Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/1169
Karar No: 2014/744
Karar Tarihi: 01.10.2014

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1169 Esas 2014/744 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/1169 E.  ,  2014/744 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Pazarcık Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    TARİHİ : 09/05/2012
    NUMARASI : 2012/165-2012/322

    Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.10.2010 gün ve 2010/47 E., 2010/906 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan H.. M.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 29.12.2011 gün ve 2011/7361 E., 2011/8745 K. sayılı ilamı ile;
    “…Davacı vekili müvekkilinin davalı belediyede çalışırken Belediye Başkanlığının davacının çalıştığı sürelere ilişkin tasarruf teşvik primi, katkı payı ve nema kesintisi yaptığını ancak bu kesintileri ilgili yerlere yatırmadığını, ileri sürerek tasarrufu teşvik nema alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak istem gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Mahkemece uyulan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 23.06.2009 tarihli bozma ilamında: Tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da, yasa gereği işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, anılan kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin yasalar uyarınca tahsil edilmiş olması halinde, işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde davalı belediyenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olur. Tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden Sosyal Sigortalar Kurumunun, 4853 sayılı yasanın 7. maddesi gereği ilgilinin T.C. Ziraat Bankası nezdindeki hesaplarına yatırması gerekeceği, öte yandan 4853 sayılı Kanuna 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı eklenen ek madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülükler 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredilmiş durumdadır. Anılan hükümde, “Mülga 09.03.1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen çalışanların tasarruflarını teşvik hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31.12.2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye H.. M..nın bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin H.. M..na iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer” şeklinde kurala yer verilmiş olmakla, tasarruf teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluk bu tarihten itibaren H.. M..na geçtiğinden davalı Pazarcık Belediyesi yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetli ise de husumet değişikliği yasadan kaynaklandığından davanın H.. M..na yöneltilmesi için davacıya süre verilerek davaya katılımı sağlandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği belirtilmiştir.
    Somut olayda davalı Belediye, SGK ile aralarında bir uzlaşma bulunmadığını ve İller Bankasınca yapılan ödemelerden nema alacakları konusunda bir kesinti yapılmadığını bildirmiştir. Uzlaşma bulunmadığından halefiyet esasına göre H.. M..nın sorumluluğuna gidilmez, çünkü davalı Belediye tasarruf teşvik prim kesintisi, katkı payı ve nema alacakları konusunda sorumluluğunu tümden ortadan kaldıracak bir ödeme veya uzlaşma işlemi bulunmadığını bildirmiştir. Aynı dava kapsamında daha önce davalı Belediye için davanın reddine karar veriliş olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz. Bu durumda tasarruf teşvik kesinti ve nemaların sorumluluğu davalı Belediye de olup hükümün H.. M.. aleyhine kurulmaması gerekir...”gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payı ana para ve nema alacağı istemine ilişkindir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının Belediyeye ait işyerinde çalıştığı dönemde 3417 sayılı Kanun uyarınca ücretlerinden tasarruf teşvik kesintisi adı altında kesintiler yapılmasına rağmen kesintilerin bankaya yatırılmaması nedeniyle kendisine ödeme yapılmadığını belirterek, 5568 sayılı Kanun ile 4853 sayılı Kanun’a eklenen hüküm uyarınca tüm hizmet dönemi için tasarruf kesintisi ve işveren katkısının neması ile birlikte işveren Belediyeden tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Belediye Başkanlığı vekili cevabında, dava konusu alacaklardan 31.12.2007 tarihi itibariyle Hazineyi sorumlu tutan ve Belediyenin sorumluluğunu ortadan kaldıran yasal düzenlemeler ve emsal kararlar doğrultusunda davanın husumetten reddi gerektiğini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece, “31.12.2007 tarihi itibariyle 4853 sayılı Kanun’a 26.12.2006 tarihinde eklenen 5568 sayılı Kanun’un Ek Madde 1. hükmü gereği tasarrufu teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülüklerin Hazineye devredilmesi nedeniyle sorumluluğun H.. M..na ait olduğu” gerekçesiyle davalı işveren Belediye yönünden davanın husumet yokluğundan dolayı reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından “davalı Belediye yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi isabetli ise de; husumet değişikliğinin yasadan kaynaklanması ve usul ekonomisi açısından davacıya davasını H.. M..na yöneltmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre yargılamaya devam edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması” gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, dava H.. M..na yöneltilmiştir.
