4. Hukuk Dairesi 2017/4224 E. , 2017/7512 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı .... aleyhine 02/12/2015 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 09/03/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, kurum sigortalılarından ...."ın 20/08/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, davacı Kurumca ilgilinin dul ve yetimlerine emekli sandığı kayıtlarına göre 01/06/2008 tarihinden itibaren 84.784,94 TL peşin değerli gelir bağlandığını, sigortalı ..."ın ölümüyle sonuçlanan trafik kazasında, davalının tam kusurlu olduğunun .... Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/217 esas ve 2008/96 karar sayılı dosyası ile de sabit olduğunu, davalının cezalandırılmasına karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini belirterek, bağlanan 84.784,94TL peşin değerli gelirin kusurlu hareketi ile kurum sigortalısı ..."ın ölümüne sebebiyet veren davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı vasisi: davalının cezaevinde olduğunu, kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kurum iştirakçisinin hak sahiplerine bağlanan dul-yetim aylığı ve bağlanan aylıkların peşin sermaye değerinden oluşan kurum zararı nedeniyle, zararı meydana getiren kişilere karşı bir rücu hakkı bulunmadığından, davanın reddine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı olan, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesinde; “ Vazifeleri içinde veya dışında herhangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir.
Dava sonunda para tazminatı da alınırsa bundan kovuşturma için yapılan masraflarla birlikte emekli, adi malüllük, dul ve yetim aylıkları bağlanan hallerde bu aylıkların beş yıllığı; (Toptan ödeme) yapılan hallerde de bunların toplamının yarısı Sandıkça alınarak, varsa, geri kalanı ilgililere ödenir.
Sebep olanlar iştirakçi ise ve bunlara bu Kanuna göre Sandıklarca herhangi adla olursa olsun ödeme yapılacaksa istihkakları dava sonuna kadar hükmolunacak tazminata karşılık olmak üzere ödenmez” hükmü yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun; 03/02/2010 tarih ve 2010/10-20 esas, 2010/58 karar sayılı ilamı ile 23/02/2000 tarih ve 2000/4-103 ve 2000/124 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bir borcu yerine getiren kimsenin alacaklının haklarına halef olabilmesi için halefiyetin kanunda açıkça öngörülmüş bulunması gerekir. Kanunda açıkça öngörülmediği sürece bir halefiyetin doğması mümkün değildir.
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesininin 2. fıkrasında, sınırlı da olsa bir rücu hakkının tanındığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, 25 Nisan 1978 gün ve 16269 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 06/03/1978 gün ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurul Kararında, da belirtildiği gibi, ölenin bakmakta olduğu veya ileride bakacağı sayılan kişilerin yoksun kaldıkları zararın, diğer bir deyişle destekten yoksun kalma tazminatının saptanmasında T.C. Emekli Sandığınca bağlanan gelirlerin indirilmemesi görüşü benimsenmiş olup, sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararının, 129. maddenin 2. fıkrasının açık hükmü gereğince Sandığın yaptığı masrafları Kanunda yer alan çerçevede tahsil edebileceği açık olduğuna göre, uygulamada kullanılan “Emekli Sandığı tarafından bağlanan gelirlerin rücuya tabi olmadığına” ilişkin ifadenin, belirtilen Kararda da vurgulandığı üzere; zarar veren şahsın, Emekli Sandığının ödediği meblağın, kendisinin ödemek zorunda kalacağı tazminattan indirilmesini isteyemeyeceği şeklinde anlaşılması gerekmektedir.
Ayrıca, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 129. maddesininin 2. fıkrasında, paylaşımın ne şekilde gerçekleşeceği öngörüldüğüne göre, 1. fıkranın incelenmesinde ise, anılan fıkrada; “Vazifeleri içinde veya dışında herhangi sebeple zarar görmüş veya tehlikeye düşmüş ve bundan dolayı adi malül durumuna girmiş iştirakçilerin veya bunlardan ölenlerin, dul ve yetimlerinin; sebep olanlar aleyhine açacakları davaları Sandık dahi kovuşturmaya ve bu davalara üçüncü şahıs olarak girmeye ve dul ve yetimler tarafından dava açılmamış ise bunu doğrudan doğruya açmaya yetkilidir.” denildiğinden, Emekli Sandığının iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle, iştirakçisi veya hak sahipleri adına dava açmaya kanundan dolayı yetkili olduğu, açıktır.
04/06/1958 gün ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hâkime aittir. Somut olayda, Emekli Sandığı"nın iştirakçisinin uğradığı zarar nedeniyle hak sahiplerinin zarar verenlere yönelttiği davanın destekten yoksun kalma tazminatı davası niteliğinde bulunduğu, bu dava sonucu tazminat alınırsa ne kadarının rücu hakkı kapsamında Sandık tarafından alınacağının yukarıda anılan maddenin 2. fıkrasında öngörülmesi karşısında, her ne kadar iştirakçının kızı hak sahibi ....."a velayeten.... tarafından .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/261 esasında açılan davada, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, Mahkemece hak sahiplerince açılmış bir dava bulunup bulunmadığının araştırılması, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere uygun şekilde davacı kurum talebini irdeleyen ve denetlenebilmesi mümkün bir hesap raporu aldırılması suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken, davacı kurumun rücu hakkının bulunmadığının kabul edilmesi yönündeki gerekçe ile eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 22/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.