Hukuk Genel Kurulu 2013/1156 E. , 2014/753 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Fethiye 3.Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 01/11/2012
NUMARASI : 2012/330 E-2012/602 K.
Taraflar arasındaki “boşanma ve ferîleri” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fethiye 3.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi "nce davanın kabulüne dair verilen 17.12.2010 gün ve 2009/411 E- 2010/709 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi"nin 12.03.2012 gün ve 2011/6780 E-2012/5545 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Borçlar Kanununun 42 ve 44.maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK. md.174/1) ve manevi (TMK .md. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle hüküm maddi ve manevi tazminat yönüyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; maddi ve manevi tazminat yönünden mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; eylemli ayrılık (TMK m.166/son) hukuksal nedenine dayalı boşanma ve ferîlerine ilişkindir.
Davacı (koca) vekili, Fethiye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/23 Esasına kayıtlı boşanma davasının 2005/612 Karar sayılı ilam ile red edildiğini ve kararın Yargıtay onaması ile 31.07.2006 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinden itibaren aradan geçen üç sene zarfında tarafların ortak hayatı yeniden kuramadıklarını belirterek, TMK’nun 166/son maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (kadın) vekili, evliliğin geldiği durum itibari ile ağır kusurun davacıda olduğunu, iyi bir eş ve anne olarak her türlü vazifesini eksiksiz yerine getiren davalının evlilik boyunca eşinden şiddet gördüğünü, eşinin sadakatsiz olduğunu, davacının mal varlığının büyük bir bölümünü kendisine kalan mirasla edinmesine rağmen tüm malvarlığını kendi üzerine geçirdiğini, ortak hayatın davalının evden kovulması ile sona erdiğini, daha önce görülüp red ile sonuçlanan davada da davalının haklılığının ispatlandığını belirterek, öncelikle davacının boşanma talebinin reddine, mahkeme aksi kanatte ise 2.500.000,00 TL maddi 2.500.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan tahsili ile halen 1500 TL olarak ödenmekte olan tedbir nafakasının aylık 5000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; tarafların boşanmalarına(TMK m.166/son), davalı kadın yararına 2.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile TMK m. 174 uyarınca 400.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Taraf vekillerince hüküm; kusur, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmiştir. Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuştur. Mahkemece; önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını davacı koca vekili temyiz etmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaati dikkate alındığında, TMK m.174 uyarınca davalı kadın yararına takdir edilen 400.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminatın fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu sayıldığı yönündeki yerel mahkemenin kabulü ise bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiştir. Kısaca ifade etmek gerekir ki, uyuşmazlık tazminatların miktarı ile sınırlı kalmıştır.
Boşanmanın mali sonuçlarından olan maddî ve manevî tazminat TMK m.174’de düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre; “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK m.174/1’de düzenlenen, boşanmanın mali sonuçlarından olan maddi tazminat genel tazminat esaslarından ayrılmaktadır. Eş söyleyişle kendine özgü/özel kuralları bulunmaktadır.
Maddi tazminatın miktarının saptanması açısından tazminat isteyenin “boşanma yüzünden mevcut ya da beklenen bir menfaatinin zedelenmesinden” söz edilmiştir. Yasa’da mevcut ya da beklenen menfaatin nelerden ibaret olduğu belirtilmediği gibi hesaplama yöntemi konusunda da bir açıklama bulunmamaktadır. Maddi tazminatın hesabı uygulamaya bırakılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere sadece “uygun” bir tazminat denilmiştir.
