Esas No: 2019/5507
Karar No: 2019/6582
Karar Tarihi: 16.10.2019
Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek - Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek - Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek - Cebir Tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/5507 Esas 2019/6582 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2019/5507 E. , 2019/6582 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etmek, Cebir, Tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Hüküm : Sanık ...’ın TCK"nın 37/1 maddesi delaletiyle 109/2, 109/3-a.b.c.d, 3713 sayılı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle; temyiz edenin sıfatı bakımından 477 sayılı Kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Başbakanlık kurumuna yapılacak tüm atıfların Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapılacağı göz önünde bulundurulmuştur.
Duruşmalı inceleme istemlerinin, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerinde savunmaya yeterli süre ve kolaylık sağlanarak bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması ve temyiz denetiminde de yazılı savunmanın sınırsız şekilde kullanılabilme olanağının bulunması karşısında, savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I-Sanıklar ... ve ... hakkında Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan davaya katılma hakkı bulunmayan Cumhurbaşkanlığının hükmü temyiz yetkisi de bulunmadığından temyiz isteminin CMK 296/1. maddesi gereğince REDDİNE,
II-Ayrıntıları Dairenin 14.07.2017 tarih 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere;
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış ... silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000"in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74"ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000"e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, ... ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu ... ve silahlarla saldırılarak 4"ü asker, 63"ü polis ve 183"ü sivil olmak üzere toplam 250"den fazla kişi şehit edilmiş, 23"ü asker, 154"ü polis ve 2.558"i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
5237 sayılı TCK nun 309/1. maddesinde tanımlanan anayasal düzene karşı suçta, tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Görüldüğü üzere, cebir ve şiddet bu suçun unsurunu oluşturmaktadır. Bu nedenle Anayasal düzenin değiştirilmesine yönelik teşebbüsün ancak cebir ve şiddet kullanılarak, yani bireylerin iradeleri zorlanmak suretiyle ifsat edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kanunun aradığı cebrilikten maksadın fiziki/maddi cebir olduğu açıktır.
Bu açıklamalar ışığında Anayasal Düzeni Değiştirmeye Teşebbüs suçunun icrası kapsamında, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince dosya kapsamına uygun olarak kabul edilen somut olayda;
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ..."nın Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Nizamiyesinden zorla derdest edilerek, askeri bir ambulansla Akıncılar Üssüne götürülmesi ve orada alıkonulması olayının planlaması, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün öncesinde 11-15 Temmuz 2016 tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı sanık ..."ın Alay içerisinde çok sayıda rütbeli asker misafirleriyle rutinin dışında yaptığı görüşmelere dayanmaktadır. Bu görüşmelere gelenlerden birisi de sanık ... olup, 13 Temmuz 2016 günü Muhafız Alayına sivil araç ve kıyafetlerle gelerek Alay Komutanıyla görüştüğü, birlikte Alaya ait 002392 plakalı ambulansla planlanan olayın provasını ve olay yeri keşfini yaptıkları tespit edilmiştir. Prova ve keşif sırasında Revirde görevli Tabip Binbaşı sanık ... ambulansı temin etmiş, yanlarında bulunmuş, Ulaştırma Er sanık ... ise ambulansı kullanmıştır. Normal şartlarda darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyetin 15 Temmuzu bir sonraki güne bağlayan gece yarısı saat 03.00"de başlaması halinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin Alay içerisindeki resmi konutundan alınarak derdest edilmesi planlanmış olmasına rağmen darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyetin başlangıç saatinin öne çekilmesi karşısında söz konusu planlama Genel Sekreterin konutunda bulunması halinde oradan alınmasına, konutunda bulunmaması halinde ise eşinin konuttan çıkışına izin verilmeyerek onun konuta gelmesi ihtimali üzerine yapılmıştır. Nitekim eylem için oluşturulan ekip ambulansla Revirdeki buluşma noktasından ilk çıkışlarında Genel Sekreterin Alay içerisindeki konutuna gitmişler, ancak orada olmadığını anlayınca geri dönmüşlerdir. Daha sonra Genel Sekreterin eşinin konutundan ve Nizamiyeden çıkışı engellenerek Genel Sekreterin eşini alması için gelmesini beklemişlerdir.
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı sanık ... zorla derdest etme ve alıkoyma planını yapan, emrini veren ve organizasyonun başında olan kişilerden birisidir. Söz konusu plan çoğunluğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığında görevli darbeci askerler tarafından uygulamaya konulmuştur. Oluşturulan ekibin Personel Başkanlığında görevli askerlerden seçilmesi tesadüf değildir. Nitekim halihazırda devam eden diğer ... soruşturmaları ve daha önceden yapılan soruşturmalardan elde edilen bilgilere göre, ... bilhassa Kamu Kurumlarında personel, atama, plan, yönetim birimlerine daha çok sızmıştır. Bu bakımdan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı bünyesinde görev yapan ... üyesi askerlerden oluşturulacak ekibe adam seçmek ve planın uygulanmasına onları ikna etmek zor olmamıştır.
Tuğgeneral ... Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşlem Daire Başkanı olarak görev yapmakta olup, eylemin gerçekleştirilmesi için ekip oluşturması konusunda Personel Plan Şube Müdürü Albay sanık ..."i görevlendirmiştir. Sanık ... ise aynı konuda ve ayrıca oluşturulacak ekibin komutasını bizzat üstlenmesi için Tayin Daire Başkanlığı Sicil Kıdem Şube Müdürü Albay sanık ..."u görevlendirmiştir. Personel İşlem Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şubede çalışan Binbaşı sanık ..."i yanına çağırarak Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gidecek kendisiyle beraber 10 kişilik ekip belirlemesi ve bu konuda talimatları almak üzere Albay sanık ..."a uğraması yönünde emir vermiştir. Albay sanık ... eylemi gerçekleştirecek ekibi Binbaşı sanık ..."le birlikte belirleyerek, ekibin emir komutasını üstlenmiş, derdest etme ve alıkoyma eylemine olay yerinde bizzat katılmıştır. Ayrıca Personel Bilgi Yönetim Şubesinde görevli Yüzbaşı sanık ... ..."yı odasına çağırarak sözde görevi tebliğ etmiştir. Aynı şekilde Tayin Daire Başkanlığı İdari ve Subay Astsubay Özlük Şube Müdürü olan Albay sanık ... aracılığıyla aynı dairede Sağlık Astsubay Kıdemli Çavuş rütbesiyle Astsubay Sağlık İşleri kısmında çalışan sanık ..."i de ekibe dahil etmiştir. Personel İşleri Daire Başkanlığı Olay İnceleme Şube Müdürü olan Albay sanık ... kendi şubesinde görevli Binbaşı sanık ... ve Binbaşı sanık ..."yı Albay sanık ..."a yönlendirmiştir. Plan ve Harekat Daire Başkanlığı Plan Şube Müdürü Albay sanık ... da kendi şubesinde görevli Binbaşı sanık ..."i Albay sanık ..."a yönlendirmiştir. Binbaşı sanık ... Personel İşlem Daire Başkanlığı Sicil Kıdem Şubesinde görevli Binbaşı sanık ..."i arayarak ekibe dahil edildiğini bildirmiştir. Ayrıca Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığı Meslek Gelişim Şube Müdürlüğünde görevli Yüzbaşı sanık ..."ı arayarak aynı dairede görevli Üsteğmen sanık ..."a, Üsteğmen sanık ..."a ve Üsteğmen sanık ..."a bilgi vermesini istemiştir.