    Davalı Başbakanlık H.. M.. vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya bakmakta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunu, 4853 sayılı Kanun uyarınca 31.12.2007 tarihinde kendilerine devredilen miktarla sınırlı olarak sorumlu olduklarını, davacı adına hesap açılmadığından kendilerine devredilen ve sorumlu oldukları bir miktar bulunmadığını, talep konusu yönünden işveren Belediyenin sorumluluğunun devam ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Yerel mahkemece bu kez “işveren Belediye ödeme konusunda herhangi bir uzlaşmaya imza atmadığından sorumluluğun işveren Belediyede olduğu ne var ki, belediye yönünden verilen husumetten red kararının Yargıtay tarafından isabetli görülerek kesinleştiği ve mahkemece bozma ilamına uyulduğundan usuli kazanılmış hak gereği Belediye yönünden husumetten red kararı verildiği, öte yandan nema alacaklarında görevli mahkemenin işçi yönünden adli yargı iş mahkemeleri olduğu” gerekçesiyle Belediye aleyhine açılan davanın husumetten reddi ile dava konusu alacağın davalı H.. M..ndan tahsiline” dair verilen karar, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından ikinci kez “uzlaşma bulunmadığından halefiyet esasına göre H.. M..nın sorumluluğuna gidilemeyeceği, aynı dava kapsamında daha önce davalı Belediye için davanın reddine karar verilmiş olmasının maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayacağı, tasarruf teşvik kesinti ve nemaların sorumluluğunun davalı Belediye’de olduğu, H.. M.. aleyhine hüküm kurulamayacağı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece önceki gerekçe genişletilmek ve Yargıtay kararları arasında çelişki bulunduğu belirtilmek suretiyle davanın H.. M.. yönünden kabulüne dair hükümde direnilmiştir.
    Direnme hükmü, davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık, tasarruf teşvik anapara, katkı payı ve nema alacağının tahsiline ilişkin davalarda sorumluluğun işverene mi yoksa H.. M..na mı ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında tasarrufu teşvik anapara, katkı payı ve nema alacağına ilişkin olarak açılan davalarda adli yargı mahkemelerinin görevli olup olmadığı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
    Önsorunun çözümüne ilişkin olarak öncelikle yasal mevzuatın incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bilindiği üzere, 01.04.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun ile çalışanların tasarruflarının artırılması amacı güdülmüştür. Bu durum Kanun’un 1.maddesinde: bu Kanunun amacının, çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılmasını, tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunmasını, bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasını temin etmek ve bu tasarrufların en iyi şekilde nemalandırılmasını sağlamak suretiyle çalışanların tasarruf yapmalarını teşvik etmek olduğu belirtilmek suretiyle açıklanmıştır.
    3417 sayılı Kanun’un “Tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4.maddesi uyarınca, kurumların bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C.Ziraat Bankası"nda personel adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, işverenlerin işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C.Ziraat Bankası"nda işçileri adına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, 1479 sayılı Kanun"a tabi olarak çalışanların 3"üncü madde hükümlerine göre tespit edilecek aylık tasarruf tutarlarını, ait oldukları ayın sonuna kadar, belirlenecek ilgili banka şubelerinde kendi adlarına açtıracakları Tasarrufu Teşvik Hesabına yatıracakları, yapılan katkı ve kesintilerin, ilgili bankaya yatırılmasını müteakip, muhtevasının Yüksek Planlama Kurulu"nca tespit edilip her hak sahibine verilecek bir hesap cüzdanına işleneceği, (Değişik fıkra: 30/05/1994-KHK-533/3 md.; İptal: Anayasa Mahkemesi"nin 21/07/1994 tarih ve E. 1994/66, K. 1994/63-2 sayılı Kararı ile; yeniden düzenlenen fıkra: 24/11/1994 - 4046/32 md.) bu şekilde tahsil edilen paraların tahsilatın yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C.Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı adına açılacak Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına yatırılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
    Anılan Kanun’un “Ödemelerin zamanında yapılmaması” başlığını taşıyan 7.maddesinde ise:
    “İşverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4"üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak, alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    3417 sayılı Kanun, 29.04.2003 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun"un 10.maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
    29.04.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4853 sayılı Kanun’un amacı 1.maddesinde, 3417 sayılı Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıklanmıştır.
