21. Hukuk Dairesi 2016/13791 E. , 2017/1423 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı temyizine gelince;
Dava; davacının, 1995/Eylül – 16.07.2009 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacının 01.09.2003 – 16.07.2009 tarihleri arasında 2.115 günlük prime esas çalışmasının bulunduğunu tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine dair verilen ilk karar Dairemizin 23.01.2013 Tarih ve 2011/5797 E, 2013/960 K sayılı bozma kararı ile eksik inceleme yapıldığından bahisle bozulmuş, bozma kararına uyan mahkemece son olarak yine ilk karardaki gibi hüküm kurulmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı şirkete ait ve araç servisi olarak hizmet veren davalı işyerinde aşçı-bulaşıkçı olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı şirket tarafından 16.07.2009 – 31.08.2009 tarihleri arasında hizmet bildirildiği, işyerinin 30.07.1987 tarihinden beri 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu, Dairemizin anılan bozma kararından önce dinlenilen bordro tanıkları tarafından; davacının 2010 yılından geriye doğru 6-7 yıl çalıştığının beyan edildiği, mahkemece bu bordro tanıklarının beyanları esas alınarak sonuca gidildiği, ancak söz konusu tanıkların mahkemece beyanlarının alındığı tarihlerde halihazırda davalı işyerinde çalışmakta oldukları, bozma kararından sonra dinlenilen bordro tanıkları ... ile ... ile komşu işyeri tanığı ..."in ise, davacının mahkemece kabul edilen süreden önce de çalıştığı yönünde beyanlarda bulundukları anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Somut olayda, her ne kadar mahkemece, Dairemizin anılan bozma kararından sonra dinlenilen bordro tanığı ... tarafından, davacının kendi sigorta girişinden önceki bir tarih olan 1995 tarihinde işe girdiğinin beyan edilmesi nedeni ile beyanlarına itibar edilmediği belirtilmişse de, söz konusu tanık, kendisinin 1989 yılında işe başladığını, ancak sigortasının 1997 yılına kadar yapılmadığını beyan etmiştir. Bu tanığın 1972 doğumlu olup çalışmaya başladığını beyan ettiği 1989 tarihinde 17 yaşında olduğu, hayatın olağan akışı içerisinde 17 yaşında davalı işyerinde çalışmaya başlamasının da mümkün olabileceği, öte yandan tanığın, davacının 1995 yılında çalışmaya başladığı yönündeki beyanına itibar edilmese bile 1998/1. dönemden 2005 yılı 6. ayına kadar da bordrolarda adının bulunduğu açıktır. Ayrıca; bozma kararından sonra dinlenilen bordro tanığı ... ise; kendisi işe başladığında davacının çalışmakta olduğunu beyan etmiştir ve bu tanığın 1999/2. dönemde çalışmaları bulunmaktadır. Dairemizin bozma kararından sonra dilenilen bordro tanığı ...; davacının 6-7 yıl kadar çalıştığını beyan etmişse de söz konusu tanığın halihazırda davalı işyerinde parça müdürü olarak çalışmaktadır. Bu itibarla, mahkemece beyanları alındığı sırada davalı işyerinde halihazırda çalışmakta olan tanık beyanları esas alınarak sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, davacının 2003 yılından önce de çalışmalarının bulunduğu yönünde beyanlarda bulunan bordro tanıklarının işe giriş tarihlerini dikkate alınarak, davacının davalı işyerinde çalıştığı sürenin tespitine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.