13. Hukuk Dairesi 2016/7529 E. , 2017/5395 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava dışı ... ... tarafından aleyhlerine açılan işçilik alacağı davası neticesinde 28/06/2012 tarihinde 10.339,39 TL icra dosyasına yatırıldığını, idare ile davalı şirket arasında akdedilen Hizmet Alım Sözleşmesinin 23. Maddesi gereğince Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin "Yüklenicinin çalıştırdığı Personel Çalışanlarının Hakları ve Çalışma Şartları" başlıklı altıncı bölümünün 38. Maddesine göre; işçilik haklarından doğan alacaklarda yüklenici firmanın sorumlu olduğu kaydının yer aldığını, bu nedenle davalı şirkete rücu haklarının bulunduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.339,39 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, alacak tutarı olan 10.339,39 TL"nin 28/05/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, hizmet alım ihalesinin davalı tarafından üstlenildiğini, ihale şartnamesine göre, davalı yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin iş hukukundan doğan her türlü işçilik hakları ile ilgili tazminatlarından sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup, dava dışı işçinin işçilik tazminatlarının tahsili için açtığı dava sonunda hesaplanan tazminatın eldeki davanın tarafı olan davacıdan tahsiline karar verildiği ve icra takibi sonunda da, davacı tarafından ödendiği ihtilafsızdır.
Dava, asıl işveren davacı bakanlığın, davalı şirket ve dava dışı alt işveren şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir. taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen ücret alacağından tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Davacı ile davalı arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi ve ekleri olan şartnamelerin hükümleri incelendiğinde, davacı Bakanlığın çalıştırılacak işçiler ile ilgili işe başlama, çalışma koşulları, denetleme, mali haklarının ödenmesi ile ilgili denetim ve kontrolü tamamen elinde bulundurduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde, işçilerin iş akitlerinden doğacak dava konusu alacaklardan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca tacir olan davalının çalıştırdıkları işçilerin fiili işçilik dışında sair tazminat haklarından sorumlu olacaklarını bilebilecek durumda oldukları ancak, davacı Bakanlığın da asıl işveren durumunu muhafaza etmesi nazara alındığında doğan zararlardan tarafların yarı yarıya ve dava dışı işçinin davalı dışında başka alt işverenler yanında olmak üzere de davacının işinde çalıştığı, davalının işçiyi çalıştıran tek alt işveren olmadığı için davalı şirketin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olacağı gözetilerek yapılacak inceleme sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece açıklanan bu husus göz ardı edilerek yarı oranında tüm alt işverenlerde geçen çalışma süresini kapsayacak şekilde alacağın hesaplanarak sorumluluk esasının kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Kabule göre davacının temyiz itirazı yönünden, dava dışı işçinin davacı aleyhine açtığı dava neticesinde başlatılan ilamlı icra takibinde ödediği 7.013,83 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş. Mahkemece davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düşürüldükleri gerekçesi ile dava tarihinden itibaren alacağa faiz işletilmesine hükmedilmiş. Ancak davalı, dava tarihinden önce açılmış olan rücu konusu işçilik alacakları davasından davanın ihbarı ile haberdar olmuş ve bu şekilde temerrüde düşürülmüştür. Bu nedenle mahkemece dava dilekçesi ile talep edilen alacak miktarına işçilik alacaklarının davacı tarafından ödeme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken, açıklanan husus göz ardı edilerek, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının ikinci bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün kabule göre davacı yararına BOZULMASINA BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.