    4853 sayılı Kanun’un "Kapsam" başlığını taşıyan 2.maddesine göre, "Bu Kanun, 3417 sayılı Kanun hükümleri uyarınca T.C.Ziraat Bankasında adlarına Tasarrufu Teşvik Hesabı açılan ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kendilerine 3417 sayılı Kanunun 6"nci maddesinin birinci ve iptal edilen üçüncü fıkraları gereği ödeme yapılmamış hak sahiplerini kapsar", "Ödeme" başlığını taşıyan 6.maddesinde, "Hak sahiplerine, anapara tutarları 2003 yılı Nisan ayında defaten ödenir.
    5"inci madde uyarınca değerlendirilen tutar Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında olmak üzere 2004 yılında dört taksit, 2005 yılında dört taksit ve Mart ve Haziran aylarında olmak üzere 2006 yılında iki taksit olarak toplam on taksitte ödenir.
    H.. M..nın bağlı olduğu Bakan, ödeme tarihlerini bir ay önce veya bir ay sonra olarak belirlemeye yetkilidir”.
    4853 sayılı Kanun’un "Süresinde ödenmeyen tasarruf kesintileri ve katkı payları" başlığını taşıyan 8.maddesi uyarınca, “3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapmaları gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C.Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılır.
    3417 sayılı Kanun"un mülga 2"nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların resen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T.C.Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar", Kanun’un "Düzenleme" başlığını taşıyan 9.maddesinde, "H.. M..nın bağlı olduğu Bakan, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir" düzenlemelerine yer verilmiştir.
    Öte yandan, 5568 sayılı Kanun ile eklenen Ek 1.maddede (26/l2/2006-5568/4 md.) ise,
    "Mülga 9/3/1988 tarihli ve 3417 sayılı Kanunla kurulan ve bu kapsamda hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Kanunla tasfiye edilen Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabına ait tüm varlık ve yükümlülükler, 31.12.2007 tarihine kadar Hazineye devrolunur. Devre ilişkin hususları belirlemeye H.. M..nın bağlı olduğu Bakan yetkilidir. Devir tarihinden sonra hak sahiplerine yapılacak her türlü ödeme, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınarak Banka tarafından gerçekleştirilir. Bu ödemelere ilişkin bilgi ve belgelerin H.. M..na iletilmesini takiben söz konusu ödeme karşılığı tutarlar Müsteşarlık bütçesine bu amaçla konulacak ödenekten karşılanmak suretiyle hak sahibine ödenmek üzere Bankaya aktarılır. Konusu suç teşkil eden fiillerden kaynaklanan ödemeler hariç hak sahiplerine fazla ödeme yapıldığının tespiti halinde, bu tutarların tahsilinden vazgeçilerek terkin edilir ve Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi yönünden gerçekleşmiş ödemelere ilişkin tüm hak ve yükümlülükler kendiliğinden sona erer.
    Mülga 09/03/1988 tarihli ve 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanunun ödemeleri düzenleyen 6"nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkan tasarruf sahiplerinin sistemden çıktıkları tarihte tasarruf teşvik hesaplarında kalan Devlet veya işveren katkısı tutarları, ödenen nema tutarları mahsup edilmek kaydıyla ilk kesinti tarihinden; şahıs kesintisine tekabül eden ödenmeyen nema tutarları ise sistemden çıkış tarihinden 30 Nisan 2003 tarihine kadar olan dönem için 3417 sayılı Kanunun nemalandırmaya ilişkin 5"inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre ve bu tarihten sonraki dönem için ise 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 5"inci maddesinde belirlenen esaslar çerçevesinde Şubat 2007 sonu itibariyle değerlemeye tâbi tutularak tasarruf sahiplerine başvuru halinde defaten ödenir. Söz konusu ödemelerin hak sahibi bazında belirlenmesinde Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi kayıtları esas alınır.