Yukarıda belirtilen şekilde oluşturulan ekibin toplanma yerinin Çiğiltepe Askeri Lojmanları olarak kararlaştırıldığı, 15 Temmuz akşamı saat 21.30"da Çiğiltepe Askeri Lojmanlarına sivil araçlarla gelerek buluştukları, sanık ..."in ... plakalı Ford Focus marka aracıyla yanına sanık ..."i alarak, sanık ..."ın ... plakalı Toyota Corolla marka aracıyla yanına sanık ..."ı alarak, sanık ..."ın ... plakalı Ford Fiesta marka aracıyla yanına sanıklar ... ve ..."i alarak Çiğiltepe Askeri Lojmanlarına geldikleri, sanık ... ..."nın ise... plakalı Honda Jazz marka aracıyla tek başına geldiği, aracını orada bırakarak sanık ..."ın aracına geçtiği, orada sanıkların bir kısmının sivil kıyafetlerini değiştirerek kamuflaj kıyafet giydikleri, bu şekilde buluşma noktasından üç araç birlikte yola çıkarak Dikmen Keklik Pınarı Mahallesindeki Albay sanık ..."un evine gittikleri, eş zamanlı olarak Binbaşı sanık ... ve Yüzbaşı sanık ..."in de kendi araçlarıyla aynı noktaya geldikleri, araçlarını orada bıraktıkları, sonra Yüzbaşı sanık ..."ın aracına bindikleri, Albay sanık ..."un ise sanık ..."in aracına bindiği, bu şekilde sanıkların yine üç araçlık konvoy halinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittikleri, Nizamiyeden girerken öndeki araçta bulunan Albay sanık ..."un "koruma tatbikatı" demesi üzerine Alay Komutanının emri uyarınca kimlik kontrolü ve kayıt işlemi ile arama yapılmadan kolay bir şekilde içeri girdikleri, doğrudan Alay Revirine gittikleri, kendi araçlarından inerek Alay Revirinde kendilerine gösterilen bir salona geçtikleri, kısa bir süre sonra yanlarına gelen Alay Komutanı Albay sanık ... ve Alay Nöbetçi Amiri Binbaşı sanık ... ile yanlarında bulunan Albay sanık ..."un yönlendirmesiyle Revir önünde hazır edilen askeri ambulansa bindikleri, ambulansı sanık Ulaştırma Er ..."in kullandığı, ayrıca daha önceden planlandığı üzere ambulansın ön tarafına Revirde görevli Tabip Binbaşı sanık ..."ın bindiği, sanıklar ... ve ..."ın ise Alay Komutanının makam aracına bindikleri, bu şekilde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin Alay içerisinde bulunan resmi konutuna gittikleri, orada Genel Sekreterin evde olmadığı, henüz gelmediği anlaşılınca geri Revire döndükleri, kısa bir süre bekledikten sonra aynı şekilde ambulansa ve makam aracına binerek 25 Nolu Nizamiyeye geldikleri, oluşturulan ekip belirtilen Nizamiyeye henüz gelmeden önce Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin konutta bulunan eşini almak üzere bir araç gönderdiği, ancak Nizamiyede görevli Nöbetçi Subay Üsteğmen sanık ..."ın giriş ve çıkışların yasak olduğunu belirterek aracın girişine ve Genel Sekreterin eşinin ayrılmasına izin vermediği, bu durumun bilgisini alan Genel Sekreterin kısa bir süre sonra koruma polisleri ve makam aracıyla birlikte Nizamiyeye geldiği, sanık ..."ın aynı şekilde Genel Sekretere de Alay Komutanının emrinden dolayı girişe izin veremeyeceğini ve hatta kendisinin de güvenlik nedeniyle çıkışına izin veremeyeceğini söylediği, bu şekilde bir tartışma ortamının oluştuğu, Genel Sekreterin talebi üzerine sanık ..."ın cep telefonundan Alay Komutanını aradığı ancak ulaşamadığı, bunun üzerine Alay Nöbetçi Amiri Binbaşı sanık ..."ı aradığı, onunla konuştuktan sonra Genel Sekreterin de onunla telefonda konuştuğu ancak giriş ve çıkış konusunda sonucun değişmediği, Genel Sekreterin korumalarının ısrarı üzerine sanık ..."ın civardaki nöbet noktalarında görevli Uzman Çavuş olan sanıklar ..., ..., ... ve ..."yı Nizamiyeye çağırdığı, onları Genel Sekreterin aracının önüne dizerek silahlarını doğrultmalarını, gerekirse kullanmalarını söylediği, kendisi de tabancasını çıkartarak ve doğrultarak atış pozisyonu aldığı, tüm bu olaylar gerçekleşirken Yüzbaşı sanık ..."ın da olay yerinde olduğu ancak Üsteğmen sanık ..."ı engelleyecek tarzda herhangi bir müdahalede bulunmadığı, yukarıda belirtildiği şekilde olay devam ederken oluşturulan ekip ambulans ve Alay Komutanının aracıyla Nizamiyeye geldiği, tam bu sırada Üsteğmen sanık ..."ın emriyle sanık Ulaştırma Er ..."ın kendisine zimmetli "Yelken" kod adlı Ford Connect marka aracı Genel Sekreterin aracının önüne çekerek yolunu kapattığı, sonrasında ambulansta bulunan sanıklardan bir kısmının çevre güvenliğini aldığı, bir kısmının da Albay sanık ... ve Binbaşı sanık ..."la birlikte hareket ederek ellerindeki silahlarını da doğrultmak suretiyle koruma polislerini etkisiz hale getirdikleri, onların silahlarını ve cep telefonlarını aldıkları, arkalarını dönmelerini sağladıkları, Binbaşı sanık ..."ın Genel Sekreterle tartıştığı, darbe yaptıklarını, yönetime el koyduklarını söylediği, Genel Sekretere yere yatması için bağırdığı, ardından Binbaşı sanık ... ve Binbaşı sanık ..."in Genel Sekreterin kollarına girerek zorla ambulansa bindirdikleri, o sırada ambulansta bulunan şoför olan sanık ... ile Tabip Binbaşı sanık ..."ın ambulanstan indikleri, Albay sanık ..."un talimatıyla sanıklar ..., ..., ... ve ..."ın ambulansa bindikleri, sanık ..."in önde oturduğu, diğerlerinin ambulansın arka tarafına Genel Sekreterin yanına bindikleri, sanık ..."nın ise ambulansı kullandığı, bu şekilde Genel Sekreteri ambulans içerisinde Akıncılar Üssüne götürdükleri, orada Nizamiyede bir yarbayın kendilerini karşıladığı, kimi getirdiklerini sorduğu, sonra bekletmeden ambulansı içeri aldığı, oradan bir yüzbaşının refakatiyle misafirhane tarzında bir binaya gittikleri, Genel Sekreteri o binadaki askerlere bir odada teslim ettikten sonra oradan ayrıldıkları, normalde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına geri dönmeleri gerekirken yolların kapalı olması nedeniyle Albay sanık ..."un bilgisi dahilinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gittikleri, belirtildiği şekilde ambulansta bulunanların haricindeki sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in Muhafız Alayında kaldığı, onların da gece saat 03.00"de geldikleri araçlarla Nizamiyeden çıkarak evlerine gittikleri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin 16.07.2016 günü saat 16.00 sıralarında Akıncılar Üssünde kontrolü sağlayan Özel Kuvvetler görevlileri tarafından serbest bırakıldığı, olayda;
1-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan beraat, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;
a)Sanıklar ... ve ...’ın suç tarihinde ambulans ve araç şoförü olarak zorunlu askerlik hizmetlerini yapmakta olan erlerden olduğu, hadise gecesi üstleri tarafından araçların kullanılması yönünde emir aldıkları, bu emir doğrultusunda, darbeye teşebbüs suçunun icrai hareketlerinden sayılan hürriyeti tahdit fiilinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayan sanıkların, yaşları, mesleki bilgileri, olayın gerçekleştiği yer ve zaman itibariyle, verilen emirleri hizmete mütalik olmadığını ve bir suç işleme amacıyla verildiğini bilebilecek durumda olmadıkları TCK 24/1. maddesinde tanımlanan görevin ifası (emrin yerine getirilmesi) bilinci ile hareket ettiklerini tasavvur etmelerine rağmen, dış alemde oluşan olay ile gerçek iradelerinin birbiri ile uyumlu olmadığı, bu şekilde hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarında hata yaptıklarının kabulü ile TCK 30/3 maddesi yollamasıyla 30/1. maddesi hükmü gereğince, sanıkların kasten hareket etmediklerine dair yerel mahkemenin kabulü doğrultusunda, beraatlerine ilişkin hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmediğinden;
