görülmektedir. Nitekim Yüksek Ceza Genel Kurulu da 08.06.2010 tarih 2010/11-98 esas 2010/143 sayılı kararında ".......... yasada aynı zaman ve değişik zaman kavramları konusunda açıklık bulunmadığından bu husus her somut olayın özelliği göz önüne alınarak değerlendirilmeli ......" şeklinde belirterek zincirleme suç hükmü uygulanırken örneğin "ani hareketli suçlara teşebbüs hükümleri uygulanmaz" kabulünde olduğu gibi suç tiplerine göre genel bir kabulün olamayacağı her olayın özelliğine göre bu hususun değerlendirilmesi gerektiği açıkça dile getirilmektedir. Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen, genel bir karar ve niyeti ifade etmekte olup önce suç işleme kararı verilmekte daha sonra bu genel karar icrası kapsamında farklı zamanlarda herbiri kendine has kasıtlar içerisinde ayrı suçlar işlenmekte olup, herbiri birbirinden bağımsız suçlar aynı karar kapsamında ortak bir zemin oluşturarak zincirleme suçu oluşturmaktadır.
Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği dolayısıyla birden çok suçun aynı suç işleme kararına dayanıp dayanmadığı suçlar arasındaki süre ile ilgili olmakla birlikte çeşitli suçlar arasında az ya da çok zaman aralığının bulunması bu suçların aynı suç işleme kararı etkisi altında işlendiği ya da işlenmediği anlamına gelmemekte, Yüksek Ceza Genel Kurulu kararında da olduğu üzere her olayın kendi içerisinde diğer şartlarla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince sanık tarafından gerçekleştirilen eylem için her ne kadar sayın çoğunluk "aynı olayın devamı sırasında" nitelendirmesi yapmakta ise de bu nitelendirmenin az ya da çok bir zamanı kapsayacağı ve bu süre içerisinde birden çok suçun işlenmesinin mümkün olduğu söz gelimi kavga olayında yaralama hakaret ve tehdit suçları birlikte işlenebileceği gibi aynı kavga olayında zincirleme tehdit ve hakaret suçlarının da işlenebilecek olması nedeniyle aynı olayın devamı nitelendirmesinin zincirleme suç oluşmasına engel olmadığı gibi yine aynı katılana yönelik işlenen suçunda yasal tanımda da olduğu üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel olmadığı şartları var ise zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği tartışmasızdır. Aynı zaman diliminde gerçekleşmesi hususunda (yasal tanımdaki değişik zamanlar ifadesi) ise olay günü seyir halinde iken şüphe üzerine kolluk tarafından durdurulmak istenen sanığın dur ihtarına uymayarak kendisini durdurmaya çalışan emniyet görevlilerinin aracına çarparak olay yerinden kaçtığı, görevlilerce şahsın yakalanması için yapılan takip sırasında sanığın bir önceki çarparak kamu malına zarar verme eyleminden bir süre sonra başka bir emniyet aracına çarparak kamu malına zarar verdiği anlaşılmaktadır. Her iki araca zaman aralığıyla çarpma eyleminin aynı anda gerçekleşmemiş olması kamu malına zarar verme suçlarının temadi eden suçlardan olmaması olay tutanağından anlaşıldığı üzere tam olarak tespit edilemeyen zaman aralığında yani değişik zaman aralığında birinin tamamlanmasından sonra diğerinin işlenmesi şeklinde gerçekleşmiş olması nedeniyle ortada emniyet görevlilerinden kaçabilmek için kamu malına zarar verme kararı kapsamında gerçekleşmiş iki ayrı kamu malına zarar verme eyleminin bulunduğu her iki zarar verme eyleminin kendi içinde suçun unsurları olan hareket (fiil), hukuka aykırılık, illiyet bağı ve netice hususlarını kapsadığı herbirinin esasen ayrı ayrı kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu ancak TCK"nın 43. maddesi gereğince eylemin teselsül ettiği dosyasıyla 5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinde tanımı yapılan zincirleme suç hükümleri çerçevesinde mahkemece yapılan uygulamanın doğru olduğu aksine düşüncenin zincirleme suç tanımına uygun olmayacağı gibi somut olayda olduğu gibi takip sırasında az da olsa zaman aralığıyla birden çok kamu malına zarar veren failin eylemi ile bir araca çarptıktan sonra pişman olup eyleme son veren failin eylemlerinin aynı kapsamda tek bir suç olarak değerlendirilmenin suç ve cezada ölçülülük ve hakkaniyet ilkeleriyle de bağdaşmayacağı kanaatiyle Sayın çoğunluğun zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması gerekliliğine yönelik bozmaya dair görüşüne katılmamaktayım. 08/07/2019