18. Hukuk Dairesi 2014/11445 E. , 2015/769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Davacılar dava dilekçesinde, davalıların nüfus kayıtlarında çocukları olarak görünen...’in, kendi çocukları olduğunun tespiti ile... ile davalılar arasındaki soybağının iptaline ve küçük...’in davacıların nüfusuna tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, Hazine ve Cumhuriyet Savcısı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacılar yönünden ise davanın kabulü ile...’in anne ve babasının davacılar ... ve ... olduğunun tespitine ve... ile davalılar arasındaki soybağının iptaline karar verilmiş, hükmün Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya elektronik ortamda Dairemize gönderilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar dava dilekçesinde, kendilerinin evlilik dışı ilişkilerinden olan küçük...’in, maddi imkanları olmaması nedeniyle nüfus kütüğünde davalıların hanesine tescil edildiğini ileri sürerek küçük ...’nin kendi çocukları olduğunun tespiti ile davalıların hanesindeki kaydın iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacıların evlilik dışı ilişkilerinden 11/06/1997 tarihinde...’in doğduğu, bu çocuğun davalılar ...ve ... hanesine kendi çocuklarıymış gibi 05/03/1998 tarihinde tescil edildiği, davacıların küçük ...’nin kendi çocukları olduklarının tespiti ile davalıların hanesindeki kaydının iptali ve kendi hanelerine tescilini talep ettikleri, 13/12/2012 tarihli Adli Tıp Raporu ile bu iddiaların doğrulandığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi uyarınca olayları açıklamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir.
Somut olayda; birbirinden bağımsız iki ayrı dava söz konusudur. İlki,...’in mevcut kayda göre nüfusa tescili yanlış ve yanıltıcı beyana dayandığından, kayden baba ve anne olan... ve ... üzerindeki kaydın düzeltilmesi talebi, 5490 sayılı Yasa"nın 36. maddesinden kaynaklanan nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Bu davada hakları davadan etkilenen kişilerin yanında Nüfus İdaresine de husumet yöneltilmelidir. Yine...’in annesi Kudret’in hanesine yazılması talebi de, Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi uyarınca çocukla ana arasındaki soybağı doğumla kurulduğundan, ananın ...
olduğunun tespitine ilişkin olup, bu talep de 5490 sayılı Yasa"nın 36. maddesinden kaynaklanan nüfus davasıdır. İkinci dava olan küçük ...’in babasının ... olduğunun tespitine yönelik talep ise, Türk Medeni Kanunu"nun 301. maddesine göre çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesi (babalık) davasıdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 301. maddesinde; ""Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir."" hükmü yer almaktadır. Aynı yasanın 426. maddesinde ise “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atar: Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa. “ hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında;
1-5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca, davaya nüfus idaresi dahil edilmeden eksik hasımla hüküm kurulması,
2-Türk Medeni Kanunu"nun 301. maddesi uyarınca anne tarafından açılan babalık davasında, davanın kayyıma ihbar edilmesi ve gösterdiği takdirde deliller toplanıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.