18. Hukuk Dairesi 2014/20988 E. , 2015/745 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde,... Mahallesi 614 ada 1 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Bozmaya uyulmuşsa da gereği yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmazın kadastral parsel, somut emsal olarak alınan taşınmazın ise imar parseli olması nedeniyle yapılan karşılaştırma sonucu dava konusu taşınmazın bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına takabül edecek oranda indirim yapılması gerektiğinden bahisle mahkeme kararı bozulduğu halde, hükme esas alınan ek raporda düzenleme ortaklık payının düşülmemesi,
2-Hükme esas alınan ek raporda, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapıların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bayındırlık Maliyet Tablosuna göre 1. sınıf A grubu yapılardan olduğu ve değerlendirme tarihi (dava tarihi) olan 2007 yılında bu yapılar için 61 TL/m² belirtilmesine rağmen 85 TL/m² birim fiyattan hesaplanması ve yapıların yıpranma paylarının da düşülmeden değerlendirme yapılması,
3-Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalılar adına bankaya yatırılan ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş mevduat faiziyle birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerekirken, fazla yatırılan paranın miktarı da belirtilmeden davacıya iadesine karar verilmesi, 4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla bozmadan sonra hükmedilen kamulaştırma bedelini de düştüğü dikkate alınarak dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihten itibaren bozmadan önceki 1. karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.