    3417 sayılı Kanun"un ödemeleri düzenleyen 6"ncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uyarınca sistemden çıkarak her ne suretle olursa olsun, işbu düzenleme tarihinden önce mülkiyet hakkı kapsamında talebi karşılanmış hak sahipleri lehine bir fark oluşması halinde, söz konusu tutar 2007 yılı Aralık ayı sonuna kadar defaten ödenir.
    İkinci ve üçüncü fıkra düzenlemesi ile konuları kalmayacağından kapsama giren tasarruf sahipleri tarafından yargı mercilerine açılmış davalar ile icra takipleri hakkında bu madde hükümleri uygulanmak suretiyle dava ve takipler sonuçlandırılır. Bu kapsamda, yargı organlarınca idare aleyhine hüküm altına alınabilecek yargılama giderleri de ilgililerinin talep etmesi halinde haklılık oranında nispî şekilde ödenerek davaların ve ihtilafların sonuçlandırılması sağlanır" hükümleri yer almaktadır.
    Açıklanan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, 3417 sayılı Kanun ile çalışanların aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintisi yapılması; tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkıda bulunması; bağımsız çalışanların gelirlerinin bir kısmının tasarrufa ayrılmasının sağlanmasına ilişkin hususların düzenlendiği; tahsil olunan paraların, T.C.Ziraat Bankası Ankara Merkez Şubesinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı (20.12.1994 tarih ve 4059 sayılı Kanun’a göre H.. M..) adına açılacak "Çalışanların Tasarrufların Teşvik Hesabı"nda toplanacağı, bu hesabın izlenmesinden T.C.Ziraat Bankası"nın, bu hesaptaki paraların nemalandırılmasından ise H.. M.."nın sorumlu tutulacağının öngörüldüğü ve 3417 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran ve çalışanların tasarruflarını teşvik hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasları belirleyen 4853 sayılı Kanun ile de yapılacak ödemeler konusunda H.. M.."na görev ve sorumluluk verildiği anlaşılmaktadır.
    Özellikle 4853 sayılı Kanun’a 29.12.2006 tarih ve 5568 sayılı Kanun ile eklenen Ek 1.madde hükmü karşısında ve anılan yasal düzenlemeler gereğince, kesintilerin çalışanların iradeleri dışında ve idarenin kamu gücü kullanılarak yapıldığı, bu tasarruflarının kamusal usul ve esaslarla değerlendirilmesi suretiyle bir kamu hizmetinin düzenlendiği dolayısıyla, konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu açıktır.
    Yukarıdaki açıklamaların ışığında, 3417 sayılı Kanun’un, yükümlü tuttuğu kamu kurum ve kuruluşlarınca 4.maddedeki yükümlülüğün zamanında veya hiç yerine getirilmemesi halinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın idari bir işlemden kaynaklanması ve konunun kamu hukuku alanına ilişkin olduğu gözetildiğinde; kamu çalışanları tarafından tasarruf kesintisi, işveren katkısı ve nema alacağının tahsili istemiyle açılan davalarda, idari yargı yerinin görevli olduğu kabul edilmelidir.
    Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 20.12.2010 gün 2010/156 Esas 2010/328 Karar sayılı kararında da ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 29.05.2013 gün 2012/22-1578 E. 2013/792 K. ile 26.12.2012 gün 2012/22-1347 E. ve 2012/1310 K. sayılı kararlarında da 3417 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldıran 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun kapsamında; tasarruf kesintisi, Kurum katkısı ve nemaların tahsili istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında mahkemece; somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile bu doğrultuda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile önceki kararda direnilmesi isabetsizdir.
    O halde direnme kararı, ön sorunun kabulü ile sair temyiz itirazları incelenmeksizin bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı H.. M.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 5521 sayılı Kanunun 8/son maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi