21. Hukuk Dairesi 2016/7755 E. , 2017/1455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazasına uğrayan ve vefat eden sigortalının hak sahibi olan iki çocuğu tarafından açılan ve her bir davacı için 100.000,00TL olmak üzere toplam 200.000,00TL manevi zararının giderilmesi talebine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, her bir davacı için ayrı ayrı 25.000,00TL olmak üzere (toplam 50.000,00TL) alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre davacılar vekilinin faiz talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu neviden davalarda, 6100 sayılı HMK"nın 26/1 maddesine göre hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır.
Ne var ki temyize konu kararda, dava tarihinden itibaren yasal faize karar verilmiş ve talep aşılmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerine göre, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, anlaşılır, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi, çelişkisiz ve uygulanabilir olması, kararın gerekçesi ile sonucunun tam bir uyum içinde kurulması, son oturumda tutanağa yazılıp tefhim edilen karar ile sonradan yazılan gerekçeli karardaki hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün uyumlu olması gerekir.
Dosya kapsamına göre davacılar vekilinin faiz talebinde bulunmadığı, Mahkeme tarafından talebin aşılması ile birlikte dava tarihinden itibaren yasal faize karar verildiği, temyize konu kararın hüküm bölümünde ""...Manevi tazminat olarak 25.000,00 TL olmak üzere (toplam 50.000,00 TL) alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ... " ifadelerine yer verildiği, kararın gerekçe bölümünde ise "...Ancak dava dilekçesinde ve sonrasında davacıların bir faiz talebi olmamasına rağmen mahkememizce hüküm kısmında talepten fazlasına hükmedilmiş ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmişse de bu kısmın sehven olduğu ve infazda dikkate alınmaması gerektiği “hüküm kısmının faizsiz olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine”, infazda bu hususun dikkate alınması gerektiği kabul edilerek..." cümleleri ile gerekçe ve hüküm bölümünde çelişkiye sebebiyet verildiği anlaşılmaktadır.
Talebin aşılması hususunun kamu düzeninden sayılması ve yargılamanın her aşamasında talep üzerine veya re"sen gözetilmesi gerçeği ile birlikte hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK 370/2. maddesi uyarınca düzelterek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda yapılan açıklama gereğince 09.02.2016 tarihli kararın hüküm bölümündeki "Manevi tazminat olarak 25.000,00 TL olmak üzere (toplam 50.000,00 TL) alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazla talebin reddine," paragrafında yer alan “...dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte” ifadesinin silinmesine, kararın Düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 27.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.