Şu halde, mevcut ve beklenen menfaat ile kastedilenin bilinmesi önemlidir. Mevcut menfaat; evlilik birliğinin eşe sağladığı hali hazırdaki ekonomik yararlardır. Beklenen menfaat ise; evlilik birliği boşanma ile sona ermemiş olsaydı, eş söyleyişle evlilik birliği sürmüş olsaydı elde edilecek olan muhtemel ekonomik yararlardır. Bu yararlar çok çeşitlidir. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından, diğer eşin desteğini kaybedecektir. Kurulu bir evlilik düzeni içinde, işleyen her ekonomik yarardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurması gerekecektir. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler itibariyle zararı belirlemek güç olsa da hakkaniyet eksenli olarak, hakime fikir de verecektir. Hakkaniyet eksenlidir(TMK m. 4), zira evlilik birliği ticari değil manevi bir beraberliktir. Yasa’da “uygun bir tazminat” denilmesinin nedeni de budur. Hakime tanınan bu takdir marjının kullanılması sınırsız olmayacaktır. Öğreti ve özellikle uygulamada, takdir marjı kullanılırken; boşanmaya neden olan olaylardaki kusurun ağırlığı, eşlerin sosyal ve ekonomik durumları, bakiye/ortalama yaşam ve sahip olunan çocuk sayısı gibi nedenlere bağlı olarak, evlenme şansı gibi kriterlerin göz önünde tutulması gerektiği kabul edilmektedir. Uygulamada tazminat takdirinde önemli başka bir ölçüt de, eşin evlenmeden önceki yaşam standartlarıdır. Kuşkusuz boşanan eş bu standartları kaybedecektir. İşte tazminatın takdirinde, kaybedilen bu standartların da dikkate alınması gerekecektir. Evlilik birliğinin devamı süresince eşin yaşam standartları, aslında desteği yitirilen eşin sosyal ve ekonomik durumu ile doğrudan ilgilidir. Hiç kuşkusuz eşlerin gelirinin olup olmadığı, bu cümleden olarak, eşlerin çalışıp çalışmadığı yitirilecek destek açısından nazara alınması gereken başka bir kriter olacaktır.
Eldeki olayda, davalı kadın ev hanımıdır. Evlilik birliğinin giderlerine ancak emeği ile katkıda bulunmaktadır ve iaşe-ibatesi davacı kocası tarafından sağlanmaktadır. Öncelikle davalı kadın bundan mahrum kalacaktır. Öte yandan, TMK m.185/3 gereğince eşler birlikte yaşmak ve birbirlerine yardımcı olmak zorundadırlar. Buna tüm sosyal ihtiyaçlar dâhildir. En basit örneğiyle, sözgelimi hastalığında kocasının yardım ve ilgisine muhtaç olamaktadır. Çalışmayan eşin sağlık ve tedavi giderleri de koca tarafından sağlanmaktadır.
Tazminat miktarının tayininde eşlerin, özellikle kusurlu/tazminat yükümlüsü eşin malî gücü etkili bir unsurdur. Zira malî güç, diğer eşe sağlanan ekonomik menfaatin belirlenmesinde bir ölçüttür. Dosyaya yansıdığı kadarıyla koca Emekli Albay’dır. Ziraat Bankası yazısına göre 02.11.2010 tarihi itibariyle emekli maaşı 7739,46TL’dir. Davacı Koca, Fethiye’de bir butik otelin sahibi ve işletmecisi olup, otele ait tekne bulunmaktadır. Aynı zamanda T.Tatil Köyü’nün ortağıdır. Bunun dışında Fethiye’de depolu dubleks mesken, , Fethiye’de 500m2 alanlı bahçeli kargir ev, Y.. Köyünde 25 dönüm civarında tarla adına kayıtlı gözükmektedir. Kadın ise ev hanımı olup, Ankara’da bir ev, Fethiye’de ise dubleks meskeni bulunmaktadır. Ankara’daki evden 600 TL kira geliri vardır.
Yukarıda belirlenen davalının sosyal ve ekonomik durumu, bu nedenle kadının mevcut ve beklenen menfaatleri, boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın tamamen kusurlu bulunması nedeniyle, kadın yararına takdir edilen maddi tazminat(TMK m. 174/1) orantılı olup, çok değildir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 174/2.maddesine göre, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür.
Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yeniden sağlanması için benimsenmiş bir telafi şeklidir. Manevi tazminatın miktarının tayininde de, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların az yukarıda açıklanan sosyal ve ekonomik durumları etkili ölçüttür( Hukuk Genel Kurulu"nun 14.04.2010 gün ve E:2010/2-203, K:2010/220 sayılı ilamı). Boşanmaya neden olan olaylarda davacı kocanın eşini evden kovması, defol cehenneme git demesi, toplum içerisinde karısını konuşmayı ve giyinmeyi bilmemek, köy kökenli olmak, hizmetçi tarzı davranmak şeklinde aşağılaması ve güven sarsıcı davranışlarda bulunmasının TMK’nun 174/2 anlamında kadının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı her türlü duraksamadan uzak olduğuna göre, tarafların ekonomik durumları göz önüne alındığında, yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı da yerinde ve dosya kapsamına uygundur. Açıklanan bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 15.10.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.