b)Mahkumiyetlerine karar verilen ve isimleri I nolu bentte yazılı sanıklardan ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın ... silahlı terör örgütünün üst yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen, anayasal düzeni zorla değiştirmek amacıyla askeri darbeye teşebbüs suçunun icrası kapsamında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olarak görev yapan katılan ...’nın silah tehdidi ile kaçırılıp hürriyetinin sınırlanması eylemine ilişkin olarak, olay günü ortaya koydukları davranışlar itibariyle planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek konusu suç teşkil ettiği açıkça anlaşılan emirler doğrultusunda ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini, aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığında görev yapan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’le birlikte planlı bir işbirliği içinde, eylem ve irade birliğiyle gerçekleştirdikleri, suçun icrasında üstlendikleri rolleri, her birinin suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK"nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesinden mahkumiyetlerine dair verilen hükümlere ilişkin olarak;
Sanıklar hakkında TCK’nın 109. maddesi gereğince mahkumiyet hükmü kurulurken koşulları bulunduğu halde TCK’nın 266. maddesinde düzenlenen arttırım maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından, Anayasayı İhlal suçundan hüküm kurulurken temel ceza belirlendikten sonra önce 3713 sayılı yasanın 5/1. maddesi, sonrasında TCK’nın 266. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamış, sanık ...’in eylemlerini değerlendiren mahkemenin CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince kurduğu beraat hükmünde ve sanığa vekalet ücreti tayininde isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, beraat eden sanıklar bakımından ise atılı suçun sabit olmadığının gerekçeleri gösterilerek açıklandığı anlaşılmakla; sanıklar ve müdafileri ile katılan ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Müsnet suçlardan davaya katılma hakkı bulunmayan ... Bakanlığı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar ve müdafileri ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK"nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün katılanlar lehine vekalet ücretine hükmolunan bölümünden ‘’... Bakanlığı’’ ibarelerinin çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan beraat ve mahkumiyete ilişkin hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümlere gelince;
a) Katılan ...’nın hürriyetinden yoksun bırakılması eylemini gerçekleştirmek üzere sanıklar ..., ..., ... ve ...’e kanuna aykırı emir vermek suretiyle eyleme katılmalarını sağladıklarından dolayı haklarında dava açılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargahında Albay rütbesiyle görevli olan sanıklar ..., ..., ... ve ...’un darbeye teşebbüs eylemine katılmak amacıyla 15 Temmuz gecesi karargaha geldiklerinin iddia edilmesi, sanıklardan ... ve ... hakkında bu suç nedeniyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/46 Esas sayılı dosyasında derdest davanın bulunması, darbeye teşebbüs suçuyla ilgili delillerin bu dosyaya ibraz edilmiş olmasına, sanıkların suçlarının sübutu halinde Anayasayı ihlal suçundan bir kez hüküm kurulabileceği gözetilerek, bu dava ile Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/46 Esas sayılı davasının birleştirililerek her iki dosyadaki deliller değerlendirilmek suretiyle, birleştirme olanağının bulunmadığı takdirde Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/46 Esas sayılı dosyasındaki bu sanıklarla ilgili deliller dosyaya celb edilip, taraflar huzurunda tartışılarak darbeye teşebbüs eyleminin icrası kapsamındaki tüm eylemler belirlendikten sonra, sonucuna göre hukuki durumlarının tayininde zorunluluk bulunması,
b) Kabul ve uygulamaya göre, atılı suçlardan davaya katılma hakkı bulunmayan ... Bakanlığı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafileri ile katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedeni, tutuklulukta geçirilen süre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak sanıklar müdafilerinin tahliye taleplerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.