Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10377
Karar No: 2018/9484

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/10377 Esas 2018/9484 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/10377 E.  ,  2018/9484 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Davacılar, davalı babaları ..."ın maliki olduğu dava konusu taşınmazların davalı kardeşleri ...’ya verilen vekaletname ile ... tarafından diğer davalılar eşi ... ile kardeşleri ... ve ...’e temlik edildiğini, vekaletnamenin düzenlendiği tarihte 84 yaşında olan babaları ...’ın akli melekelerinin yerinde olmadığını, ayrıca vekil ...’nın vekalet görevini kötüye kullanmak sureti ile dava konusu taşınnmazları eşine ve kardeşlerine devrettiğini ileri sürerek, 536 , 663 , 1004, 533 ve 547 parsel taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile önceki malik ... adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar ..., ... ve ... babaları ..."ın vekaletname verdiği tarihte akli melekelerinin yerinde olduğunu, dava konusu taşınmazların gençliklerinde edindikleri birikimleri ile alındığını,ancak babaları adına tescil edildiğini, davalılardan ..., 84 yaşında olmasına rağmen akıl sağlığının yerinde olduğunu, dava konusu bir kısım taşınmazların davalı çocukları tarafından satın alınarak adına tescil edildiğini, dava konusu 536 parselin ise davalılar tarafından kendisinden satın alındığını,davalı ..., babasından aldığı vekaletname ile yorulmasını istemediği için dava konusu devir işlemlerini yaptığını, dava konusu taşınmazları kardeşlerinin birikimleri ile edindiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı ... ’ın hukuki ehliyete sahip olduğu süreçte taşınmazlar ile ilgili yapmış olduğu tasarrufların iptali isteminin yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeye konu 533 , 663 ve 1004 parsel sayılı taşınmazların tamamı, 547 ve 536 parsel sayılı taşınmazların ise ½ payları davalılardan ... adına kayıtlı iken O"nun adına vekaleten davalı ... tarafından 15.02.2012 tarihinde diğer davalılar ..., ... ve ... satış yolu temlik edildiği, temlikte davalı ... tarafından diğer davalı ...’ya verilen ... 3.Noterliği’nce düzenlenmiş 11.03.2011 tarih ve 4623 yevmiye numaralı vekaletnamenin kullanıldığı, davalı ... ’ın 22.12.2015 tarihinde, karar tarihinden sonra öldüğü, geriye davacı kızları ... ve ... ile,davalı oğulları ...,... ve ...’in kaldıkları, diğer davalı ...’nın davalılardan ...’nın eşi olduğu, eldeki dosyanın davacıları tarafından babaları ...’ın kısıtlanması istemi ile ...(kapatılan) 12.Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan vesayet davasının önce reddedildiği, Yargıtay 18.Hukuk Dairesi tarafından, dava dilekçesinde akıl hastalığı yanında, Türk Medeni Kanunu’nun 406 ve 408.maddeleri gereğince de vasi atanması istendiği, bu maddeler yönünden değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonra ... 8. Sulh Hukuk mahkemesi tarafından önceki kararda direnildiği ... ’ın karardan sonra 22.12.2015 tarihinde ölmesi nedeni ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, mahkemece işbu vesayet dosyasında yer alan ... Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan, ...’ın akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğunu belirtir rapor esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafiklerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Ne varki, mahkemece yukarıda açıklandığı biçimde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hal böyle olunca; hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek ve önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa karar tarihinden sonra ölen davalı ...’a ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, davalının vekaletname ve temlik tarihlerinde hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığı hususunda ... Kurumundan rapor alınması, davalının ehliyetli olduğunun saptanması halinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiaları yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılması her iki hukuki sebebe dayalı istek bakımından da pay oranında istekde bulunamayacağı ve davada öncelikle terekeye iade istendiği ve davalılardan ..."nın da üçüncü kişi olduğu gözetilerek TMK"nun 640. maddesi uyarınca işlem yapıldiktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi